27 Ekim 2021 00:28

Durak sohbetleri: Belirleyici olan, işçinin ekonomisi

Bireysel serzenişlerde kalan tepkiler, çözüm açısından yeterli olmuyor. AKP’ye geçmiş süreçte oy veren işçiler, artık oy vermeyeceklerini daha açık biçimde, çekinmeden ifade ediyor.

Fotoğraf: Unsplash

Paylaş

Ahmet AKARSU
Emek Partisi Kayseri İl Başkanı

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın maaşını 88 bin liradan, 100 bin 700 liraya yükselterek, yaklaşık 4.5 asgari ücretlik zam yaptığı gün, gece vardiyasına gitmek üzere servis bekleyen işçilerleyiz. Erdoğan’ın maaşına yaptığı zam işçiler arasında hızla konuşulmaya başlamış bile. Görüştüğümüz yaklaşık 15 işçinin “Süreci nasıl yorumluyorsunuz?​” sorumuza verdiği cevap, istisnasız “Ekonomi kötü” şeklinde oluyor. Ekonominin kötülüğünü her işçi ayrı ayrı örnekler ile açıklıyor. Kimi işçi kiraların artışıyla açıklarken, kimisi temel tüketim ürünlerine gelen zamlarla açıklıyor. En çok da faturalara ve akaryakıta gelen zamlara vurgu yapılıyor. İşçilerin ekonomisinin yansıması ise AKP’ye oy vermeme gerekçesi oluyor. Çözüme dair ise söylenen pek bir şey olmuyor. “Alternatifsizlik” değerlendirmeleri yapılıyor. 

"İŞÇİNİN AYAKTA KALACAK MECALİ Mİ VAR?​’"

Tekstil iş kolunda çalışan orta yaşlı bir işçi ile genç işçi yan yana servis bekliyor. İki işçi de AKP’ye oy verdiğini sohbet ilerleyince söylüyor. 20 yıllık işçilik hayatı olduğunu söyleyen orta yaşlı işçi “2010’a kadar AKP’ye oy verdim” diyor ve ekliyor: “Şimdi ölsem vermem.” Ekonominin kötü olmasından bahsediyor. Nedenlerine ilişkin düşüncelerini soruyoruz. “Hükümetle alakalı. Yönetemiyorlar artık” diyor. İlk zamanlar AKP’nin iyi olduğunu savunuyor. “2010’dan sonra hep kendilerini düşünmeye başladılar. Vatandaşı umursayan kalmadı. Her şey çok zamlandı. Kış hemen geçsin de yaz gelsin diye bekler olduk. İşçinin ayakta kalacak mecali mi var?​” diyor.

"KAYSERİ’DE 1500 LİRA KİRA"

Tekstil işçisi genç ise daha önce küçük esnaflık yaptığından bahsediyor. Pandemi sürecinde dükkanını kapatmak zorunda kalanlardan. Ardından fabrikada işçilik yapmaya başlamış. Bir dönem AKP’ye oy verdiğini anlatıyor. “Kim vermedi ki, Kayseri’de herkes verdi” diyor. Kısa cevaplarla konuşuyor, “Satılmadık nere kaldı ki ülkede?​” diye soruyor. Yaşam şartlarının gittikçe daha da zorlaştığını anlatıyor: “Ev fiyatları uçtu gitti. Okullar açılmadan hemen önce kirada oturduğumuz evin kontratı bitmek üzereydi. Ev sahibi 800 liralık evi 1500 liraya kiralayacağını söyleyince çıkmak zorunda kaldık. Şimdilik daha uygun yer bulduk. Ama öğrencilere biz evin içindeyken kiralamış. Kayseri’de evin 1500 lira olduğu ne görülmüş ne duyulmuş.”

"BEZ PARASI İÇİN FAZLA MESAİYE KALIYORUM"

Peyderpey işçiler toplanmaya başlıyor. Bir grup Has Çelik Metal işçisinin yanına gidiyoruz. Kendimizi tanıttığımızda, “Siz bilirsiniz işte” diye başlıyorlar söze. “Asgari ücret sizce ne olur?​” sorusunu yöneltiyorlar. İşçiler “5 bin lira bile olsa (Vermezler ama diyorlar) yetmez ki” diye konuşuyorlar. İçlerinden yeni evli olduğunu söyleyen metal işçisi “İnanın bez parası için fazla mesaiye kalıyorum” diyor. Bir diğer işçi “Üç kuruşa talim” diye söyleniyor. Metal işçisi ekibin ortak görüşü, seçimlerde AKP’nin artık eskisi gibi kolay kazanamayacağı. Ve bu söylemi daha açıktan ifade eder durumdalar. Gerekçesini ise çalıştıkları işyerindeki konuşmalardan çıkarıyorlar. “Artık farkına varılıyor. Kızıyorlar” diyorlar. Servis geliyor sohbetimiz yarım kalıyor.

"HER ŞEYE RAĞMEN TAYYİPÇİYİM"

Bir Boyteks işçisi “Ben Tayyipçiyim” diye başlıyor söze. Ekonominin kötü olduğunu söylüyor ama nedenini mültecilere bağlıyor. “Ülkemizde bizden daha rahat yaşıyorlar” diyor. AKP’nin ve Erdoğan’ın mülteci politikasını, sınırların açılması durumunda ne olacağını soruyoruz. Tekstil işçisi, “Sınırlar açılırsa para gelmez” diyor. “Her şeye rağmen Tayyipçiyim” diye ekliyor. “Eksiklerini biliyorum ama yine düzeltecek olan da onlar” düşüncesi hakim. Hatta tekstil işçisi, “Kılıçdaroğlu gelirse ABD daha fazla mülteci alması için zorlayacak ve mecbur alacaklar” söyleminde bulunuyor. Alternatif olmayışına vurgu yapıyor.

‘ALTERNATİFLİKSİZLİK’ KARŞISINDA ÜÇÜNCÜ SEÇENEK İHTİYACI

Yukarıdaki tablo üzerine çokça şey söylenebilir elbette. Bu ve buna benzer işçi sohbetlerimiz hemen hemen her yerde karşımıza daha fazla çıkıyor. Ama en çok işçilerin hayat pahalılığına öfkesi var. Bireysel serzenişlerde kalan tepkiler, çözüm açısından yeterli olmuyor. AKP’ye geçmiş süreçte oy veren işçiler, artık oy vermeyeceklerini daha açık biçimde, çekinmeden ifade ediyor. Bunun en büyük nedeninin ise ekonomik meseleler olduğu söyleniyor. Söz söyleyenin, sokağa çıkanın, hak arayanın “terörist” damgası ile yaftalanması işçiler arasında eskisi kadar karşılık bulmuyor. İşçilerin “alternatifsizlik” olarak değerlendirmesine dair halk güçlerinin, emekten yana güçlerin, demokrasiden yana olanların, işçi sınıfı ve emekçilerin üçüncü bir seçeneği yaratma ihtiyacı bir kez daha kendini acil bir şekilde dayatıyor.

ÖNCEKİ HABER

Sıfır zamma karşı greve çıkan Bakırköy Belediyesi işçileri: Her şeye zam geldi, ücretler yerinde saydı

SONRAKİ HABER

Birleşik Metal-İş İzmir Şube Başkanı Çeltek: İşçi sınıfının hak kayıpları arttı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa