Öğrencilik 101: Türkiye’de lise okumak
Aşk 101 dizisinin liselilerin okullarında yaşamaya devam ettiği baskılardan, kısıtlamalardan ve yaşamlarına doğrudan müdahale edilmesinden kesitler taşıdığını düşünüyoruz.
Ayhan Sümer Anadolu Lisesi öğrencileri
Ankara
“Aşk 101”, dijital platformlarda yayınlanan diziler arasında son zamanlarda en çok izlenen dizilerden biriydi. Şimdilerde yetişkin olmuş 5 arkadaşın lise dönemlerini, okulda idarenin baskı ve dayatmalarına karşı ekip olarak tavır aldıkları dönemleri kendine has kurgusu ile zenginleştirerek anlatıyor. Dizi lise öğrencilerini anlatsa da daha geniş bir kesimin ilgisini çekti. Biz bu yazıda esasen Aşk 101 dizisini anlatmak niyetinde değiliz. Aşk 101 dizisinin lise öğrencilerinin bugün okullarında yaşamaya devam ettiği okul idaresinden kaynaklanan baskılardan, kısıtlamalardan ve öğrencilerin yaşamlarına doğrudan müdahale edilmesinden kesitler taşıdığını düşünüyoruz. O nedenle biz de bugün liselerimizde öğrencilerin sosyal/kültürel faaliyetlerinin okul idarelerinin kontrolünden geçtiği, öğrencilerin karar alma süreçlerine katılmasının olanaklı olmadığı durumları bu yazıda paylaşmak istedik.
EĞİTİM SİSTEMİ EZBER TEMELLİ EĞİTİME MECBUR EDİYOR
Öncelikle bizim Ayhan Sümer Anadolu Lisesinde karşılaştığımız sorunların Türkiye’de lise okuyan tüm arkadaşlarımız tarafından az çok paylaşıldığını biliyoruz. Bizler 11. sınıfa giden öğrencileriz, henüz son sınıf olmasak bile hayatımızı, sohbetlerimizi en çok belirleyen konulardan bir tanesi üniversite sınavı. Neredeyse üniversite sınavı dışında bir konu düşünemiyoruz. Ya planlarımızı erteliyoruz ya da tüm buluşmalarımızda aklımızda sınav kaygısı yer ediyor. Bir de üzerine “pandemi, zombi, meteor, dinozor fark etmez” diye reklamlar yapıyorlar. Neredeyse nükleer felaket olsa o liseli o sınava girecek diyorlar. Liseler belki arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde rahatlayabileceğimiz, sosyal kültürel etkinliklerde yan yana gelebileceğimiz yerler olabilecekken biz kendi lisemizde herhangi bir sosyal etkinlik ile henüz karşılaşmadık. Müfredat aynı zamanda dinselleştiriliyor, bizler cinsiyetçi söylemlerle karşılaşmaya devam ediyoruz. Aldığımız dersler yalnızca ezbere ve sınava dayalı ilerliyor. Derslerimizin eleştirel ve tartışma odaklı işlenmesini istiyoruz. Bir de liselerde başka sorunlar yokmuş gibi öğrencilerin saç renkleri, küpeleri, giyim tarzları daha çok gündem oluyor.
Yukarıda bahsettiğimiz sorunlar karşısında yumurtanın kapıya dayanmasını beklemeden bir araya gelip konuşmaktan, birlikte hareket etmekten başka çaremiz yok. Bizim yaşadığımız sorunlar eğitim sisteminin kendisinden kaynaklanıyor o nedenle tek bir “kazan kaldırma” yerine sürekli mücadele etmeye ihtiyacımız var.