22 Ekim 2021 13:49

Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri: Demokratik ve katılımcı bir üniversite için vazgeçmiyoruz

Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri, "Türkiye’de demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar: Kabul Etmiyoruz! Vazgeçmiyoruz!" diyerek seslendi.

Fotoğraf: Can Candan

Paylaş

Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri direnişin 42. haftasında 197. kez sırtlarını rektörlük binasına döndü. Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz” “Vazgeçmiyoruz” yazan dövizler, üzerinde "Can Candan Yalnız Değildir" yazan Can Candan fotoğrafları ve derslerine son verilen Feyzi Erçin’in ve Seda Binbaşgil’in fotoğraflarını taşıdı.

Akademisyenler nöbetlerinin ardından basın açıklaması yaptı. Akademisyenlerin Naci İnci’yi rektör olarak atayan 21 Ağustos 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için Danıştay’a başvurduğu hatırlatılan açıklamada "Demokratik, katılımcı, çoğulcu, bilimsel değerlere yaslanan bir üniversite için, rektörün tüm üniversite bileşenlerinin görüşleri doğrultusunda belirlenmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz." denildi. Atanmış rektörün hedef belirlediği akademisyenlerin derslerine, işine son verdiği, öğrencileri ihbar ederek hapse attırdığı, hocaları ve öğrencileri fişlediği ve haklarında disiplin soruşturmaları açtırdığı ifade edilen açıklamada "Üniversiteye senelerce emek vermiş, değer katmış hocaların işlerine son vermesi yetmezmiş gibi, kampüse girmelerini dahi engelliyor. Yetkili kurul toplantılarını türlü usulsüzlüklerle yürütüyor, seçilmiş kurul üyelerini tehdit ve tahrik ederek bezdirmeye çalışıyor. Hocalarımızı ve öğrencilerimizi yıldırmaya yönelik bu tutumu kabul edilemez buluyor ve kınıyoruz" denildi.

Açıklama şöyle oldu:

"Bugün 22 Ekim Cuma. Nöbetimizin 197., direnişimizin 292. günündeyiz. Sizlere hâlen basının alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği ve öğrencilerimizin çadırının parçalandığı kampüsümüzden sesleniyoruz. 

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak akademik liyakate ve bilimsel akla dayalı, özgür ve demokratik üniversite mücadelemizi sürdürüyoruz. Hukuksuz bir şekilde, bir gecede kurulan Hukuk Fakültesi ve İletişim Fakültelerine; atanmış yönetimin görevlendirme, atama ve karar alma süreçlerindeki hukuksuz uygulamalarına karşı açılmış iptal ve yürütmeyi durdurma davalarımız sürüyor. Melih Bulu, Naci İnci, Fazıl Önder Sönmez, Gürkan Kumbaroğlu ve eski YÖK Başkanı Yekta Saraç hakkında, Boğaziçi Üniversitesinde neden oldukları hasarlar ve sorumlu oldukları kamu zararı dolayısıyla açtığımız görevi kötüye kullanma davaları devam ediyor.

Bu hafta, üniversitemizde 100’den fazla hocamız, Naci İnci’yi rektör olarak atayan 21 Ağustos 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için Danıştay’a başvurdu. Başvuru dilekçesinde kararın anayasal ilke ve kurallarla bağdaşmaktan uzak ve hukuka aykırı bir işlem olduğu belirtilirken, Cumhurbaşkanı tarafından kullanılan atama yetkisinin kamu zararına yol açtığı ifadeleri yer aldı.
Boğaziçi Üniversitesi mezunları da, nisan ayında genel sekreter olarak vekâleten atanan Nedim Malkoç'un yüksek lisans ve doktora tezlerinde sistematik olarak intihal yaptığını saptayarak raporlaştırdı ve ilgili üniversite ve kurumlara şikayet etti.

