Ayrımcılık film festivalinde de sürüyor
Hem Nihal Yalçın’ın konuşması sırasında sistemin uygun gördüğü erkekliğin bir portresini hem de görece muhalif bir söylemin hakim ideoloji tarafından nasıl saldırı altına alındığını görüyoruz.
Nihal Yalçın ve Tamer Karadağlı (arkada) | Fotoğraf: Orhan Çiçek/AA
ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğu
58. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu seçilen Nihal Yalçın’ın konuşması esnasında, Tamer Karadağlı’nın sahnedeki tutumunu ve sonrasında konunun bağlamından koparılarak çekildiği tartışmaları kabul edilemez buluyoruz. Bu durum kadının yaşamın her alanında uğradığı şiddetin ve ayrımcılığın küçük bir örneğidir.
MUHALİF SÖYLEMLER HAKİM İDEOLOJİ TARAFINDAN ENGELLENİYOR
Ülkede her gün her alanda haklarımızın törpülendiğini biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasıyla günlük olarak maruz kaldığımız ayrımcılığın git gide daha da sertleştiğini, hükümetin bizler üzerindeki baskısının artmasıyla kendi görüşlerimizi, düşüncelerimizi ifade etmekte zorlandığımızı fark ediyoruz. Karadağlı’nın tavrı bize bu ikisini de gösteriyor. Hem Nihal Yalçın’ın konuşması sırasında hem de sonraki açıklamalarında sistemin uygun gördüğü erkekliğin bir portresini hem de görece muhalif bir söylemin hakim ideoloji tarafından nasıl saldırı altına alındığını görüyoruz. Karadağlı’nın sonraki açıklamalarındaki milliyetçilik vurgusu ve Bahçeli’nin onu arayarak tebrik etmesinde de bugün kadın düşmanlığının özellikle son dönemde pompalanan milliyetçiliğin nasıl ayrılmaz bir parçası olduğuna da şahit oluyoruz.
Bunun dışında Tamer Karadağlı gibi kariyerini eril bakışa sahip bir karakter üzerine kurmuş bir oyuncunun, oynadığı karakterden farklı düşünmediğine ve kadınların konuşmasına dahi tahammülü olmadığına şaşırılmamalıdır. Bizler, din, dil, ırk, cinsel yönelim ya da siyasi görüşümüzün bize ve kız kardeşlerimize karşı kullanılmasına izin vermeyeceğiz!