TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner: Direnmek umuda atılmış bir adımdır
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Genel Başkanı Adnan Özyalçıner'le yazarların sorunları üzerine konuştuk.
Fotoğraf: Kadir İncesu
İsmail AFACAN
İstanbul
Edebiyatımızın usta kelemlerinden Adnan Özyalçıner geçen ay yapılan Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) seçimlerinde tekrar genel başkan oldu. Özyalçıner’le yeni dönemi ve yazarların sorunlarını konuştuk. TYS’nin söz ve yazı özgürlüklerinin savunucusu olduğunu dile getiren Özyalçıner “Direnmek, umuda atılmış bir adım, geleceğin aydınlık yoludur” dedi.
Türkiye Yazarlar Sendikasına tekrar başkan seçildiniz. Yönetim Kurulu olarak önümüzdeki dönem nasıl bir mücadele hattı tarif ediyorsunuz?
Türkiye Yazarlar Sendikası, baştan beri söz ve yazı özgürlüklerinin savunucusu olduğu gibi doğal olarak insan hak ve özgürlüklerinin de savunucusudur. Bu tutum amaç maddemizde açıkça belirtilmiştir: “Tam bir söz ve yazı özgürlüğünün gerçekleştirilmesi ve korunması için her türlü yasal mücadeleyi yürütmektir.” Buna bağlı olarak: “Hukuki, sosyal, kültürel, ekonomik temel hak ve özgürlükleri korumak, saptamak ve geliştirmektir.”
Baştan beri anayasal hak ve özgürlüklerin elde edilmesi mücadelesi içinde olan sendikamız, yazarlar olarak bu mücadelesini sürdürmeye devam edecektir. Bu dönemde iktidarı da, halkı da hak ve özgürlüklerimiz konusunda uyarmak, düşünce ve ifade özgürlüklerine uygulanan baskılarla kısıtlamalara karşı çıkmak görevidir.
Yazarlar son dönemde yaptıkları yazılı açıklamalarla antidemokratik uygulamalara tepki gösteriyor. Daha çok yazılı açıklamalara sıkışmış bir tepkisellik söz konusu… Bunun aşılması için neler yapılabilir?
Yalnız yazılı da olsa bu açıklamaların, halkı bilgilendirme açısından bir önemi var. Sendikalarca toplu bir karşı çıkış daha etkili olabilir. İnsan hak ve özgürlüklerini içeren söz, yazı, düşünce ve ifade özgürlükleri konusunda ilgili basın sendikalarıyla örgütlerinin birleşik karşı çıkışları oldu/oluyor. Yaşadığımız daha doğrusu bize yaşatılan siyasal, ekonomik, toplumsal baskılar karşısında halkı uyarıcılık görevi basınla yazarlarındır. Yazarlar içe kapanma yerine, yaşamın getirip götürdüklerine odaklandıklarında bir söylem zenginliğine ulaşabilirler. Böylece insanca, en insancıl düşünce ve duygularını ifade edebilirler.
Yazarların sermaye karşısındaki hukuki ve ekonomik sorunlarından bahseder misiniz biraz?
Büyük sermaye edebiyatı meta haline getirmekle tekeline almak istemekte, böylece satış ve reklam değerini edebiyat değerinin üstüne çıkarmak yoluna gitmektedir. Bu alanda bile yazarın kısıtlı olan ekonomik hakları, belli sermayeli yayınevlerinde büsbütün kısıntıya uğramaktadır. Burada hızla artan basım gereçleri dolayısıyla hem yazar, hem yayınevi ekonomik açıdan sıkışıktır. Bu yönüyle bakıldığında sanata, edebiyata getirilmiş ekonomik bir sansürle karşı karşıyayız demektir. Dijital platformlarda ise yazar haklarının tam bir açıklığa kavuşmadığı düşüncesindeyim. Bence yayıncılarla yazarlar arasında tek tip yeni bir sözleşme taslağının hazırlanması gerekir.
Ülkemizdeki yazarlar arasında otosansür gittikçe yaygınlaşıyor. Bu durumu nasıl açıklarsınız?
Bütün siyasal, ekonomik, toplumsal baskılar, düşünce ve ifade özgürlüğüne getirilen yasaklar, kitap toplamalar, tutuklamalar, hapis cezaları karşısındaki çekincelerin zorlamasıdır. Otosansür, işte bu sansürlemelerin yarattığı bir şeydir.
Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu sansür organı gibi faaliyet gösteriyor. Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu faaliyetlerini nasıl yorumlarsınız?
Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulunun uyguladığı sansür, bu yolla sanatı, edebiyatı baskı altına alma, okura ulaşımını engellemeye kalkışmasından başka bir şey değildir.
Son olarak sendika olarak yazarlara nasıl bir çağrı yaparsınız?
Ben yaşamdan yana bir yazarım. Yaşamın bütün güzellikleriyle, zenginliklerinin eşitçe paylaşılmasını isterim. Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz/öğreneceğimiz birçok şey var. Onları yazmalıyız. Yaşadıklarımız gibi yaşayamadıklarımızı da. Yazar çağının tanığıdır çünkü.
Sizler kitaplarınızla, okurlarınızla varsınız. Onlar, her türlü baskılarla haksızlıklar karşısında size güç vererek direnmenizi sağlayacaktır. Direnmek, umuda atılmış bir adım, geleceğin aydınlık yoludur.