13 Ekim 2021 23:24

Siyasi cinayet tartışması | İktidar kabul etmese de AKP’nin sicili kabarık

Faili meçhuller AKP iktidarları döneminde bitti mi, ‘siyasi cinayet olabilir’ istihbaratı sadece bir korkutma mı?

Cumartesi Anneleri'nin polis barikatının ardından Galatasaray Meydanı'na attığı karanfiller | Fotoğraf: MA

Paylaş

“Birileri gelir. Şehir, köy ya da herhangi bir yer; evlere zorla girer. Gece, gündüz herhangi bir zamanda. Genellikle sivil, bazen üniformalı, ama her zaman silahlı olarak. Hiçbir açıklama yapmaz, tutuklama emri göstermez, çoğunlukla kim oldukları ya da hangi kurum adına hareket ettiklerini söylemezler. Bir ya da birden fazla aile üyesini gerekirse zor kullanarak arabaya doğru sürüklerler. Bu uluslararası bir suç ve ağır bir insan hakkı ihlali olan zorla kaybetme dramının sıklıkla karşılaşılan ilk sahnesidir.”

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nce hazırlanan rehberin giriş bölümünde zorla kaybetmeler böyle tariflenir.

Zorla kaybetme tarihi Nazi Almanyası, Guatemala, El Salvador, Peru, Honduras, Şili, Uruguay, Arjantin, Brezilya, Kolombiya, Bolivya, Haiti, Meksika, Türkiye; Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’ya uzanır.

Zorla kaybetmelerin devamını sağlayan en önemli motivasyon ise 'cezasızlık'.

SİYASİ CİNAYETLER

Faili meçhuller, siyasi cinayetler yeniden Türkiye’nin gündeminde.

Bu konuda sicili kabarık Türkiye’de, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP hükümetleri sık sık faili meçhullerin kendi dönemlerinde bittiğini savunuyor.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğ­lu 8 Ekim’de yaptığı bir konuşmada, ‘Siyasi cinayet kay­gım var’ dedi, iktidar temsilcileri kabul etmedi, ‘bu tür olaylar bizim dönemimizde bitmiştir’ denildi.

Ancak AKP hükümetleri döneminde Hrant Dink’ten, Tahir Elçi’ye, Kadri Bağdu’dan Deniz Poyraz’a pek çok siyasi cinayet yaşandı. Üstelik bu cinayetlerin davaları uzun yıllar sür­dü, sürüyor.

İktidar ci­nayetleri ay­dınlatmadı, dosyaları rafa kaldırdı, hatta faili meçhul cinayetlerin simgesi Cu­martesi Anneleri’ne Galatasaray Meydanı’nı kapattı. Bununla bera­ber pek çok gazeteci yazar da saldırı­ya uğradı, ancak saldırganlar ya­kalanmadı.

Faili meçhuller AKP iktidarları döneminde bitti mi, ‘siyasi cinayet olabilir’ istihbaratı sadece bir korkutma mı? İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Avukat Kamil Tekin Sürek ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile konuştuk.

ÖZTÜRK TÜRKDOĞAN: FAİLİ MEÇHULLER EN AZA İNMİŞ OLABİLİR AMA TAMAMEN BİTMEDİ

“Türkiye’deki en büyük sorunlardan biri kavram karmaşası” diyen Türkdoğan, “Faili meçhul cinayet demek, bir cinayetin failinin yakalanmaması demektir. Cinayete kurban giden kişinin bir önemi yoktur” hatırlatması yaptı. Net bir şekilde, “Faili meçhuller devam ediyor” diyen Türkdoğan, 10 Ekim Ankara Gar Katliamını örnek verdi: “10 Ekim Ankara Gar katliamı. Bombayı patlatanlar zaten öldü. Onları gönderenlerden bazısı yakalandı. Peki onlara yol verenler, talimat verenler yakalandı mı?​”

Türkdoğan, “Tahir Elçi’nin gerçek failleri bütün boyutlarıyla ortaya çıkarıldı mı? Birçok cinayet devam ediyor. Siyasal amaçlı faili meçhul cinayet kastediyorlarsa, Tahir Elçi’nin öldürülmesinden bu yana siyaseten kamuoyuna yansımış isimlerden olmayabilir. Ama vatandaşlara gerçekleştirilen bir çok saldırı var. O saldırıların failleri aranmaya devam ediyor” dedi.

Kavramları ayırmak gerektiğini de belirten Türkdoğan “Siyasilere, kamuoyuna mal olmuş, kanaat önderlerine, kitle önderlerine veya siyasi parti temsilcilerine veya liderlerine yönelik saldırı anlamında söyleniyorsa bu tartışılabilir. En son İzmir’de HDP il binasına saldırı oldu. Saldırgan yakalandı ama o saldırganı oraya kim gönderdi? İktidara şunu söyleyebiliriz: Sizin iktidarınızda bu vakalar en aza inmiş olabilir ama tamamen bitmedi” ifadelerini kullandı. ‘Faili meçhuller bizim dönemimizde bitti’ diyebilmek için önceki faili meçhullerin aydınlatılması gerektiğini savunan Türkdoğan, “O faili meçhulleri aydınlatmak da bu iktidarın sorumluluğundadır. 90’lı yılları kimse yaşamak istemez. Fakat bugün de kamuoyuna mal olmamış birçok kişi saldırıya uğruyor ve failleri yakalanmıyor. Örneğin Ankara Jitem Davasındaki gibi bir şekilde Mehmet Ağar ve arkadaşlarına dava açılıp hâlâ davaları sürüncemede bırakılanlar var. Meclis İnsan Hakları Komisyonu raporunda belirtilen Cemil Kırbayır’ın failleriyle ilgili isimler olmasına rağmen bunlar bile açığa çıkarılamadı” dedi.

Yüzleşme vurgusu yapan Türkdoğan, sadece bir yüzleşmenin de yetmeyeceğini siyasi iktidarın bir daha faili meçhuller yaşanmaması için tedbirler alması gerektiğini sözlerine ekledi.

KAMİL TEKİN SÜREK: BU İHBARLAR BOŞ DEĞİLDİR

Uzun yıllardır insan hakları davalarıyla da ilgilenen Avukat Kamil Tekin Sürek de “93’lerdeki Vedat Aydınlar ya da daha sonraki Kürt iş insanların kaçırılıp öldürülmesi gibi olaylar görünmüyor ama faili ortaya çıkartılmamış birçok saldırı var” vurgusu yaptı. Sürek, “Ankara katliamı, Suruç katliamı, 2015 haziran kasım arasında öldürülen insanlar, Tahir Elçi’nin katilleri… ‘Cezasızlık’ Erdoğan döneminde de değişmedi” dedi. “Ergenekoncuları yargılıyoruz dediler, 90’lardaki birçok faili meçhul cinayetin sanıkları da yargılanacak ve cezalandırılacak diye herkese bir umut verildi. Ama sonunda her biri beraat ile sonuçlandı ya da cezasız kaldı. Devletteki gelenek değişmedi” diyen Sürek “Bir cinayetin failinin, devlette eli varsa faili meçhul kalıyor. Hrant Dink davası mesela. FETÖ’ye attılar, güya çözdüler. Ama gerçek faillerin yargılandığı konusunda kamuoyu tatmin olmadı” ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve İYİ Partililerin açıklamalarını değerlendiren Sürek, “Açıklamalara bakılırsa parti liderlerine bir yerlerden ihbar gelmiş olabilir. Zamanında Demirel’e de Ecevit’e suikast yapılacak diye ihbar gelmişti. 70’te darbe yapılacak diye ihbar gelmişti. Boş ihbarlar değildi. Bugün de Millet İttifakına bir şeyler iletilmiş olabilir” dedi.

“TARTIŞMAYINCA TEHLİKE ORTADAN KALMIYOR”

Sürek, Meral Akşener’in “Çok fazla gündemde tutmamamız lazım diye düşünüyorum” sözlerine ilişkin ise “Konuşulmasın denilmesinin sebebi insanlar korkmasın olabilir. Zaten iktidar belli dönemlerde insanların sokağa çıkmasını engellemeye çalışıyor. Her sokağa çıkanın darbedilmesi vs. insanları korkutabilir. Bu tür ihbarlar da özellikle aydınların, yazarların, çizerlerin, siyasi parti, sendika yöneticilerinin eylemlerinde çekineceği, korkacağı gibi bir anlayışla tartışmayalım deniyor olabilir. Fakat tartışmasanız da tehlike ortadan kalkmıyor” ifadelerini kullandı

Bu tartışmaları insanları korkutmayacak şekilde yürütmek gerektiğini savunan Sürek, “Adalet Yürüyüşü’nde de Kılıçdaroğlu’nu tutuklayacakları vs. konuşuluyordu. Ancak yüz binlerce insan bu yürüyüşü destekledi. İktidarın da böyle bir niyeti varsa da o destekten ötürü kararını geri aldı. Dolayısıyla kitlelerin sokağa çıkması lazım. Bu tür söylentilere karşı da yasadışı uygulamalara karşı da seçim hilelerine karşı da tepki göstermesi, korkmadan sokağa çıkması lazım ki iktidar bunları yapamasın. Yoksa iktidarın sicili bozuk zaten. Özellikle 2010’dan beri bütün seçimlerinde hile hurda var, korkutma var, yasadışı uygulamaları var. İktidarı terk etmemek için ellerinden geleni yapacaklarını biliyoruz, halkın da bunun karşısında durması lazım” dedi.

