Memeli Zeus
"Muğla’nın Milas ilçesinde yer alan Labranda antik yerleşiminde bulunan Zeus Labraundos elinde çift taraflı baltası ve göğüs bölgesinde yer alan “memeleri” ile betimlenmiştir."
Görsel: Lycus Dergisi
Paris’in Helen’i kaçırması ile Truva Savaşının fitili ateşlenmiştir. Bu olay karşısında kendilerine hakaret edildiğine inanan Akalar Miken Kralı Agamemnon önderliğinde müttefikleri ile 1199 gemilik bir donanma oluşturarak Truva'ya sefer düzenler ve şehri kuşatır.
Akalıların müttefikleri arasında Mykeneler, Argoslular, Spartalılar, Atinalılar, Giritliler gibi kavimler yer alır. Truva halkı da yalnız değildir. Truvalılara destek için de Likyalılar, Karyalılar, Trakyalılar, Mysialılar, Frigler gibi Anadolu uygarlıkları desteğe gelir.
Akalar ve Truvalıların yanında sadece Batının ve Doğunun uygarlıkları yer almaz. Anlı şanlı tanrı ve tanrıçalar da savaşta tarafını seçer. Atina’nın tanrı ve tanrıçaları; Hera, Athena, Poseidon, Hephaistos ve Hermes Akaların yanında yer alırken Anadolu’nun tanrı ve tanrıçaları; Apollon, Ares, Afrodit ve Artemis Truvalıların tarafında konumlanır.
Tanrıların tanrısı Zeus savaş başlamadan tarafsızlığını ilan edip kendini hakem olarak tayin eder ve İda’nın (Kaz Dağları) Gargaros Tepesinde (Zeus Altarı-Adatepe Köyü) savaşı izlemek için yerini alır. Ancak Gargaros’un safranlardan, sümbüllerden tatlı halısı üzerinde Hera’nın iğvasına uyarak tarafsızlığını yitirir.
Truva kuşatması yaklaşık 9 yıl sürer ve ardından da antik çağın dünya savaşı başlar. Bizler bu savaşın son 51 gününe yaşlı ozan Homer’in İlyada’sından aşinayızdır. Savaşın sonucunu İda’nın eteklerinden koparılan göknarlardan yapılan bir tahta at belirler.
Savaş alanından çekilmiş gibi yapan Akalar gemilerine binerek Truvalıların kendilerini göremeyeceği şekilde Bozcaada’nın ardına gizlenir. Akalar çekilirken savaş alanında göknardan yapılmış dev bir at bırakır. İçine seçkin Aka askerlerinin gizlenerek tuzaklandığı bir tahta at.
Akaların savaştan kaçtığını ve tahta atın da Akalar tarafından tanrıça Athena'ya kutsal bir sunak olarak yapıldığına inanan Truvalılar Athena'nın öfkesini Truva üzerine çekmemek için atı şehrin içine alıp Athena'nın lütfunu kazanmak isterler. İşte bu hamle ile Truva düşer. Böylece İda’nın eteklerinden koparılan göknarlar savaşın sonucunu belirlemiş olur. Bu göknarın latince adı Abies nordmanniana subsp. equi-trojanidir. Yani Truva Atı göknarı.
Savaş kaybedildikten sonra Truva’nın yenik kahramanlarından Aeneas babasını, oğlunu ve savaştan sağ kurtulanları yanına alarak Truva’yı terkeder ve Antandros’a (Edremit) gelir. Anadolu’nun tanrı ve tanrıçaları Aeneas’a “Truva bitti, sen burası kadar önemli bir ülke daha kuracaksın!” diyerek gurbeti işaret eder. Aeneas ve arkadaşları İda’nın eteklerinden kopardıkları ağaçlarla yirmi adet gemi yapar ve bir mart sabahında denize açılırlar.
Yunanistan, Arnavutluk, İtalya ve Tunus olmak üzere toplam dört ülke ve yirmi bir limanı geçerler ve yeni Truva’yı kurmak için Roma yakınlarında karaya çıkarlar. Bu karaya çıkış yeni Truva’nın yani Roma İmparatorluğunun başlangıcıdır.
Roma İmparatorluğunun kuruluşu Antandros’tan başlamıştır. Belki de Truva’nın yıkımına neden olan Truva Atı göknarı, Aeneas’ın gemilerinin pruvasında Roma İmparatorluğunun kuruluşuna vesile olmuştur.
Milattan önce XII. Yüzyılda gerçekleşen Truva Savaşı sonrası Akaların Ege ve adalar göçü başlar. Eril dilleri ve dinleri ile ana tanrıça kültünün hâkim olduğu Anadolu topraklarında ilerlemeye başlarlar. İda’nın bizzat kendisi bir ana tanrıça iken Zeus getirilip İda’nın tepesine çıkarılır. Ama öyle kolay değildir sahiplenilmiş, kabullenilmiş bir kültürü bastırmak. Siz Zeus’u getirip İda’nın tepesine çıkarsanız da eteklerinde Antandros kurulur. Antandros’un anti ve andros kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Adı erkek karşıtı olarak çevrilecek bu yerleşim yeri aslında Akaların eril kültüre karşı bir başkaldırı olarak düşünülebilir.
Akaların göçü güneye doğru devam eder. Ege Denizi kıyısından aşağı doğru inen Akalar, Aydın Dağları ile Büyük Menderes Irmağı’nın kuzey sınırını oluşturduğu Karya diyarına kadar ulaşır. Akaların Truva Savaşında karşısında savaşmış olan Karyalılarla ile elbet görülecek bir hesapları vardır. Böylece Karya uygarlığının karanlık dönemi başlar. Milattan önce XII-VIII. yüzyıllar arası Karya’nın karanlık çağı olarak tarih kitaplarına geçer.
Bu yıllarda neler yaşanmış olabileceğini tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Ha milattan önce ha milattan sonra, ne de olsa muktedirlerin dini ve dili değişmez. Ama bastırılan elbet geri dönecektir. Tıpkı İda’nın bastırılışından Antandros’un doğumu gibi, Karya’nın bastırılışından da “memeli” Zeus doğar.
Aslında ana tanrıça kültüne sahip olduğu düşünülen Karyalıların elliden fazla sıfatla anılan Zeus kültüne sahip olması şaşırtıcıdır. Ancak Akaların Karya’daki karanlık dönemi boyunca eril bir kültür inşa etmek için çabalamış olmaları çok da şaşırtıcı olmasa gerek.
Bu kültlerden belki de en ilginci Zeus Labraundos’tur. Muğla’nın Milas ilçesinde yer alan Labranda antik yerleşiminde bulunan Zeus Labraundos elinde çift taraflı baltası ve göğüs bölgesinde yer alan “memeleri” ile betimlenmiştir. Her ne kadar Zeus’un göğüs bölgesinde yer alan “memelerin” tıpkı Efesli Artemis’in göğüs bölgesinde yer alan ve bereketi simgeleyen boğa testisleri olduğu iddia edilse de Zeus Labraundos’u kadınsılıktan kurtaramamıştır. Bu kadınsılığı destekleyen bir diğer unsur da elinde tuttuğu çift taraflı baltadır. Çünkü bu baltanın Amazonlarla ve Minos kültüründe kadın ilahlarla ilişkili olduğu belirtilmektedir.
Evet bastırılan geri döner bazen eril kültür karşıtlığı olarak İda’nın eteklerinde bazen de koca Zeus’un memesinde…
Görseller Büyüközer A, Büyüközer ZD. (2020) Lagina Hekate Kutsal Alanı’nda Bulunan Bronz Bir Heykelciğin İkonografisi Üzerine Değerlendirme. Lycus Dergisi, 1:69-86. Makalesinden alınmıştır.
Meraklısında not: Karia’daki Zeus Kültü ile ilişkili daha ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
- Vadedilmiş harfler 10 Ekim 2024 10:21
- Umut ayracı 26 Eylül 2024 10:24
- Fenike’den Marsilya’ya, uzodan rakıya… 12 Eylül 2024 12:41
- Bütün yollar Rom’a çıkar 29 Ağustos 2024 10:33
- Bitiş çizgisi 15 Ağustos 2024 04:54
- Çayın yolculuğu 01 Ağustos 2024 08:30
- Kafatası çağı 18 Temmuz 2024 10:00
- Çok kapılı oda 08 Temmuz 2024 10:44
- Yoldan sonra 28 Haziran 2024 09:23
- Bir “Yol” Hikayesi II 13 Haziran 2024 13:49
- Bir “Yol” Hikayesi 30 Mayıs 2024 13:20
- İçimizdeki İrlandalı 16 Mayıs 2024 12:53
- İşçiler marş söyleyerek sahneye girerler… 01 Mayıs 2024 10:10
- Emek bizim, söz bizim… 26 Nisan 2024 04:30
- Sol açık 18 Nisan 2024 11:30
- Kader kapıyı çalınca… 04 Nisan 2024 12:45
- Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin 21 Mart 2024 04:30
- İkiyüzlü ahlak kumkumalığı 07 Mart 2024 13:48
- Elde kaldı hüzün… 22 Şubat 2024 13:32
- Tüfenk üçlemesi: Mavzer 01 Şubat 2024 10:47
- Tüfenk üçlemesi: Aynalı Martin 18 Ocak 2024 11:50
- Tüfenk üçlemesi: Filinta 04 Ocak 2024 13:45
- Gayrı döner oldum 21 Aralık 2023 14:58
- Kayyum rejimi 07 Aralık 2023 12:54
- Kimdi giden kimdi kalan 23 Kasım 2023 11:01
- Eni vici vokke 02 Kasım 2023 13:04
- Şeytanın ışıltısından insanlığın karanlığına 19 Ekim 2023 09:52
- Dayanışma ezilenlerin inceliği midir? 28 Eylül 2023 12:20
- Amerikan İç Savaşı'ndan İngiltere'ye gariptos ağaçlarının hışırtısı 14 Eylül 2023 11:12
- Cehennemin kapısından Bakırköy’ün avlusuna… 31 Ağustos 2023 10:22
- Irgatın Türküsü 17 Ağustos 2023 11:32
- Yüksek Kaldırım’dan Leningrad’a bir şehrin faşizme karşı direniş senfonisi 03 Ağustos 2023 11:46
- Mississipi’den Feshane’ye derinlik ve güvenlik meselesi 20 Temmuz 2023 04:07
- Birimize bir şey olursa ne yaparız? 06 Temmuz 2023 11:31
- Mordan öte 22 Haziran 2023 12:22
- Hakikat bükücülüğü 08 Haziran 2023 11:11
- Umut yorgunluğu 25 Mayıs 2023 10:44
- “Winner” ceket mütevazı mutfağa karşı 11 Mayıs 2023 11:11
- Savaş naraları 27 Nisan 2023 10:10
- Bellek oyunları 13 Nisan 2023 10:50
- Maraş, bahtı gara Maraş 23 Mart 2023 10:48
- Aradığınız devlet bulunamadı 02 Mart 2023 12:22
- Deprem değil, binalar öldürürmüş (!) 16 Şubat 2023 08:42
- Katil uşak 02 Şubat 2023 11:01
- Suyun kokusu 19 Ocak 2023 13:45
- Timsah armudu 05 Ocak 2023 10:27
- Yılın sözcükleri 22 Aralık 2022 11:09
- Franco’dan bugüne Dünya Kupalarından elimizde kalanlar 08 Aralık 2022 11:45
- Şah mat 24 Kasım 2022 09:19
- “Gördük biz bu filmi” 10 Kasım 2022 10:54
- Hakikat yolcusu 30 Ekim 2022 11:20
- Anlatılamamış masallar 27 Ekim 2022 10:14
- "In vino veritas" diğer bir deyişle "Hakikat şaraptadır" 13 Ekim 2022 11:07
- Suskun notalar 29 Eylül 2022 11:12
- Güney Kutbunun yeniden keşfinin hüzünlü hikâyesi 15 Eylül 2022 11:09
- “Sen ben Lenin” Bir de Ahmet Abi. 01 Eylül 2022 10:39
- Börklüce’den günümüze Eyyamı Bahur ya da namı diğer Köpek Günleri 18 Ağustos 2022 10:59
- Dünyanın eksenini kaydıran Hindistan’ın küçük cevizi 04 Ağustos 2022 10:39
