Online eğitim tercih değil dayatma
Sınıfların yetersiz kapasitesinden kaynaklı sözde yüz yüze açılan derse online katılmak zorunda kalıyoruz. Derslere online girmek bu yüzden bir tercihten çok dayatmaya dönüşüyor.
Fotoğraf: DHA
Deniz TEPE
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Uzun süren online eğitim sürecinden sonra bizlere reva görülen yeni reçete hibrit “eğitim”le eğitim öğretim dönemi başladı. Kirasını karşılayabileceği ev ya da yurt bulamadığı için kayıt dondurmaktan misafir öğrenci olarak yurtta bekleyenlere kadar binlerimiz son üç haftasını belirsizlikler içinde geçirdi. Geçen bir buçuk senede okulların derslik ve yemekhane kapasitelerine dair herhangi bir iyileştirme yapmayan okullarımız ise sorunlarımıza yenilerini eklemekte oldukça ısrarcı davranıyor. Henüz iki haftadır okullar açılmış olsa da fakülteler arası insan zinciri oluşturan yemekhane sırası, ilk gün yüz yüze olacağı duyurulan ama daha sonra derslik kapasitelerinden ötürü online olan dersler ve yüz yüze derslere gidip yer bulamayınca derse okul bahçesinde online giren öğrenciler geçtiğimiz iki haftanın portresini çizerken önümüzdeki ayların da nasıl geçeceğini özetlemiş oldu.
Sıralanan bu sorunlara dair Anadolu Üniversitesi öğrencileri yüzlerce dilekçe vererek problemlerinin hemen çözülmesini istedi. Okul yönetiminin sorunların çözümüne ilişkin herhangi bir şey yapmayacağı öğrenciler arasında tartışılırken, biz de bu sorunlarımızı gençliğin kürsüsü Genç Hayat’ta tartışalım dedik.
YÜZ YÜZE DERSLERE KAPASİTE YETERSİZLİĞİ YÜZÜNDEN GİRİLEMİYOR
Üniversite eğitiminin daha ilk gününü, sorunlar yumağından çıkmaya çalışırken geçtiğini söyleyen 1. sınıf Hukuk öğrencisi Yunus, “Derslerimiz hibrit diye isimlendirdikleri eğitim modeliyle işleniyor. Derslerimin yarısına online diğer yarısına da yüz yüze katılıyorum. Ve yüz yüze derslerimin birçoğuna amfilerdeki kapasite yetersizliği yüzünden giremiyorum. Fakültemde biri yüz elli beş ve diğer ikisi ellişer kişi kapasiteli olmak üzere üç amfi var ama birkaç gruba bölünse dahi sınıflar en az yüz seksen kişiden oluşuyor. Örneğin okulun ilk günü, ilk dersime gittiğimde dersi alan yüz seksen kişi, yüz elli beş kişilik amfiye sığmaya çalıştık. İlk günün heyecanı, oturduğumuz sandalyelerden güvenliğin kaldırmasıyla son buldu” dedi ve bu sorunun eğer bir şeyler yapılmazsa sene boyunca böyle devam edeceğini ekledi.
Artık sınıfların yüz yüze giren ve yer bulamayıp dersi bahçede online takip eden diye ikiye bölündüğünü anlatan Yunus “Amfilerde bir yeri boş bırakarak oturduğumuzdan, yüz yetmiş kişinin aldığı A dersine elli kişi yüz yüze geri kalanlar ise online girmek zorunda kalıyor. Derslere online girmek bu yüzden bir tercihten çok dayatmaya dönüşüyor. Ders başlamadan birkaç saat önce gidip yer kapanlar, iki ve üç numaralı amfilerde yüz yüze giren şanslı elli kişiden oluyor” dedi.
Bu sorunun çözümüne ilişkin okulun herhangi bir açıklaması olmadığını söyleyen Yunus, “Bizlere sürekli ‘devam zorunluluğu yok, derslere online katılın’ gibi açıklamalar yapıyorlar. Ama basitçe düşünseler dahi sınıfları bölüp ders olmayan başka fakültelerde bile yüz yüze işlenebilir. Yüz yüze vermek isteyen bahçede de yemekhanede de bu koşulları yaratır. Çözümü önce akademisyenlere ve dekanlığa başvurarak aradık. Bunlardan çözüm çıkmaz ise öğrenci birlikleri gibi mekanizmalarda arayacağız. Biz birlik olup sesimizi çıkarmazsak onlarda bize bunlar gibi sorunları dayatmaya devam eder” dedi ve sözlerini bitirdi.
VAKIF ÜNİVERSİTESİNE GELİNCE YÜZ YÜZE DEVLET ÜNİTESİNDE ONLINE EĞİTİM!
Eskişehir’de KYK yurdunda kalan ve haftanın yalnızca bir günü yüz yüze dersi olan Ahmet ise ESTÜ’de İnsansız Hava Aracı ve Teknolojisi Operatörlüğü Bölümünü okuyor. Bölümü işsiz kalmayacağını düşündüğünden seçtiğini belirten Ahmet “Geçen aylarda okulların yüz yüze açılacağını duyurmuşlardı. Sonra hibrit eğitim açıklaması yapıldı. Ben de kafamda soru işaretleriyle KYK yurdunun çıkmasıyla Eskişehir’e geldim. İki haftadır okulum açık olmasına karşın okula gittiğim gün sayısı yalnızca iki. Yani Hafta içi dört gün yurtta, matematik dersimin olduğu gün okuldayım. Ve online yaptıkları derslerimin birçoğu, yüz yüze işlenmesi gereken mesleki derslerden oluşuyor” dedi. Yurdun yemekhane ücretlerinin de oldukça pahalı olduğunu ekleyen Ahmet “Başka okullarda farklı bir durum söz konusu. Ankara’da aynı bölümün olduğu bir vakıf üniversitesinde YÖK’ün belirlediği seçmeli dersler haricindeki mesleki dersler yüz yüze bir şekilde veriliyor. Bu bir haksızlıktır. Vakıf üniversitesine gelince yüz yüze, devlet üniversitesinde online eğitim” diyerek sözünü bitirdi.
Bugün ücretini karşılayamadığımız ders kitaplarından 1+1 evlere, atanan kayyum rektörlerden bilimin nüvelerini dahi üretmekten yoksun hale getirilmeye çalışılan dersliklere sorunlarımız ortak. Daha ikinci haftasından yaşadığımız bu süreç önümüzdeki günlerin de habercisi olmuşa benziyor. Bize düşen ise bu problemlerden çıkan ortak talepler etrafında öreceğimiz, bölüm bölüm, sınıf sınıf kendi kapsayıcı birlikteliklerimizi kurarak kalıcı bir irade birliğini yaratmak olmalıdır. Öğrenci birliklerinden yoksun bir gidişatın nasıl olacağını, son iki haftayı düşünerek cevaplamalı, eğitim hakkımızın gaspı karşısında birlikte tartıştığımız ve kararlar aldığımız öğrenci birliklerini inşa etmeliyiz.