SEZGİN TANRIKULU: FAİLİ MEÇHULLER BİTİRİLMEDİ, CUMARTESİ ANNELERİ’NE MEYDAN YASAKLANDI

İnsan Hakları Aktivisti ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da AKP’nin 19 yıllık iktidarı döneminde insan haklarını en ağır biçimde ihlal etmeye devam ettiğini belirtti. “AKP eski derin devletin yeni sahibi olmuştur” diyen Tanrıkulu, “Birçok zorla kaybedilme olayı bu yakın dönemde gerçekleşmiştir. AKP’nin bu söylemi doğru değildir” dedi.

Tanrıkulu, “AKP’nin bu dönemdeki ‘başarısı’, insan hakları ihlallerini sistematik olarak Türkiye’de eşit bir biçimde her kesimden, inançtan, kimlikten insana yapmış olmasıdır” şeklinde konuştu. Erdoğan’ın ‘daha neler olacak neler’, ‘muhalefetin yerinde olsam iktidara talip olmazdım’ sözlerini hatırlatan Tanrıkulu, “Bunlar açık bir biçimde tehdittir. Ayrıca 7 Haziran-1 Kasım arası yaşadığımız süreç AKP’nin kaostan, terörden beslendiğini ve bundan yararlandığını ortaya koymuştur. Genel Başkanımız da bunu ifade etmiştir” dedi.

“Derin devlet ihtiyaç duyduğu anda faili meçhul, zorla kaybetme, ağır insan hakları ihlallerine başvurmaktan çekinmez” hatırlatması yapan Tanrıkulu, “Ama AKP’nin bu döneminde bütün faili meçhul cinayetlerine ilişkin yargılamalar sanıkları korunarak cezasızlıkla sonuçlanmıştır” ifadelerini kullandı.

Tanrıkulu, “AKP faili meçhul cinayetlerle mücadele etmemiştir, faili meçhuller ve zorla kaybetmenin simgesi olan Cumartesi Anneleri’ne 25 yıl sonra Galatasaray Meydanı’nı yasaklamıştır” dedi.

NELER SÖYLENDİ?

KILIÇDAROĞLU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidardan gitmemek için her yolu deneyeceğini savunarak, "Siyasi cinayetler kaygım var" görüşünü dile getirmişti.

İYİ PARTİLİLER

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın da Sözcü gazetesinde yer alan röportajında "siyasi suikastler yapılacağı yönünde bizim de aldığımız duyumlar var" dedi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de "Bu tür duyumlar bilgiler elbette gelir. Kimisi daha sivil alanlardan gelir, kimisi de dikkat edin, diyen alanlardan gelir. Bunların bu kadar konuşulmaması gerektiğini de söyledi Koray bey. Çok fazla gündemde tutmamamız lazım diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

FAHRETTİN ALTUN

Başlayan “siyasi cinayetler” tartışmasına Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da katılarak, “Bu iddiaların temel amacı, ülkemizin milli birlik ve beraberliğini zedelemek ve toplumsal huzurumuzu bozmaktır” dedi.

Altun, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Ülkemizde korku iklimi oluşturmayı amaçlayan bu tür iddiaları gündeme getirenleri, ellerindeki bilgileri savcılarımızla paylaşmaya davet ediyoruz" diyen Altun, "Faili meçhuller hangi dönemin ürünüydü? Faili meçhulleri ülkemizin ündeminden çıkaran Sayın Cumhurbaşkanımızdır” ifadelerini kullandı.

SORUŞTURMA BAŞLATILDI

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Siyasi cinayetler... Böyle

kaygılarım var" açıklamasına ilişkin resen soruşturma başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı siyasi parti yöneticilerinin 'siyasi cinayetler işlenebileceği yönünde duyumlar alındığına' dair açıklamalarının basına yansıması üzerine varsa suç ve delillerin tespiti bakımından inceleme ve araştırma yapılmasına karar verdi.

SOYLU’YA GÖRE ‘FETÖ’ TAKTİĞİ

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da tartışmalara dahil oldu . Soylu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bugün resen soruşturma başlattığı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun “Siyasi cinayetler... Böyle kaygılarım var" açıklamasına ilişkin olarak "İçişleri Bakanıyım s *ordum; böyle bir siyasi cinayet istihbaratı var mı, yok. Bu bir FETÖ taktiğidir" açıklamasını yaptı.

ÖNCEKİ HABER

Dersimli kadınlardan eylem: Her alanda kız kardeşlerimizin yanında, tacizcilerin karşısındayız

SONRAKİ HABER

 ABD'de set çalışanları greve gitmeye hazırlanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa