17 Ekim 2021 18:26

Dilek Doğan’ın ailesi dosyayı AİHM’ye taşıyacak

Polis tarafından öldürülen Dilek Doğan'ın annesi, verilen 45 günlük cezaya itiraz edeceklerini belirterek dosyayı AİHM'ye götüreceklerini söyledi.

Dilek Doğan | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Esra Solin DAL

Katledilişinin üzerinden 6 yıl geçen Dilek Doğan’ın annesi Aysel Doğan, "Benim kızım toprağın altında ama onu vuran polis 45 gün ceza almış, ona da itiraz edilmiş" diyerek dosyayı AİHM'ye taşıyacaklarını belirtti.

İstanbul Küçükarmutlu Mahallesi’nde yaşadığı eve 18 Ekim 2015 tarihinde baskın düzenleyen ve ayakkabıyla içeri giren polislere “galoş giymeleri” uyarısında bulunan Dilek Doğan, çıkan tartışmada polis kurşunuyla göğsünden vuruldu. 45 dakika sonra gelen ambulansla hastaneye kaldırılan Doğan, yoğun bakımda tedavi altına alındı ancak bir hafta sonra, 25 Ekim 2015'te hayatını kaybetti.

Doğan’ı öldüren özel hareket polisi Y.M. hakkında "kasten öldürmenin ihmalli davranışla işlenmesi" ve "Kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanmak" suçlarından 20 yıldan 26,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Davaya bakan İstanbul 12’inci Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Mart 2017 tarihinde yaptığı karar duruşmasında polis memuru Y.M.'ye “iyi hal” indirimi yaparak "bilinçli taksirle ölüme neden olmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Yargıtay Başsavcılığı, Doğan’ı katleden polis hakkında yapılan temyiz başvurusunu geçtiğimiz temmuz ayında reddetti. Hala Yargıtay’da olan dosya onanırsa fail polis yalnız 45 gün cezaevinde kalacak.

Doğan ailesi katliamın üzerinden geçen 6 yılda “kasten öldürme” veya “olası kastla öldürme” suçundan yargılanmalarını istedikleri fail polisin, “iyi hal indirimi” yapılarak “bilinçli taksirle ölümüne neden olmak” suçundan cezaya çarptırılmasına tepkili. Adaletin sağlanmadığını belirten Doğan ailesi, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacak.

"HER ŞEYİMİ ALDILAR"

Dilek Doğan’ın annesi Aysel Doğan, kızının katledilişinin 6’ncı yılında Mezopotamya Ajansına konuştu. Doğan, "Kızım benim her şeyimdi, bir sabah gelip her şeyimi aldılar" dedi.

Devlet baskısı içinde geçen yaşamını anlatan anne Doğan, baskılar nedeniyle Maraş’ın Afşin Serkizçay köyünden İstanbul Armutlu' ya göç etmek zorunda kaldıklarını ancak göç ettikleri kentte de baskıların devam ettiğini dile getirdi. Geldikleri ilk sene eşinin gözaltına alınarak tutuklandığını anlatan Doğan, "Ben beş çocukla bir başıma kaldım. Çocuklarım küçük olduğu için çalışma imkanım da yoktu. Beş sene boyunca köydeki yakınlarımızın desteğiyle ayakta kaldık. Derme çatma bir evde yaşadık. Çocuklarımı ne zorluklarla büyüttüm ben bilirim. Biz baskıdan kaçtık, geldiğimiz gibi tepemize bindiler ve kızımı katledene kadar durmadılar" ifadesinde bulundu.

HALA DİLEK’İ BEKLİYOR

Katliamın üzerinden geçen 6 yıla rağmen acısı hala ilk günkü gibi olan Doğan, "Kızımın ölümüne alışamıyorum. Sanki Dilek hiç ölmemiş, bir gün kapıyı çalacak ve ‘anne ben geldim’ diyecek gibi hissediyorum. Yıllar geçti, ben hâlâ gelecekmiş gibi bekliyorum. Dilek daha hayatının baharındaydı” dedi.

