20 Ekim 2021 07:30

Bizim gelecek strateji ve eylem planımız bu değil!

Türkiye’de sermayenin baş koruyucusu tek adam yönetimi tarafından hazırlanan “Ulusal Genç İstihdam Stratejisi ve Eylem Planı” nedir, birlikte inceleyelim.

Görsel: Pixabay

Paylaş

Hacettepe Üniversitesinden bir öğrenci

Ankara

 

Geçtiğimiz günlerde Erdoğan, Twitter’da “Ulusal Genç İstihdam Stratejisi ve Eylem Planı” başlıklı raporu açıklamıştı. Yayınlanan strateji ve eylem planına göre 2023 yılında genç işsizlik oranının yüzde 17.8’e, genç işgücüne katılma oranının yüzde 46’ya çıkartılması hedef olarak belirlenmiş. Geçen sayıda “Muhalefet’in vaatleri gençlere mi? Sermayeye mi?​”* başlıklı yazıda sermayenin farklı ortaklarından duyacağımız vaat ve yaptırımların asıl olarak sermayeyi garanti altına alacak uygulamalar olacağından kısaca söz etmiştik. Bu yazıda da bu meseleyi Türkiye’de sermayenin baş koruyucusu Erdoğan iktidarı tarafından hazırlanan “Ulusal Genç İstihdam Stratejisi ve Eylem Planı” üzerinden incelemeye çalışacağız.

Bugün AKP’nin gençlere vadettiklerinin gençlik içerisindeki karşılığı düne oranla daha da azalmış olsa da hala buraya ikna bir kesimin olmasıyla birlikte burjuva partiler ve sermaye ilişkisinin daha net görülmesi açısından da yayınlanan eylem planı önemli bir yere sahip.

Rapora baktığımızda temel politika eksenleri olarak şu başlıkları görmekteyiz:

1-Eğitim-istihdam ilişkisini güçlendirmek

2-Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin istihdamını arttırmak

3-Geleceğin işleri

Eğitim-istihdam ilişkisini güçlendirmek diye tarif edilen başlıkta ilk olarak gözümüze okullarda öğrencilerin kendi kariyer planlamalarına yardımcı olacak mekanizmalar üzerinde durulması çarpıyor. Her eksiklikte olduğu gibi bu sorunun da özünü çözmeyen iktidar burada da sanki iş varmış da öğrenciler bu planlamayı nasıl yapacaklarını bilmiyormuş gibi eylem planının temeline kariyer günleri, kariyer planlamaları gibi hedefler sıralamış.

Bugün açısından genç işsizlik oranının 25’lerde olduğu, üniversite mezunlarının güvencesiz işlerde çalıştığı, öğrencilerin yetenek ve isteklerine göre değil işsizlik kaygısı temeliyle gelecek planları yaptığı mevcut durumda kariyer planlamalarının işsizlik üzerinde gerçekçi bir etkisinin olmayacağını hepimiz biliyoruz. Hükümet de biliyor. Ancak soruna yönelik “çözümleri” asıl olarak kendi sınıfının çıkarlarına hizmet ediyor. Çalışma saatlerini kısaltarak hem yeni istihdam olanakları yaratmayı hem de işçi ve emekçilerin insani gelişimlerine alan açmayı, merkezi bir şekilde ülkenin ihtiyaçlarına göre ulusal ekonomiyi planlamayı içeren bir ekonomik bir düzen kurulmadığı sürece işsizlik için atılacak her adım çok kısıtlı etki alanına sahip olacak ve işsizliği tamamen çözemeyecektir. Bu çözüm elbette çalışanın her dakikasını hesaplayarak en uzun ve en yoğun çalışma saatleri için çaba gösteren ve işçi ücretlerini düşürmek için işsizler ordusuna hep ihtiyaç duyan kapitalist sistemin tam zıddı bir adımdır da. Bu sebepten bugün hem kapitalistler hem de kapitalizmin gardiyanı hükümetler -dolayısıyla AKP- bu çözümden uzak kalacak, meseleyi sadece bir kariyer planlamasına indirecek, çözümün oklarını buradan uzaklaştırmaya çalışacaktır.

EN İLERİ HEDEF BİLE %17,8 İŞSİZLİK

Bütün bunlar bir yana, tek adam iktidarının genç işsizlik gibi ülkenin en önemli sorunlarından birine yönelik ortaya koyduğu eylem planında bile genç işsizliğin %17,8 düzeylerine düşürülmesi bir hedef olarak ortaya konuluyor. Tek adam iktidarının gençlere müjde olarak duyurduğu gelecekte neredeyse her 5 gençten biri işsiz. Gençliğe vadettikleri geleceksizliği bir müjde olarak duyuranlar, gençliğin en yakıcı sorunlarını biraz hafifletecek politikalarını allayıp pullayarak gençliğe yönelik politika üretiyorlarmış gibi görünürken, bir yandan da bu çok sınırlı ve yüzeysel çözümlerin de sermaye sınıfının güncel ihtiyaçlarına göre şekillendiği kolayca anlaşılıyor.

Örneğin istihdam-eğitim iş birliği bu amacın güzellemelerle dolu ifadesinden başka bir şey değil. Açıklanan eylem planının doğrudan iktidarın ve onun devamlılığını garanti altına aldığı sermaye güçlerinin yararına olacak ikinci bir nokta tam da burası. Sorunun çözümü olarak ortaya atılan kariyer günleri gençlerin işsizlik sorunu için değil, sermayedarların ucuz iş gücü bulma sorunu için. Açıklanan raporda sıkça dile getirilen bu fuarlar, sermayenin kendisine “kalifiye eleman” bulmasını kolaylaştıran temel uygulamalardan.

Değil iş, staj bulabilmek için oradan oraya koşturan, her standa şartlarına bakmadan cv bırakan, maaşa göre değil tecrübe arama durumlarına göre şirketlere bakan öğrenciler için bu vaatler oldukça gülünç gelecektir. Kaldı ki bu işsizliği çözmez, aksine derinleştirir, çalışma koşullarını en geriye çeker.

Üniversitelerin yanı sıra liselerde çok daha açık biçimde devletin gençleri nasıl da sermayenin kucağına, ucuz iş gücü ve güvencesiz gelecek çıkmazına ittiğini görüyoruz. Burada sömürü, hemen meslek lisesi sıralarından başlıyor. Eğitim adına üretim yaptırılan gençler çok gülünç ücretler alırken okullar o denli yüksek karlar yapıyor. Stajyerler doğrudan sanayi bölgelerinde bir işçinin yaptığı kadar iş yapıp işçinin aldığı ücretin üçte birini dahi almıyor. Bu mevcut hale karşılık yine cumhurbaşkanlığı eylem planında doğrudan şunu ifade ediyor: “Üniversite sanayi iş birliğinin geliştirilmesine yönelik olarak organize sanayi bölgelerinde yeni özel Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri açılması teşvik edilecektir.” Eğitimin tamamen sermayenin istek ve ihtiyaçlarına göre şekillendirildiği bu model devlet tarafından teşvik ediliyor. Meslek eğitimi, çıraklık gibi adlarla güvencesiz, esnek ve dönemsel çalışmayı yaygınlaştırıyor. Bu uygulamalarla işsizliği istatistiklerde düşük gösterirken, sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacını da meslek liselilerden karşılamış oluyor. Daha ne olsun!

KARİYER DEĞİL MÜCADELE DERSİNE

Tüm bu tablo bir noktasıyla AKP’nin gençliğe vaatlerinin bile ne kadar sınırlı olduğunu, bir noktasıyla da bugün biz gençler için en yakıcı mesele haline gelmiş işsizlik sorununa kapitalizmin kökten biz çözüm getiremeyeceğini gösteriyor. Nitekim iktidar, çözümü sadece bireysel bir çabaya indirgeyen, kariyer dersleri ile “çok çalışarak iyi yerlere geleceksiniz” fikrini yaymaya uğraşan bir yöntem izliyor. Kariyer fuarlarının yaygınlaşması, üniversite topluluklarının öğrencilerin bir araya gelerek birlikte bir şeyler ürettikleri yerler değil de sertifikalar toplayarak sınıf arkadaşlarından “bir adım önde” olmasını sağlayacak mekanizmalar haline getirilme uğraşı tam da bu yüzden.

Elbette iyi yerlere gelebilmek için çok çalışmamız lazım. Ancak bu iyi yer sermayenin sömürü düzeni değil. Önceki yazıda dergimizde belirtildiği gibi: “Doğrudan bir parçası olduğumuz her alanda bu alanların karar mekanizmalarında yer almayı hedefleyecek mücadeleyi büyütmek, geleceğimiz için var olan eşitsiz düzenin tam karşısında bulunarak buradan birlikte bir mücadeleyi genişletmek gerekiyor.” İyi yerlere gelebilmek için çok çalışmalıyız evet, ama yalnız değil hep birlikte.

 

* https://www.evrensel.net/haber/444478/muhalefetin-vaatleri-genclere-mi-sermayeye-mi

 

 

ÖNCEKİ HABER

Kuzey Kore denizaltıdan fırlatılan yeni tip balistik füze denediğini açıkladı

SONRAKİ HABER

Muhalefete dair bir tartışma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa