Faşizm ve CHP
Kontrgerilla ile uzlaşarak, devlet politikası diyerek faşist politikaların desteklenmesi ile hiçbir faşist diktatörlük yıkılmamıştır.

Kamil Tekin Sürek
CHP’yi anlamak mümkün değil. Bir taraftan Suriye’de ne işimiz var, Suriye’den askerlerimizi çekeceğiz, Esad ile görüşeceğiz diyor, diğer taraftan Suriye’ye asker gönderme tezkeresine evet diyor. Bir taraftan Kürt meselesini TBMM’ de çözeceğiz diyor diğer taraftan Irak’a asker göndermeye evet diyor. Bir taraftan, AKP İktidarının Libya politikasını eleştiriyor, diğer taraftan Libya’ya asker göndermeye evet diyor.
CHP’ye bakarsan bunların hepsi devlet politikasına evet demek. Devlet politikasını kim belirliyor? AKP-MHP iktidarı dışında devlet politikasını belirleyen bir güç mü var? O halde bu güç 20 senedir AKP iktidarını mı onaylıyor? Siz bu güce hayır diyemiyorsanız, AKP iktidarına niye karşı çıkıyorsunuz? Halka karşı tiyatro mu oynuyorsunuz?
1982’nin başları idi. 12 Eylül faşist cuntasının işkencelerinin en ağır günlerinde İstanbul Gayrettepe Siyasi Şubede işkence hücrelerinde idik. Aynı hücrede bir CHP’li vardı. Yanlış hatırlamıyorsam Amasya CHP il başkanı idi. Adı da yine yanlış hatırlamıyorsam Suat idi. Her gün işkence seslerini dinliyor, işkence görmüş insanları görüyor, sıranın kendine gelmesini bekliyordu. 12 Eylül faşistlerine karşı müthiş bir kin besliyordu. Benim genel başkanım Ecevit’i içeri almış faşistlerle asla uzlaşmam, gerekirse ölürüm diyordu. Önce farkına varmadık. İlaç dağıtan arkadaşlardan her gün bir ağrı kesici alıyor ama unutturup bunları içmiyordu. Bir gün bir arkadaş durumu fark etti. Suat, işkenceye alınacağı gün konuşmamak için, 12 Eylül’cü faşistlere koz vermemek için ilaçlar biriktiriyor ve işkenceye alındığı gün hepsini birden içerek intiharı düşünüyordu. İlaçları aldık. Suat’ın intihar etmesini önledik. Suat faşistler karşısında boyun eğmedi.
Nereden nereye? İşkencecilere direnen Suatlardan, devlet politikası diye kontrgerillaya, devletin içindeki en faşist kliğe boğun eğen CHP’ye geldik. O Kontrgerilla ki, Ecevit’e en az üç kere suikast düzenledi. Ecevit’e İzmir’de yapılan suikast girişiminde İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan’ın kardeşi Mehmet İsvan yaralandı. O kontrgerilla ki, 12 Eylül’den sonra yüzlerce CHP’liye işkence yaptı.
Şimdi, CHP’liler “kumpas davası” diyor. Evet, ‘FETÖ’ ve AKP Ergenekoncuları yargılıyorum diye ilgisiz kişileri de yargıladı ama, Kumpas Davaları dediğiniz davalardaki herkes gerçekten masum muydu? Kumpas Davası diye diye Veli Küçükleri savunuyorsunuz. O Veli Küçükler ki Susurluk skandalının 1 numaralı aktörü…Daha dün Veli Küçük’ün adamı, mafyacı dediğiniz Sedat Peker şimdi kumpasa uğramışlar kategorisine giriyor. AKP’li Külünk Sedat Peker’e otuz yıllık devlet görevlisisin diyor, yani otuz senedir kontrgerilla elemanısın diyor, siz hâlâ “kumpas” diyorsunuz.
Dünyadaki faşist diktatörlüklerin yıkıldığı örnekleri inceleyin. Orada sosyal demokratların tavrına bir bakın. Kontrgerilla ile uzlaşarak, devlet politikası diyerek faşist politikaların desteklenmesi ile hiçbir faşist diktatörlük yıkılmamıştır.
Derin devlet, devlet politikası yoktur. Eğer siz iktidara geldiğimizde askerlerimizi Suriye’den çekeceğiz, Esat ile görüşeceğiz diyorsanız, devlet politikası budur. Suriye ve Irak’a asker gönderilmesine izin vermemeniz gerekir. Sizin politikalarınız dışında bir devlet politikası vardır diyorsanız, dükkanı kapatıp gidin. Eskiden devlet politikası diye askerleri işaret ediyordunuz ve askerlerin hep Atatürkçü olduğunu ima ediyordunuz. Artık onu da söyleyemiyorsunuz. Çünkü, siz de söylüyorsunuz ki, 12 Eylül’den bu yana askerlerin çoğu ‘FETÖ’cü, gerici, faşist subaylardan oluşuyordu. Şimdi ise orduyu tarikatlar ele geçirdi diyorsunuz. O zaman bu devlet politikasını kim belirliyor? AKP’nin Suriye, Irak, Libya, Azerbaycan politikaları devlet politikası ise, siz de bu politikayı destekliyorsanız, sizin AKP’ den farkınız nedir?
Evrensel'i Takip Et