‘Buzlar Diyarı’ seyircisiyle buluşuyor
Buzlar Diyarı Oyununun Yazarı ve Yönetmeni Hasan Bayam’la oyunu ve Van’daki tiyatro faaliyetlerini konuştuk.
Fotoğraf: Hasan Bayram'ın kişisel arşivi
Hazal KARA
Van
Üvercinka Kültür Sanat Akademinin çocuklar ve yetişkinlerden oluşturduğu, çevre kirliliği, küresel ısınma ve adaletsizlik konularını anlatan “Buzlar Diyarı” isimli çocuk oyunu seyirciyle buluşmaya devam ediyor. Buzlar Diyarı Oyununun Yazarı ve Yönetmeni Hasan Bayam’la oyunu ve Van’daki tiyatro faaliyetlerini konuştuk.
Bayam’ın son yazdığı “Buzlar Diyarı” oyununda yaşları 14-17 arasında değişen çocuklar yer alıyor. Oyunun sahne amiri ise 14 yaşında bir çocuk. “Bu oyun, Üvercinka Kültür Sanat Akademi bünyesinde tiyatro eğitimi alan çocukların ilk sahneye çıkışı oldu. Oyunda vermek istediğimiz mesajları hem aileler hem de çocuklar kolaylıkla alabildiği için oyun konusunda aldığımız geri dönüşler de olumlu yönde oldu. Oyunun pedagojik anlamda eğitici olmasına özellikle dikkat ettik” diyen Bayam’a çocukların hayatında tiyatronun neden olması gerektiğini sorduğumuzda “Çocuklar içinde fantastik anlatı yer alan, hayal dünyasına hitap eden anlatıyı severler. Çünkü çocuğun dünyası buna dayanır ve çocuk anlamlandıramadığı şeyleri analojiyle anlamlandırmaya çalışır. Çocuktaki bu tahayyüle denk gelen anlatılar fantastik anlatılardır. Tiyatro bu anlatının görsel boyutunun da olmasıyla çocuğun hafızasında derin bir iz bırakır” yanıtını veriyor.
Tiyatro ve edebiyat metinlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna da değinen Bayam “Kuramsal teori dünyadaki her toplum için geçerli değildir. Kültürel farklılıklar, hafıza, gelenek gibi kavramlar bölgeden bölgeye değişkenlik göstermektedir. Rapunzel, Külkedisi gibi masalların evrensel yanları güçlüdür ancak toplumsal cinsiyet eşitliği kavramına dikkat edilerek yazıldığı söylenemez. Pedagoji yeni bir kavram ama masallar binlerce yıldır hayatımızda olduğu için bugünün çocuk psikolojisiyle masalları yargılayamıyoruz. Tabii bu günümüzde yazılan masalların da bu şekilde olacağı anlamına gelmiyor. Edebiyat derslerinde bize tarif edilen masal kurallarıyla bugün masal yazmak pek uygun değil. Ben metin yazarken yaşadığım bölgedeki çocuğun bu metinlerden ne gibi sonuçlar çıkaracağını önemsiyorum” diyor.
SAHNEDE KÜRTÇE MASAL ANLATMA PROJESİ
Van’da tiyatro yapmanın olumlu ve olumsuz yanlarını sorduğumuz Bayam, Van’ın tiyatro yapmaya çok elverişli bir şehir olduğunu söylüyor. Van’da insanların tiyatroya ilgisinin olduğunu ve oyun seanslarında salonun dolduğunu anlatıyor. Ancak bu şehirde tiyatro yapmanın olumsuz yanlarının da olduğunu söyleyen Bayam “Alternatif sahne çok az ve devlet tiyatrosu sahnesine ulaşmak da bir o kadar zor. Oyuncuların günübirlik rahatlıkla oynayacağı sahne yok. Ayrıca sponsor bulmak neredeyse imkansız. Bunun yanında dekor ve kostüm temini de önemli sorunlar arasında. Şehirde amatör tiyatro yapan 10 tane grup sayabilirim. Ayrıca Van, Mencel, Nupelda gibi ekiplerin Kürtçe tiyatro yaptığı bir şehir” diyor.
Kürtçe tiyatro planı olup olmadığını sorduğumuz Bayam “1 ay sonra Üvercinka Kültür Sanat Akademi oyuncularıyla bir komedi oyunu sergilemeyi planlıyoruz. Yaklaşık 2 ay sonra Athol Fugard’ın Domuz Ahırı oyununu sahneleyeceğiz. Bu oyunlar yetişkin oyunu ve Türkçe sergilenecek. Kürtçe çocuk oyunu sergilemek isterdim fakat Kürtçe oynayacak oyuncu bulamıyoruz. Ama çocuklara sahnede Kürtçe masal anlatma projem var.”
‘ÇOCUKLARI EĞLENDİRMEK İSTEDİM’
On yıldır tiyatro üretiminde bulunan Hasan Bayam, Van Yüzüncüyıl Üniversitesi Felsefe ve Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinden mezun olmuş. Son zamanlarda tiyatro yazarlığına yöneldiğini söyleyen Bayam, bunda yüksek lisans ve doktorası sırasında yoğunlaştığı anlatı çalışmasının etkisi olduğunu söylüyor.
Bayam’ın tiyatroyla olan macerası çocukluğuna dayanıyor: “Sanırım 12 yaşındaydım, Batman’da Bahar Kültür Merkezi tiyatro sanatını icra eden birkaç yerden biriydi. Ben de oraya gidip skeçler izlerdim. Orada başlayan hevesim lisede devam etti ve Edebiyat Öğretmeni’miz Şehmus Hoca’nın öncülük ettiği bir oyunda asker rolünü canlandırdım. Ardından lösemili çocuklar için palyaço kılığına girip hastaneye gitmiştim. Ben de çocuktum ama başka çocukları eğlendirmek istedim.”
Tiyatroyla profesyonel anlamda ilişkisinin üniversitenin tiyatro topluluğu ile kurulduğunu söyleyen Bayam, “Her yıl bazen 1 bazen de 2 yetişkin oyunu çıkaran yaklaşık 100 üyesi olan geniş bir topluluktu. Dekorundan kıyafetlerine kadar ayrı ekibi bulunan tıpkı devlet tiyatroları gibi çalışan topluluğa hemen dahil oldum. Orada bu işi çok sevdiğimin de farkına vardım” diye anlatıyor o süreci.
Yaşadığı zorlu toplumsal süreçleri tiyatro sayesinde fırsata çeviren Bayam, “2011 Van depreminden sonra İstanbul’a gidip İstanbul İmpro Tiyatrosunda eğitim aldım. Pandemi sürecinde de yapacak bir şey olmayınca İstanbul İletişim Enstitüsünde yeniden tiyatro eğitimi aldım” diyor.