Demokratik, katılımcı, çoğulcu, bilimsel değerlere yaslanan bir üniversite için, rektörün tüm üniversite bileşenlerinin görüşleri doğrultusunda belirlenmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Bugün pek çok üniversitede görüldüğü gibi, bileşenlerin desteğini almadan, atama yoluyla pozisyonları işgal eden yönetimler; otoriter ve güvenlikçi politikalarla kampüs yaşamını baskı altına almaya çalışıyor. Bu hafta İstanbul Teknik Üniversitesinde temel barınma haklarını savunmak için nöbet eylemi başlatan öğrencilere uygulanan özel güvenlik şiddeti bu baskı ortamının somut bir örneğidir.

Üniversitemizde de akademisyenlerin %82 katılımla %95 ret oyu verdikleri Naci İnci ve yönetimi, haksız ve hukuksuz uygulamalara her gün bir yenisini ekliyor. Hedef belirlediği akademisyenlerin derslerine, işine son veriyor, öğrencileri ihbar ederek hapse attırıyor. Hocaları ve öğrencileri, hiçbir suç unsuru barındırmayan tweetleri üzerinden fişliyor, savcılığa şikâyet ediyor, haklarında disiplin soruşturmaları açıyor. Üniversiteye senelerce emek vermiş, değer katmış hocaların işlerine son vermesi yetmezmiş gibi, kampüse girmelerini dahi engelliyor. Yetkili kurul toplantılarını türlü usulsüzlüklerle yürütüyor, seçilmiş kurul üyelerini tehdit ve tahrik ederek bezdirmeye çalışıyor. Hocalarımızı ve öğrencilerimizi yıldırmaya yönelik bu tutumu kabul edilemez buluyor ve kınıyoruz.

Geçen hafta atanmış rektörün keyfî kararı ve şifahen verdiği talimatla kampüse girişi yasaklanan, kampüs kapısında etrafı onlarca özel güvenlik görevlisi, çevik kuvvet ve sivil polisle sarılan hocamız Can Candan için bir imza kampanyası başlattık. 200’den fazla akademisyenimizin imzaladığı ve hâlen katılımın sürdüğü bu kampanyayla, hocamızın kampüse girişinin yasaklanmasını kabul etmediğimizi tekrarlıyoruz. Can Candan, kayyım rejimi tarafından engellenen “Belgesel Sinema” dersini, üç farklı ülkeden öğrencilerin geniş katılımıyla, çevrim içi olarak vermeye başladı. Bizler, Can Candan’ın bir an önce göreve iade edilmesini, göreve iade edilme işlemi gerçekleşene kadar kampüslerimize serbestçe girmesinin sağlanmasını talep ediyoruz. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak derslerine son verilen meslektaşlarımız Feyzi Erçin, Seda Binbaşgil ve Özcan Vardar da haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmeliler. Özgür ve özerk bir üniversite için verdiğimiz mücadeleden ve meslektaşlarımızdan vazgeçmiyoruz.

Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları ve enstitü müdürleri seçimle göreve gelmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz Mühendislik Fakültesi Dekanı, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürleri bir an önce görevine atanmalıdır. Atanmış Rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Tutukluluk hâline yapılan itirazları bu hafta reddedilen öğrencilerimizin derhal serbest bırakılarak kampüse dönmelerini ve öğrencilerimize yönelik soruşturma ve davalara son verilmesini talep ediyoruz. Türkiye’de demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar: Kabul Etmiyoruz! Vazgeçmiyoruz!"

Akademisyenlerin nöbeti sırasında Rektörlük binası önünde öğrencilerin her gün kurdukları çadıra Özel Güvenlik görevlileri tarafından müdahale edildi. Bunun üzerine akademisyenler, açıklamalarını okuyup öğrencilerin yanına gitti. (HABER MERKEZİ)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Yargıtay 7 sanık için beraat kararını bozmuştu: "Balyoz" davası yeniden görüldü

SONRAKİ HABER

ABD Temyiz Mahkemesi Halkbank'ın yargılanabileceğine karar verdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa