Squid Game bize ne anlatıyor?
Dizide geçen zamanda oyuncuları birbirine düşman eden uygulamaları hayata geçiren yönetici karakteri, bugün karşımıza temsil ettiği sınıfın çıkarları doğrultusunda halkları birbirine düşmanlaştırıyor.
Netflix Türkiye YouTube kanalında yayımlanan 'Squid Game | Resmi Fragman | Netflix' adlı videodan alınmıştır
Bahar EMREOĞLU
İzmir
17 Eylül’de yayınlanan, özellikle gençlerin yoğun ilgiyle takip ettiği “Squid Game” adlı dizi, ilk 28 günde 111 milyon Netflix kullanıcısı tarafından izlendi. Çok kısa bir sürede Netflix’in en çok izlenen içeriği olan Squid Game dizisi, bir ekibin ekonomik zorluklar içinde olan bir grup insana oyunlar oynatarak para vereceğini söylemesiyle başlıyor. Başta bu oyunlar masum bir çocuk oyunu gibi görünse de oyunda elenenlerin ölmesi işleri daha da ciddileştiriyor. Başrollerinde hastane masraflarının fazla olmasından dolayı annesini hastaneye yatıramayan bir adam, aylarca çalıştığı halde patronundan parasını alamadığı için geçinemeyen bir işçi, başarılı bir üniversiteden mezun olup bir şirkette çalışırken müşterilerinden para çalıp o borcu ödemeye çalışan bir yandan da polis tarafından aranan iş insanı, kardeşini ve annesini yanına alıp yaşamak isteyen Kuzey Koreli bir sığınmacı bulunuyor. Günümüzde de yakınlarımızın ya da bizim içinde bulunduğumuz durumları yaşayan karakterler, kendimize “Günümüzde böyle bir oyun olsa biz de gider miydik?” sorusunu sorduruyor. Dizi hakkında daha fazla spoiler vermeden içerisindeki mesajlara bakalım.
ANLATILAN BİZİM HİKAYEMİZ
Dizinin bazı noktalarında verilen mesajların ne kadar gerçekçi olduğu tartışılır durumda.
Oyuncular, şehir yaşantılarında yaşadıkları ekonomik sıkıntıların yarattığı çıkmazların sonucunda bundan kurtulmanın tek yolunun oyunu kazanmak olduğunu düşünerek oyunu kabul ediyorlar. Buradan ekonomik sıkıntıların insanları nasıl zorluklara ittiğini görebiliriz.
Bu sıkıntıları yaşayanlardan en çok dikkatimizi çeken, hastane masraflarının çokluğu ve parası olmayanın sağlık hizmetinden faydalanamayacağını bize gösteren Seong Gi-hun karakteri olarak önümüze çıkıyor. Günümüzden pek de farklı değil aslında, biz de hastanelerde hem muayene parası ödüyor hem de randevu için gün bulamıyoruz, özel hastanelere gitmemiz için teşvik ediliyoruz ama ona da gidemiyoruz.
Dikkatimizi çeken bir diğer karakter ise işçi Ali. Yardımseverliğiyle, dayanışmacı ruhuyla ve temiz kalpliliği ile hepimizin gönlünde tahtlar kuran işçi Ali! İş kazası sonucunda iki parmağını kaybeden ve üstüne üstlük çalıştığı onca sürenin parasını alamayan Ali, bugün açısından ekonomik sıkıntılardan dolayı intihar eden işçiler, öğretmenler, gençler olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü kalamar oyununda ya kazanacaksın ya da öleceksin!
Oyunun asıl başrolleri olan zenginler (VIP’ler/burjuvalar), oyunları para kazanmanın zevkli bir haline dönüştüren ve bu şekilde insanların acı içinde ölümünü izleyen insanlar. Altı oyunu da izleyip oyunlar üzerine bahis oynayarak kendilerine eğlence yaratıyorlar. Oyunun burada bile asıl amacının “VIP’lere” hizmet etmek ve onları eğlendirmek olduğunu görüyoruz. Dizide oyun içinde geçen zamanda oyuncuları birbirine düşman eden uygulamaları hayata geçiren “Yönetici” karakteri, bugün karşımıza temsil ettiği sınıfın çıkarları doğrultusunda halkları birbirine düşmanlaştıran, şovenizmi her defasında daha güçlü bir şekilde yaymaya çalışan iktidar olarak çıkıyor. Anlattığımız tüm bu olaylar ışığında Squid Game’in ülkemizden esinlenerek yazıldığını fark ediyor ve yapım ekibini kınıyoruz(!)
Bizleri niteliksiz eğitime, fahiş kira fiyatları ya da cemaat yurtlarına, ücretli sağlığa, diplomalı işsizliğe, ırkçılığa, bireyciliğe iten “Squid System” ve onun temsilcisi iktidar sayesinde biz de bu oyunun bir parçasıyız. Ama bizler bilmeliyiz ki “Squid System”dan kurtulmanın tek yolu üçüncü maddenin benzeri bir şekilde, birlikte bu sistemi feshetmektir.