Hak kayıplarıyla birlikte huzursuzluk da artıyor
Hak kayıplarına karşı hiç mi tepki yok? Var elbette. Fazla mesaiye kalmama, ek zam istekleri, sendikalaşma girişimleri düne göre daha yaygınlaşmış durumda.

Fotoğraf: Evrensel
İLGİLİ HABERLER

Gıda sektöründe normalleşen sürü bağışıklığı oldu

DİSK/Gıda-İş İstanbul Bölge Temsilcisi: Gıda fabrikaları virüs kaynıyor!

Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan: Koronavirüs krizi işçinin sırtına yükleniyor
İbrahim KIZILYER
DİSK/Gıda-İş İstanbul Bölge Temsilcisi
Fabrikalarda pandemi döneminde yaşanan panik, hem işyerlerinde hem de sosyal yaşamda yerini kısmen bir rahatlamaya bıraktı. Fakat hazirandan bu yana üretim sahasında yaşananlara bakılırsa işçilerin en fazla hak kayıplarına uğradıkları bir dönem olduğu görülür. Kısa çalışma, ücretsiz izin gibi uygulamalar patronların otoritesini artırmakla kalmadı, fabrikalarda yıllar boyu uygulanagelen ve işçi sınıfının mücadelesi sonucu oluşmuş çalışma düzenini patronların lehine çeviren bir manivela olarak kullanıldı. “Fabrikada 300 kişi çalışırdık, şimdi 200 kişiyiz, bir makinaya 4-5 kişi bakardı, şimdi 2 kişi. 40 adet mal çıkarırdım, şimdi 75’in altına düşersem tutanak yiyorum” gibi, işçilerin ifadelerinden çıkan sonuç, pandemi fabrikanın ayarlarını tamamen değiştirmiş durumda. Daha az işçiyle daha fazla üretim.
RAPOR ALIP EK İŞE GİTMEK
Yaz dönemi çocuklarını memleketine götürüp getirmeyle sınırlı bir tatilden sonra, yüzlerce, binlerce üretim işçisi akşamları ve hafta sonları düğün salonlarında garsonluk ve bulaşıkçılık yaparak geçim sıkıntılarını azaltmaya çalıştı. Okullar açılacak, dershane derdi, üniversitesi. Elektrik, doğal gaz, su faturaları... Kiracıysa ev sahibinin kira artışında nasıl tavır takınacağı korkusu işçileri daha önce hiç yapmadığı işlere yöneltti. Pandemiden kalmışsa yıllık izin, bu hakkı yoksa hasta numarasıyla rapor alarak günlük işler kovalamak veya seyyar satıcılık yapmak gibi.
2021 başında asgari ücret artı AGİ ve bunun biraz üzerinde ücret alan işçi arkadaşlar hallerinden memnun olduğunu ima ederlerdi. Buna bir de fazla mesai eklenince memnuniyet daha da artardı. Ama hızla yükselen hayat pahalılığıyla ve vergi kesintilerinin başladığı yılın üçüncü çeyreğinde ise ekonomik sıkıntı iyice arttı. Daha da vahimi ikramiyesi, sosyal hakları maaş torbasına atılmış sendikalı-sendikasız birçok işyeri yılın ortasında vergi kesintisinin kadrine uğramaktan kaçınamadı.
Mesela Altınmarka Gıda’nın bir bölümünde patron 2022’de yapacakları yüzde 10 zammın yarısını şimdi maaşa yansıtma teklifiyle gelerek işçilerin tepkisini yumuşatmayı denediyse de olmadı. Çünkü bu fabrikada pandemi öncesi ikinci ,üçüncü dilim vergileri patron üstlenirdi. Sadece gıdada değil; diğer iş kollarına bağlı birçok işletmede de böyle uygulamalar olurdu. Pandemiye kadar kazanım hanesinde olan “vergi muafiyeti” gibi prim, alışveriş çeki, bayram kolisi ve benzeri gelenekselleşmiş birçok destek pandemi krizi bahane edilerek işçilerin ellerinden alındı.
HAK GASPLARINA KARŞI MÜCADELE GİRİŞİMLERİ
Peki bu yaşananlara karşı hiç mi tepki yok? Var elbette. Fazla mesaiye kalmama, ek zam istekleri, sendikalaşma girişimleri düne göre daha yaygınlaşmış durumda. Önceleri tazminat alıp işten ayrılma talebi ön sıralarda yer alırdı. Fabrikalar arası geçişler ve yer değişiklikleri sıklıkla yaşanırdı. Bu dönem aynı zamanda fabrikalar arasındaki ücret ve çalışma koşullarındaki göreceli farklılıkları da ortada kaldırdı. Beğenmeyerek ayrıldığı fabrikayı arar duruma düşen işçilerin sayısı az değil. Tek seçenek kaldı, o da kendi fabrikandaki baskıya, hak kayıplarına karşı durmak.
Temmuz ayından bu yana çevremizde yer alan fabrikaların yaklaşık 8-10 tanesinde yaşanan sendikalaşma girişimleri, eyleme dönüşmeyen toplantılar ve tartışmalar yeni bir yol arayışının ilk adımları gibi görülmektedir. Bu örgütlenme ve sendikalaşma girişimlerinin bazıları patronların saldırılarına maruz kalınca gerileyip kabuğuna çekildiği gibi, bazıları umulmadık bir sıçrama göstererek diğer fabrikalardaki işçilere cesaret veren bir rol oynadılar. Ve hem işçilere hem de “yetki” labirentlerinde yolunu kaybeden “sendikacılara” da yeni bir yolun şablonunu sundular.
Örneğin bunlardan birisi Salcomp işçilerinin kendiliğinden de olsa üyesi oldukları sendikanın anlayışına ters bir mücadele hattı izleyerek, fabrikayı işgal ederek, üretimi durdurmaları. İşçiler atılan 170 işçinin tamamının işe alınmasını sağladılar ve sendikalaşmayı başardılar. Yine Karınca Lojistik depo işçileri atılan arkadaşlarını sahiplendiler ve tekrar işe aldırıp yollarına devam ettiler...

Evrensel'i Takip Et