Magazin programı da kapıyı gösteriyor: Beğenmiyorsan yallah!
"Oyuncu Nihal Yalçın’a magazin programı da had bildirdi. Tamer Karadağlı alkışlandı, Süleyman Soylu gereğini yapması için göreve çağrıldı"
Söylemezsem Olmaz'ın youtube yayınından ekran görüntüsü alınmıştır
Serpil İLGÜN
Türkçe sözlük, magazin kelimesini şöyle tanımlıyor: "Az yazılı, bol resimli ve kalabalığı ilgilendiren çeşitli konulardan, genellikle halkın hoşlanacağı hafif şeylerden söz eden dergi; çeşitli ve hafif şeylerden kısa kısa söz eden radyo ya da televizyon izlencesi.”
Geçtiğimiz dönemlerde televizyon kanallarında daha revaçta olan ve magazin programı olarak lanse edilen yayınların hiçbiri bu tanıma uymadı. Her kanalda aynı içerik; çoğu ünlülüğü kendinden menkul isimler ‘Nerede kiminle görüşmüş’, ‘O ona nasıl laf atmış’, ‘Beriki nasıl yanıt vermiş’, ‘Kim kimi kiminle aldatmış’larla örülü, saatler süren programlar izleyici seviyor/istiyor diye önümüze kondu. Artık izleyici sevmiyor olacak ki, o haftanın 7 günü yayın imkanı bulan görkemli günler sona erdi. Zira, daha önce hafta içi gündüz kuşağının hatırı sayılır saatlerini işgal eden programlar, bugün (Görebildiğimiz kadarıyla) iki kanalda, sabahın erken saatlerinde 1.5 saatlik yayın yaparak varlığını sürdürüyor.
Beyaz TV’de her sabah 08.45’te başlayan “Söylemezsem Olmaz” adlı magazin programı “Ayakta kalanlardan” biri.
Tanıtımlarında “ünlü manken/oyuncu” olarak lanse edilen Seren Serengil, Deniz Akkaya, Bircan Bali sunuculuğunda her sabah ahkam kesiliyor, had bildiriliyor, olay/haber aktörleri birbirine düşürülüyor. “Bugün ne rezillikler oldu hepsine yer vereceğiz” diye açılışı yapılan programda ağır sözler, küfürler, “O sana yalancı dedi ne diyorsun, a senin için adam değil dedi, yanıtın ne?” şeklindeki düzeysiz kışkırtmalar gırla gidiyor...
KAHRAMAN TAŞ FIRIN ERKEĞİ!
Bu minvaldeki programın “gündemine” Antalya Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Nihal Yalçın’ın konuşması ve ödülü veren, kariyerini cinsiyetçi, maço “taş fırın erkeği” karakteri üzerine kurmuş Tamer Karadağlı’nın “milliyetçi” tepkisinin girmesi şaşırtıcı olmadı. Önce Tamer Karadağlı, “Festivaldeki konuşmasında bölücü mesajlar veren Nihal Yalçın’a dersini nasıl verdi” konulu jenerik izletildi uzun uzun. Ardından, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu Yalçın’a destek mesajları ilettikleri için hedefe konuldu.
Mesele kısa sürede “Burası Türkiye Cumhuriyeti, burada kimse teröristleri ve yandaşlarını destekleyemez”e vardı. Hızını alamayan sunucular, o kadın olarak bahsettikleri Nihal Yalçın’ın terbiyesizliğinin karşılığı olarak ödülünün geri alınmasının gerekliliğini, Karadağlı’nın milliyetçi duruşunun arkasında olduklarını, Karadağlı’nın linç edilmesine izin vermeyeceklerini ilan ettiler. Yetmedi, Nihal Yalçın ve destekçileri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslenerek, bu kişiler hakkında gereğinin yapılması çağrısında bulundular. Nihal Yalçın’ın Demirtaş’ın özgürlüğüne kavuşması talebi, bunun için kuvvetli bir gerekçeydi.
Karadağlı’yı milliyetçi duruşundan dolayı tebrik eden sunucular durmadılar...
‘BU KADIN’ AÇIKLAMA YAPSIN!
Konu ne ara buralara vardıysa diyaloglar şöyle akmaya başladı:
Deniz Akkaya: Burası Türkiye Cumhuriyeti! Çatlasanız da patlasanız da bizim haritamız siz istiyorsunuz diye değişmeyecek!
Bircan Bali: (Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı) Muhittin Böcek, bu organizasyonda rolünüz olduğu için size de sesleniyorum, orada siyasi konuşmalar yapılıyor, bu kara bir leke festival için.
Seren Serengil: Bu ödülün geri alınmasını bir Türk kadını olarak rica ediyorum. Bu kadın (Nihal Yalçın) PKK terör örgütüne yancılık yapıyor. İsterse Oscar alsın, ben bu kadına ödül veriyorsam, ben bitmiş durumdayım!
Deniz Akkaya: HDP Erbil temsilciliğinde terörist başının fotoğrafı var. Nihal Yalçın denen kadının peşinden koşacaklarına, bunu görsünler.
Bircan Bali: (O kadın Nihal Yalçın’a seslenerek) Vatanınız milletiniz için bir açıklama yapmak zorundasınız.
Seren Serengil: Kürt vatandaşlarımız ayrı, ama (HDP’yi kastediyor) bunların Meclise girmesine de karşıyım. Böyle bir parti kurulmasına da karşıyım.
SENİ ARILAR SOKMUŞ!
Nihal Yalçın ve destekçilerine gerekli ders verildikten sonra, başka konulara geçiliyor. Estetiklerden mimik yapamayan üçlü, bu kez başkaları için ahkam kesiyor. Falanca genç kadın “sanatçı” bende estetik yok demiş. Ama kendileri de bu işleri iyi bildiğinden estetik yok açıklamasını yemiyor muhteşem üçlü. “E, o zaman arılar sokmuş seni” deyiveriyorlar.
Dünya Kız Çocukları Günü için kızları ve torunuyla fotoğraf paylaşan Acun Ilıcalı için emir kipiyle, “Acun’un göz kapaklarını aldırması lazım. İki dakkalık iş, hemen halleder, biraz kilo aldı, o kiloyu da versin” demeler...
Kibariye, saçını üç saat uğraşarak yapan kuaföre parasını ödemedi. Kibariye bu hallere düşecek kadın değil, kocası Ali Küçükbalçık’ı bıraksın artık bildirimleri...
İlerleyen dakikalarda, önceki bölümlerde sosyal medya fenomeni ve şarkıcı olarak takdim edilen Ece Ronay’a had bildirdikleri anlaşılan program üzerine Ronay artık kafa mı tutmuş, ne etmişse ona da kapı gösteriliyor: “Burası Kürdistan değil, Kürdistan diye bir şey yok. Burası Türkiye Cumhuriyeti. Beğenmiyorsan yallah!”
Dedikodu programının bu en bayağı versiyonunda her bir şeyin milliyetçi mukaddesatçı duruşlarla karşılanması, memleket siyaset iklimine uyumlu gerçekleşiyor. Had bildirmeler, “kapıyı” göstermeler de öyle. Zamanında sahneye çatal bıçak fırlatanların alkışlandığı günler çok da geride kalmamış. O çatal bıçaklar aynı milliyetçi refleksler, aynı “burası Türkiye Cumhuriyeti” nidalarıyla hazırda tutulup fırlatılmaya devam ediliyor.