- Dünyanın tadı baharı 21 Temmuz 2022 08:40
- Menekşe kokusu 07 Temmuz 2022 04:24
- İnsan kokusu 23 Haziran 2022 04:12
- Tiryak-i 02 Haziran 2022 11:37
- Bahar karşılama 19 Mayıs 2022 06:26
- Hıdırellez ateşi 05 Mayıs 2022 01:05
- Yelkenler fora 21 Nisan 2022 05:20
- Sözün gücü 07 Nisan 2022 06:05
- Lombardiya’dan Ukrayna’ya kemanın tınısı 24 Mart 2022 05:34
- Zeytinin hükmü 10 Mart 2022 05:55
- Geççek 24 Şubat 2022 05:15
- Allasen söyle nedir aşkın aslı astarı! 09 Şubat 2022 23:45
- Erguvan kokusu 27 Ocak 2022 05:49
- (N)isyan 13 Ocak 2022 04:53
- Yaşamın ağırlığı 30 Aralık 2021 05:42
- Kuşaklar boyu insan hakları 16 Aralık 2021 05:03
- Savaşı Durduran Kadınlar: Lili ve Marlen 02 Aralık 2021 04:23
- Herkesin bir Ahmet Kaya’sı vardır 18 Kasım 2021 04:00
- Şaka mı, şeker mi, yoksa patates mi? 04 Kasım 2021 05:43
- Son Bakış 07 Ekim 2021 05:30
- Kırmızı 22 Eylül 2021 23:43
- Asuman’dan Antonis’e Ege’nin iki yakası 09 Eylül 2021 04:46
- Her ekalliyeti düşünüyorum 26 Ağustos 2021 04:04
- Dezenfektan aşkı 12 Ağustos 2021 06:12
- Nomadland’den Rosetta’ya Göçebe Ruhlar 29 Temmuz 2021 06:35
- Lavinia 14 Temmuz 2021 23:08
- Ruhumda Sızı* 01 Temmuz 2021 06:46
- “Y” 17 Haziran 2021 06:06
- Vurmayın öldüm 03 Haziran 2021 03:56
- Gözümün nuru 20 Mayıs 2021 06:11
- İmgenin suskunluğu 06 Mayıs 2021 05:56
- Ruhlar Mezbahası İyi Günler 22 Nisan 2021 03:34
- Şiirci Geldi Haaanıım… 08 Nisan 2021 00:00
- Ata Abi 25 Mart 2021 05:08
- “Yurtsama”dan “gündedün”e “nostalji”nin çağrıştırdıkları 10 Mart 2021 23:20
- Gönülçelen kelimeler atlasım 25 Şubat 2021 05:00
- Harfiyat 10 Şubat 2021 22:41
- Utanç ne yana düşer usta... 28 Ocak 2021 04:20
- “... Ve Herkes için Adalet” 13 Ocak 2021 23:15
- Yattığınız yer incitmesin… 31 Aralık 2020 04:38
- San(a)saryan’dan Su’ya Mahsus Mahaller 09 Aralık 2020 22:44
- Ölüm, adın kalleş olsun… 26 Kasım 2020 04:03
- Depremin ruhsal sarsıntısı 12 Kasım 2020 04:59
- Notaların savaşla hesaplaşması 29 Ekim 2020 05:11
- Hırsızlar mağarası 15 Ekim 2020 00:00
- İyi ki TTB var! 01 Ekim 2020 06:30
- Heybeliada Sanatoryumundaki Hayalet 17 Eylül 2020 00:02
- Otokinetik etki ve norm oluşturma 03 Eylül 2020 05:06
- Ödemişli Muzaffer’den Amerikalı Sherif’e 20 Ağustos 2020 00:51
- Uygun adım marş!… 06 Ağustos 2020 05:18
- ERK-EK 23 Temmuz 2020 04:57
- İçimdeki yangın 09 Temmuz 2020 05:18
- Dededen toruna “Barış”ın inşası 25 Haziran 2020 01:00
- Esaretten kaçan köleden hasta, kamçıdan tedavi üretmek 11 Haziran 2020 00:00
- Kerli ferli yalanlar ve sosyal uyum 28 Mayıs 2020 00:00
- Elma dersem çık… 14 Mayıs 2020 00:30
- Yaşam için ölüme yatanlar 30 Nisan 2020 02:08
- Bastırılan geri döner 16 Nisan 2020 00:00
- Miasmadan Covid-19’a sağlıkçıların salgından korunma önlemleri 02 Nisan 2020 02:49
- Şimdiki zamanda bir distopya: Covid-19 18 Mart 2020 20:30
- Şehitler tepesi 05 Mart 2020 00:30
- Özlerimize kıymayın efendiler! 20 Şubat 2020 00:30
- Acının tonu 06 Şubat 2020 00:00
- Başlarken… 29 Ocak 2020 23:20