24 Ekim 2021 12:46

Balaban’dan "Kalanlar"

Ressam İbrahim Balaban ve oğlu Hasan Nâzım Balaban’ın eserlerinden oluşan “Kalanlar” resim sergisi, 30 Ekim’e kadar Karaca Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Ramis SAĞLAM
İzmir

“İşte seyreyle gözüm, hünerini Balaban’ın
İşte şafak vakti Mayıs ayındayız
İşte aydınlık:
Akıllı, cesur, taze, diri, insafsız…”
Nâzım Hikmet

Nâzım Hikmet’in "oğlum" dediği, Bursa Cezaevi’nde yolları kesişen İbrahim Balaban ve oğlu Hasan Nazım Balaban’ın eserlerinden oluşan sergi, İzmirli sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. Pandemi koşullarına uygun olarak sanatseverlerin beğenisine sunulan sergide İbrahim Balaban’ın, Nâzım Hikmet’in yanında yaptığı resimlerin de aralarında yer aldığı 81 eser, 30 Ekim tarihine kadar Konak'ta bulunan Karaca Kültür Merkezi’nde olacak.

NÂZIM’LA TANIŞMA

1921’de Bursa Seçköy’de dünyaya gelen İbrahim Balaban, çobanlık ve tarım işçiliğinin yanı sıra taş kırma işinde de çalışır. 1937’de hint keneviri yetiştirme suçundan hapse giren Balaban, cezaevinden çıktıktan sonra 1942 yılında bu sefer evlendiği gün düğününü basan hasmını öldürme suçlamasıyla tekrar hapse girer. İkinci kez hapse giren Balaban’ın yolu bu kez kendisine “Köylü Ressam” lakabını takacak olan Nâzım Hikmet’le kesişir.

Nâzım Hikmet, Balaban’la tanıştıktan sonra Balaban için, “Ben burada bir ressam Yunus Emre keşfettim” der. Balaban ise, “Nâzım Hikmet’le Yedi Yıl” ve “Nâzım Hikmet ve Biz” kitaplarını yazdı. Balaban, bu kitaplarda Nâzım’ın kendisini “Köylü, orta köylü, köy mektebinde okumuş, berberlik ediyor içerde” diye tanıttığını yazar. Nâzım Hikmet’ten ilk boya istemesini ise “Ben resim yaparken başımdan ayrılmaz. Nihayet bir gün boya istedi, verdim ve ilk iş olarak aynada kendi resmini yaptı. İkinci portre bir şaheserdi ve şimdi üç aydır şaheser portreler yapmakla meşgul” diye anlatır.

İKİ BİNE YAKIN RESİM

Af yasasından yararlanarak, 8 yıl sonra, 1950 yılında cezaevinden çıkan Balaban, sanatını “Birinci Dönem”, “İkinci Dönem”, “Nakışsı Dönem” ve “Oyuncaksı Dönem” adı altında 4 bölüme ayırdı. Yapıtlarında daha çok Anadolu köylüsünün yaşamını ve köyden kente göç sorunlarını ele aldı. İlk sergisini Fransız Kültür Merkezi’nde açan Balaban, iki bine yakın yağlı boya tabloya imza atarken, 50’nin üzerinde sergi açtı.

Balaban’ın 1921 yılında Bursa Seçköy’de başladığı yaşam yolculuğu, Almanya ve Hollanda’da devam etti. 9 Haziran 2019 yılında İstanbul’da, 98 yıllık yaşamına veda ettiğinde iki bine yakın yağlı boya tablo, 50’den fazla sergi ve 12 kitap sığdırdı. Balaban, 1990’da İnsan Hakları Onur Ödülü'nü, 1998’de Truva Sanat Ödülü'nü, 1999'da ise Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (GESAM) Ödülü’nü aldı.

ÖNCEKİ HABER

Kirayı ödeyemedikleri için evden çıkartılan aile 4 çocukla kurdukları çadırda yaşıyor

SONRAKİ HABER

Aliağa Emek ve Barış Şenliği başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa