15 Ekim 2021 20:09

Dünya, Gıda Günü’nde gıdasızlığa mahkum!

Dünya Gıda Günü’nde gıdanın ve tarımın içindeki durumu Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Tevfik Türk ve Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak ile konuştuk.

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ramis SAĞLAM
İzmir

Ülkemizde bu yıl Dünya Gıda Günü, kuraklık, gıda ithalatı, gıda enflasyonu gıda denetimi gibi konularla gündemde. Dünya Gıda Günü’nde gıdanın ve tarımın içindeki durumu Gıda Mühendisleri Odası (GMO) İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak ve Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şube Başkanı Dr. Tevfik Türk ile konuştuk.

"GIDA ENFLASYONU KANAYAN BİR YARA"

Gıda enflasyonundaki durdurulamaz artışın ülkemiz için adeta bir kanayan yara haline geldiğini söyleyen GMO İzmir Şube Başkanı Toprak ise, “Tarım alanlarının madencilik, enerji, inşaat, sanayi vb. gibi tarım dışı kullanılması, köyden kente göç, üretimin planlı ve verimli olmaması gibi etmenler gıdada fiyat artışlarına neden olmaktadır. Gıda enflasyonunun yüksek olması gıda harcamalarının toplam harcamasının büyük bir bölümünü oluşturan dar gelirli kesimlerini çok daha fazla etkilemektedir” dedi.

"GIDA ENFLASYONUNDAKİ ARTIŞ ALIM GÜCÜNÜ AZALTTI"

Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu ülkemizde gıda harcamaları, çok büyük bir kesim için en fazla harcama kalemini oluşturuyor. Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artışın vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azalttığını söyleyen Toprak, “Bu noktada da asgari ücret, açlık sınırı, gıda enflasyonu ve alım gücü gibi kavramlar devreye giriyor. Yurttaşlar indirim günlerini takip edip hangi ürün nerede daha uygun fiyatlı diye araştırıyor. Halk ekmeklerin önünde uzun kuyruklarda çoğu zaman saatlerce bekliyor. Çünkü 5 kuruş dahi hane bütçesi için oldukça önemli. Pazarın kapanma saatlerine yakın alışverişe giden hatta ne yazık ki pazar toplandıktan sonra geride kalanları toplamak zorunda kalan yurttaşlarımızı da görüyoruz. Sonuç olarak rahatlıkla diyebiliriz ki; enflasyon, sabit bir geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcıdır” diye konuştu.

"BİR İŞLETME ORTALAMA İKİ KEZ BİLE DENETLENMEMİŞ"

Tarım ve Orman Bakanlığı 2020 Faaliyet Raporu verilerine bakıldığında Bakanlıkta görevli gıda kontrolörü sayısının 7 bin 137 olduğu göze çarpıyor. Mevcut kadro ile ülke genelinde 1 milyon 356 bin 643 denetim yapıldığı aynı rapora yansırken geçtiğimiz yılın rakamlarına göre toplam 709 bin 321 gıda işletmesi bulunuyor. Bu işletmelerin 13 bin 249 adedi onay kapsamında iken 696 bin 072 adedi ise kayıt kapsamında, kayıtlı işletmelerin 79 bin 232’si üretim yeri, 334 bin 376’sı satış yeri, 282 bin 464’ü toplu tüketim yeri olarak raporda yer alıyor.

Bir işletmenin ortalama iki kez bile denetlenmediğini belirten Toprak, “Şüphesiz ki, halk sağlığı ve gıda güvenliği, işletme başı yılda ortalama bir kez yapılan denetimle sağlanamaz. Aslında sorun sadece denetim sayısının yetersizliği de değil. Taklit ve tağşiş ile mücadelede elbette ifşa etmek, denetimleri arttırmak, caydırıcı para ve hatta hapis cezası vermek önemli. Ama ülkemiz için asıl önemli nokta da işin sosyoekonomik boyutudur” diye ekledi.

"YETERSİZ VE YETKİSİZ DENETİM"

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre denetimlerde görevli 7 bin 137 gıda kontrol görevlisinin sadece bin 917’si gıda mühendisi. Denetimlerin daha sık ve güvenilir yapılabilmesi için daha çok gıda mühendisinin kamuda istihdam edilmesi gerektiğinin altını çizen Toprak, “Gıda işletmelerinin sayıca yüzde 80’nini oluşturan küçük işletmelerde kamu bütçesinden kaynak ayrılarak uzman kontrolünde üretim yapılması sağlanmalıdır. Güvenli gıda arzının sağlanması için odamızın projesi olarak Tarım ve Orman Bakanlığına sunulan küçük ve orta ölçekli gıda işletmelerinin hem daha güvenilir ürün üretmelerini sağlayacak hem de istihdam yüklerini azaltacak olan ‘Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanlığı Sistemi’ de ivedilikle yürürlüğe konmalıdır” dedi.  

TEVFİK TÜRK: "TARIMDA 2022 YILI DAHA DA SIKINTILI"

İklim değişikliğinin özellikle de tarım üzerindeki etkisi her geçen gün daha da artıyor. ZMO İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk, bu durumun ekstrem yağışlara, yağış miktarlarına ve yağış dönemlerine de yansıdığını söyledi. Türk, “Zamansız yağışlar ve uzun yağışsız dönemleri yaşıyoruz. Yine aynı şekilde hava sıcaklıklarında uç sıcak dönemleri ya da uç soğuk dönemleri yaşıyoruz” dedi.

Yağış ortalaması kadar mevsiminde yağışın da önemli olduğuna vurgu yapan Türk, yeterli miktarda bitkinin fenolojik döneminde (suya ihtiyacı olduğu dönemde) yağışların, sıcaklıkların ya da soğuklamanın o dönemlerinde olması gerektiğini söyledi. Hava sıcaklıklarında yaşanan farklılıkların iklim krizinin sonuçları olarak karşımıza çıktığını belirten Türk, “Doğal olarak bu da bitkilerin gelişimini, verimini ve gıdadaki verimi etkiliyor. Sulama yapılabilen Ege Bölgesi’nde bu tip durumlarla karşılaşmasak da İç Anadolu Bölgesi’nde buğdayın boyu 30 cm olduğu ve biçerdöver tarlaya giremediği için önemli sorunların başlangıç noktasını oluşturuyor” dedi.

"BUĞDAY İHTİYACI KARŞILANAMAZ DURUMA GELECEK"

İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde ciddi anlamda hububat tarımı yapıldığını ifade eden Türk, bu bölgelerdeki verimin düşmesiyle buğday ihtiyacının karşılanamaz duruma geleceğini söyledi.

Ziraat mühendisleri olarak, tarımsal açıdan 2021 yılının kötü bir yıl olacağını ifade ettiklerini belirten Türk, “2022 yılının daha da sıkıntılı geçeceğini söylüyoruz. Çünkü bunu sadece kuraklığa ve iklim değişikliğine bağlamamak gerekiyor. Özellikle girdi maliyetlerindeki ciddi artışlar, Türkiye’deki ve dünya çapında petrol fiyatlarının artması, bu tür konular ciddi anlamda girdi maliyetlerini artırıyor. Bir de bunlara ekonomik sıkıntıları ve tarımın ithalatla yönlendirme politikalarını eklememiz gerekiyor. İlaçta, kimyevi maddede, doğal gazda ve mazotta dışarıya bağımlılığımız, ekonominin kırılganlığı, dövizdeki en ufak oynama doğrudan maliyetlere yansıyor. Bu maliyetlere son dönemde otoyol ve köprü geçiş ücretleri de eklendi” diye konuştu.

"İTHALAT BİR SİLAH OLARAK İKTİDAR TARAFINDAN KULLANILIYOR"

Tarımda ve bir bütün olarak ekonomide planlamanın yapılmaması sonucu dengesizliklerin ortaya çıktığını söyleyen Türk, “Bunun sonucu olarak arz talep dengesindeki istikrarsızlık, fiyat artışı olarak piyasaya yansıyor. Ekonominin bildik kuralının uygulanmaması gıda üretimini olumsuz etkiliyor. Buğday, arpa, mısır, pamuk ve patates gibi ürünler için hem sanayi hem de vatandaşın tüketimi hesaplanmıyor. Bu hesaplamaya ithalat ve ihracat planlaması yapılmadığı için ithalat bir silah olarak siyasal iktidar tarafından kullanılıyor” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Lise öğrencisi: Artık bünyem az yemeye alıştı

SONRAKİ HABER

HDP'li Mithat Sancar: Güçlü bir barış hareketine ihtiyacımız var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa