Marmaris Kent Konseyi, Sinpaş’ın milli park alanı içine kapı koymasını protesto etti
Marmaris'te, Sinpaş’ın milli park alanı içine kapı koyması protesto edildi: İşgal kapısı kaldırılsın!
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
Özer AKDEMİR
İzmir
Muğla'nın Marmaris İlçesi İçmeler Kızılbük mevkiinde yapımı devam eden resort otel ve devre mülk projesine karşı yöre halkının mücadelesi devam ediyor. Projeye 27 Temmuz'da başlayan ve 8 Ağustos'a kadar devam eden orman yangınları söndürüldükten 5 gün sonra Muğla Valiliği tarafından “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmişti. Bu karara karşı dava açan yurttaşlar, önceki gün şirketin kendisine ait olmayan araziye tabela dikmesini protesto için bölgede basın açıklaması yaptı. Yurttaşlar, şirketi turizm sezonu boyunca inşaat yapılamaz kararına uymadığı için defalarca şikayet ettikleri halde hukuksuz faaliyetlerini ‘Valilikten izinli çalışıyoruz’ diyerek sürdürdüklerini belirtti. Dava edilen Muğla Valiliği'nin 2021 yılından bugüne kadar Muğla’daki projeler için yüzde 100 oranında (71 proje için) “ÇED gerekli değildir” kararı verdiği belirtildi.
‘İŞGAL KAPISI’ KALDIRILSIN!
Sinpaş Kızılbük GYO tarafından içinde 205 otel odası, bin 407 devre mülk, yat yanaşma yeri, alışveriş merkezi, kaplıca, aqua park gibi tesisler bulunan proje çalışmaları turizm sezonunda yasak olmasına rağmen geçtiğimiz yaz boyunca devam etti. Projeye verilen “ÇED gerekli değildir” kararının iptali için Marmaris Kent Konseyi ve yurttaşlar Muğla 3. İdare Mahkemesinde dava açtılar. Önceki gün proje alanında toplanan yurttaşlar şirketin ruhsat alanının dışında olmasına rağmen Milli Park sınırları içinde kalan kapısının geri çekilmesi için basın açıklaması yaptı. Marmaris Kent Konseyi tarafından yapılan basın açıklamasında şirketin defalarca şikayet edilmesine rağmen hukuksuz faaliyetlerinin durmadığı dile getirildi. Basın açıklamasında, "Valilikten izin aldık" gerekçesiyle inşaat faaliyetlerini yasak olmasına rağmen sürdüren şirketin inşaat sahasından yüzlerce metre aşağıda, kendisine ait olmayan devlet arazisine tabelasını asarak işgalci duruma düştüğü ifade edilirken, "işgal kapısı" olarak nitelenen kapının kaldırılması talep edildi.
KAPI KALDIRILSIN HALK YAPILANI GÖRSÜN
Şirketin uymadığı inşaat yasağının cuma günü son bulacağının aktarıldığı açıklamada, "Marmaris Kent Konseyi bileşenleri ve Marmarisliler olarak yasalara sahip çıkıyoruz ve bugüne kadar uygulatılmayan inşaat yasağının bir gün dahi olsa uygulanmasını sağlamak için ısrar ediyoruz. Ayrıca orman ve milli parklar tarafından kendisine hiçbir tahsis yapılmamasına rağmen şirket tabelası asılan bu kapının da kaldırılmasını istiyoruz. Böylelikle kaldırılmayan bu kapının ardında yapılanların halk tarafından görülmesini istiyoruz. Ormanı, milli park alanı mı zarar görmüş, ağacı mı kesilmiş, yollar mı açılmış, koylarımı işgal edilmiş" ifadelerine yer verildi.
VALİLİK ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARLARINI OTOMATİĞE BAĞLAMIŞ!
Dava edilen Muğla Valiliği'nin 2021 yılından bugüne kadar yüzde 100 oranında (71 proje için) ÇED gerekli değildir kararı verdiği, yine 2020 yılında verilen ÇED gerekli değildir kararlarının oranı da yüzde 100 olduğuna dikkat çekildi. Dilekçede; "Bu oran 2019 yılında yüzde 97,64, 2018 ve 2017 yıllarında yüzde 100’dür. Bu durum, ÇED gereklidir kararlarının istisnai idari kararlar olduğunu göstermektedir. Üstelik genel olarak Türkiye’nin korunan alan oranı yüzde 8 civarındayken, Muğla’da bu oran yüzde 22 civarındadır. ÇED Yönetmeliğinin Ek-2 listesinde yer alan projeler, “ÇED gerekli değildir” kararlarının otomatik olarak verilmesi gereken projeler değildir. Davalı idarenin Ek-2 listede yer alan projeler için ÇED başvurularında, “ÇED gerekli değildir” kararını otomatik olarak verdiği anlaşılmaktadır" denildi.
İÇMELER NÜFUSU KADAR YENİ BİR NÜFUS YARATILACAK
Projeye yönelik tepkilere ve projenin küçük bir koya kaldıramayacağı bir nüfus yoğunluğu getireceğine yönelik eleştirilere şirket "Böyle bir şey söz konusu değil. Projemiz de 1.407 adet konut (devremülk) yapmayı planlıyoruz. Bununla birlikte buraya gelecek nüfus sayısı 2.8 ortalama kişiyle, tüm proje tamamlandığında 3 bin 939 kişi olacaktır" yanıtını vermişti. Marmaris Kent Konseyi ise şirketin Bakanlığa sunduğu proje tanıtım dosyasında ilk iki etap için yapılan hesaplamaların kişi sayısı 5 bin 86 olduğuna dikkat çekerek; "Bu sayıya 3 ve 4. etapları eklediğinizde İçmelerin nüfusuna erişeceğini öngörebiliriz. Ayrıca küresel ısınmanın getirdiği olumsuzluklar ve kontrolsüz tüketimin sorunlarının yükü ile uğraşan Muğla bölgesine su tüketimi ve atık üretimi ve trafik konusunda da aynı boyutta yük getireceği açıktır" açıklaması yaptı.
PROJE YANAN ALANLARIN YAKININDA
Muğla 3. İdare Mahkemesine verilen ÇED Gerekli Değildir kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talepli dilekçede proje alanının Marmaris Milli Park alanı içinde kaldığı ve proje için inşaatın kısıtlandığı kıyı-sahil şeridi kullanılacağı dile getirildi. Proje alanının geçtiğimiz aylarda meydana gelen ve sadece Muğla’da Türkiye’nin 2020 yılındaki toplam yangın alanının 3 katı büyüklükteki yangından zarar gören orman sahası içinde kaldığının belirtildiği dilekçede, "Muğla yangınlarının en çok kayba yol açtığı Marmaris yangınlarının başlangıç yeri proje alanına yakındır. Bu yangınların doğal orman yapısına ve biyoçeşitliliğe telafi edilmesi güç zararlar verdiği ve yanan alanların 15-20 yıldan önce eski haline gelmesinin mümkün olmadığı bilinmektedir" denildi.
PROJE MİLLİ PARK İÇİNDE
Proje alanının Marmaris Milli Parkı alanı içinde kaldığı ve milli parkın uzun zamandan beri Milli Parklar Kanunu ile koruma altında olduğuna dikkat çekilen dilekçede, "Milli Park Uzun Devre Gelişme Planı mevcut olup, bu planın öncelikle uygulanması gerekmektedir. Her ne kadar alan Özel Turizm Merkezi olsa da milli park statüsü turizm bölgesi statüsünden önce uygulanması gereken bir statüdür" ifadelerine yer verildi. Sinpaş Kızılbük GYO tarafından yapılan projenin Marmaris Milli Parkı sınırları içinde olduğu ve yapılan her türlü işlem Milli Park ve Orman Müdürlüğü izinlerini gerektiğine vurgu yapılan dilekçede, "2020 Aralık ayından 2021 Mayıs ayına kadar alanda kesim ve inşaat çalışmaları ruhsatsız ve izinsiz yapılmıştır. Ayrıca 13 Ağustos 2021 tarihinde “ÇED gerekli değildir” kararı alınmadan önce alana beton santrali getirilmiş, mevcut yolların dışında izinsiz yollar açılmış, ağaçlar kesilmiştir" denildi.
ZEYTİNLER ÖNCE GİZLENMİŞ SONRA KESİLMİŞ!
“ÇED gerekli değildir” kararı alınmadan önce hızlı ve izinsiz yapılan bu çalışmaların telafisi imkansız zararlar oluşturduğunun belirtildiği dilekçede, bu nedenle “Yürütmeyi Durdurma” kararının ivedilikle verilerek çalışmaların durdurulmasının kamu yararı açısından gerekli olduğu dile getirildi. Şirketin proje tanıtım dosyasında (PTD) proje alanı ve yakın çevresinde Zeytincilik Kanunu’na aykırı bir durum olmadığı ileri sürülmesine rağmen bölgede bulunan zeytinliklerin fotoğraflarının sunulduğu dilekçede, proje tanıtım dosyasında gerçek gizlenmiştir ya da 2017 tarihli dosyada yer alan zeytin ağaçları kesilmiştir. İlkinde mevcut olan ve özel koruma altında olan zeytin ağacının varlığı gizlenmiş, ikincisinde özel koruma altında olan zeytin ağacı kesilmiştir. Ayrıca proje alanının 500 metre yukarısında zeytinlik statüsünde parseller mevcuttur denildi.
KORUMA ALTINDA BİRÇOK CANLI TÜRÜ VAR
Dilekçede, PTD’da yer alan “nesli tehlike altında tür olmadığından, alandaki vejatasyonun bölge içerisinde birçok alanda tekrar ettiğinden flora tablosunda verilen türlerin izlenmesine gerek duyulmamıştır” ifadesi gerçeği yansıtmadığı belirtilirken, "Proje alanı ve çevresinde, IUCN’nin tehlike kategorilerine göre; faaliyet alanındaki türlerin 54 tanesi “LC” (az endişe verici), 2 tür “VU” (Hassas, vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türler) kategorisinde bulunmaktadır. Proje dosyasında verilmiş fauna listesinde, Üveyik’in IUCN Kırmızı Listesi’nde LC, yani “asgari endişe” kategorisinde olduğu belirtilmiştir. Oysa Üveyik, IUCN Kırmızı Listesi’nde VU, yani nesli tehlike altında bir türdür. Bern Sözleşmesi kapsamında değerlendirme yapıldığında; 35 tür “Ek-II” listesinde (kesin koruma altında), 13 tür “Ek-III (Koruma altına alınmış türler)” listesindedir" denildi. Dilekçeye göre proje alanında ayrıca kuş faunasında 1 tür büyük ölçüde nesilleri tehdit altında olduğu için mutlaka korunmaları gereken türler; 8 tür "Önemli ölçüde tükenme tehdidi altında olan türler"; 10 tür "Doğal yaşamda soyu tükenme riski yüksek olan türler" olduğuna yer verildi.