HUKUKÇU OLMAK İSTİYORDU

Kızının avukat olmak istediğini belirten anne Doğan,“Dilek, ‘Babamı haksız yere cezaevine koydular, suçsuz insanları savunacağım’ diyordu ama bizim maddi durumumuz iyi olmadığı için liseden sonra çalışıp evin geçimine yardımcı oluyordu. Dilek, hep neşeli ve yardımsever biriydi. Sabah işe giderken kapıda çocukları görse ‘anne evde bir şey var mı? Çocuklara verelim’ derdi. Bir elması olsa ikiye bölüp arkadaşına verirdi” sözleriyle kızını anlattı.

Kızının ölümünün üzerinden 3 yıl geçtikten sonra doğan torununa “Dilek” ismini verdiklerini belirten anne Doğan, “Torunum Dilek, kızıma çok benziyor. Bazen Dilek’i yeniden büyütüyor gibi hissediyorum” dedi.

"SADECE ADALET İSTİYORUM"

Dilek’i katleden polisin cezasız bırakılmasına tepki gösteren Doğan, “Benim kızım toprağın altında ama onu vuran polis 45 gün ceza almış, ona da itiraz edilmiş. Bir cana 45 gün ceza hangi kitaba sığar, Allah’tan reva mı" sözleriyle tepkisini ifade etti. "Herkes çığlıklarımı duysun istiyorum" diyen Doğan, "Kimsenin ölmesini istemiyorum. Kimsenin siyasi düşüncesinden dolayı ceza almasını istemiyorum. Sadece adalet istiyorum. Kimse ‘başımıza gelmez’ demesin bu yaşananlar herkesin başına gelebilir" ifadelerini kullandı.

Kardeşi Dilek için adalet isterken gözaltına alınıp tutuklanan oğlu Emrah Doğan’ı da hatırlatan anne Doğan, bir diğer oğlunun ise baskılardan dolayı ülkeyi terk etmek zorunda kaldığını ifade etti.

Doğan, şöyle devam etti: “Yalan beyanlar ve dosyalarla oğlumu cezaevine koydular. Diğer oğlum ise baskılardan dolayı eşini ve çocuğunu bırakıp yurt dışına gitmek zorunda kaldı. Bir çocuğumu mezara diğerini cezaevine koyan devlet, kızımı öldüren polise 45 gün bile ceza vermedi. Biz kendi evimizden bakkala, markete gidemiyoruz, sürekli gözetim altındayız. Bu ülkede yaşayabileceğiniz çok kötü muamelelere maruz kaldık.”

BABA DOĞAN: "TERÖRİST" İLAN ETTİLER

Doğan'ın katledilmesine ilişkin sürdürdüğü adalet mücadelesine değinen baba Metin Doğan, kızını öldüren polisin mahkemede, “Devlet emretti ben de vurdum" dediğini hatırlattı. Dilek’i katleden polisin mahkemedeki soğukkanlılığına vurgu yapan Doğan, "Kızımın herhangi bir siyasi faaliyeti yoktu, onu ‘terörist’ ilan ettiler" dedi.

Sanık polisin ceza almamasının büyük bir adaletsizlik olduğunu ifade eden baba Doğan, "Kızımı vuran polis bir mermi kadar ceza almadı. Kızımın hayatı bir mermi kadar mı değersizdi? Biz adaletsizliğin peşini bırakmayacağız. AİHM’ye başvuracağız. Bu insan gereken cezayı almalı. Her gün ‘hukuk devleti, adalet’ diye konuşuyorlar. Hangi adalet, kimin için adalet var? Egemenler için hukuk ve adalet var. Bizim gibiler için yok. Türkiye'de adalet sistemi polis olmuş. Tutuklayan polis, yargılayan polis, ceza veren polis. Savcı ve hakimler kendi iradesiyle hareket edemiyor" dedi.

ADALET TALEBİ

Kızını Maraş’ta köyüne defnettiğini söyleyen baba Doğan, adalet talebini yineleyerek “Mezarına zarar verirler diye onu kendi memleketine defnettim. Uzak da olsa huzur içinde uyusun istedim. Her sene olduğu gibi bu sene de onu ziyaret edeceğiz. Tek istediğim bizim yaşadığımızı kimse yaşamasın” şeklinde konuşmasını sonlandırdı. (MA)

ÖNCEKİ HABER

Irak’ta krizi derinleştiren seçimler; Lübnan’da iç savaş tehlikesi

SONRAKİ HABER

Boğaziçi akademisyenleri #CanCandanBoğaziçidir diyerek sosyal medya kampanyası başlattı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa