Çilem Doğan'ın avukatları: Meşru müdafaa uygulanmalı
Evrensel'e konuşan Çilem Doğan’ın avukatları, Çilem’in hayatını savunduğunu vurgulayarak meşru müdafaa hükümleri uygulanarak ceza almaması gerektiğini söyledi.
Seren ELATAŞ
Volkan PEKAL
Adana
Kendisine sistematik şiddet uygulayan eşi Hasan Karabulut’u öldürmek zorunda kalan Çilem Doğan’a verilen 15 yıllık hapis cezası ile ilgili Yargıtay duruşması 21 Ekim’de görülecek. Evrensel'e konuşan Çilem Doğan’ın avukatları, Çilem’in hayatını savunduğunu belirterek meşru müdafaa hükümleri uygulanarak ceza almaması gerektiğini söyledi.
Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi cezanın gerekçeli kararında sistematik şiddet kabul ederken bunu yalnızca tahrik saymış, olay günü şiddet olmadığı iddia edilerek, meşru müdafaa olmadığı gerekçesi ile “Ağır tahrik altında kasten öldürme” suçundan 18 yıl hapis cezası verilmiş, mahkemedeki tutumu nedeniyle 15 yıl hapis cezası verilmişti. Oy çokluğuyla alınan karara karşı Mahkeme Başkanı Ogün Madan, Çilem’in eyleminin meşru müdafaa sayılması ve ceza verilmemesi gerektiği yönünde muhalefet şerhi düşmüştü.
"ADANA KADIN PLATFORMU ÇİLEM İÇİN AÇIKLAMA YAPACAK"
Çilem Doğan’ın duruşması Ankara’da Yargıtay 1 No’lu Ceza Dairesi’nde görülecek. Davaya katılım için Adana Kadın Platformu, çağrılar yapıyor. Bu kapsamda 20 Ekim Cuma günü 18.00’da İnönü Parkı’nda davaya katılım çağrısı ve adalet talebi ile basın açıklaması yapacak.
"BELKİ O GÜN ÇİLEM ÖLECEKTİ"
Öte yandan duruşmaya hazırlık yapan Çilem’in avukatları ile davaya ve davanın kadınları için taşıdığı öneme dair konuştuk. Toplumsal Cinsiyet ve Hukuk Çalışmaları Grubu avukatları yerel mahkemede sürdürdükleri meşru müdafaa taleplerini savunmaya devam edeceklerini söylediler. Çilem Doğan’ın uzun yıllar şiddet gören bir kadın olarak olay günü de bu korku ile hareket edip nefsi müdafaa amacıyla hareket ettiğini ifade eden Av. Ayşe Zilan, Çilem’in namus kavramı çerçevesinden fuhşa zorlanmış olmasının öne çıkarıldığını belirterek evliliğinde 9 kez koruma kararı almış, evliliğinin 3 yılını kendisi ile iş birliği yapan polisleri yaralayan, çok sayıda suç kaydı olan bir erkekle geçirmiş bir kadının o gece kendi hayatını savunmak zorunda kalmasının asıl odaklanılması gereken konu olduğunu belirterek “Meşru müdafaa için saldırının o anda olması gerekmez. Geçmişten gelen korku ve panik hali varsa. Tekrar etmesi mümkün şiddet durumu varsa meşru müdafaa söz konusu olabilir” dedi. Olay günü de Hasan Karabulut’un mermiyi namluya sürerek silahı yastığının altına koyup uyuduğunu hatırlatan Zilan maktulün o gün zorla şehir dışına götürmekten bahsettiğini belirterek “Belki de o gün Çilem ölecekti” dedi.
"ÇİLEM’İN DAVASI HEPİMİZİN DAVASIDIR"
Kadın cinayetlerinin tekil olaylar değil birbiri ile bağlantılı sistematik olaylar olduğunu dile getiren Av. Bahar Melek Dizdar, “Çilem’in davası tek başına onun değil, hepimizin davası. Öldürülen, hayatını savunmak zorunda kalan kadınların davası olduğunu düşünüyoruz. Öncelikle hukuk alanında bir dayanışma sergiliyoruz. Duruşmaya Adana’dan kalabalık şekilde katılım sağlayacağız. Türkiye’nin her yanından davayı takip etmek üzere meslektaşlarımızdan destek görüyoruz. Bütün kadınları davaya destek vermeye çağırıyoruz” dedi. Çilem’in sadece kasten öldürmeden değil toplumsal cinsiyet yönünden de yargılandığını ifade eden Dizdar, “Kadınlar sanık olduğunda lehine olan hususlar görmezden geliniyor. Olayın toplumsal yönünün de ortaya çıktığı bir dava olarak ele alıyoruz” dedi.
"KADINLARIN ÖLDÜRÜLMEMESİ İÇİN 6284 UYGULANMALI"
Av. Büşra Özbiçer de Çilem’in evliliği boyunca yaşadığı şiddetin politik yönlerinin olduğuna dikkat çekerek “Gerek meşru müdafaa gerekse ağır tahrikin hukuki mahiyetlerinin birbirinden çok farklı. Bizim buradaki hukuki tartışılmamızın temelinde ataerkil düzen var. Mahkemelerin ataerkil düzenden azade olmadığını düşünüyoruz” dedi. Çilem’in geçmişte yaşadığı olayların tahrik olarak gördüğünü ancak meşru müdafaa olarak görülmediğini söyleyen Özbiçer, “Ancak Çilem olay günü hayatını savunuyor. Silah maktüle ait. Aynı odada bulunuyorlar. Öldürüleceğim korkusu ile odanın kapısını kilitleyip kaçıyor. Hâlâ arkasından geleceği korkusu var. Bir tek yapmak istediği şey var o da canını kurtarmak” dedi. 6284’ün uygulanmasının önemli olduğunu dile getiren Özbiçer, “Kadınlar öldürülmesin ya da Çilem gibi hayatını savunan kadınlar cezalandırılmasın diye bu sözleşmelerin uygulanması gerekiyor” dedi.