Şair Cenk Kolçak: Tarihle görülecek hesabımı sorgulamaya devam edeceğim
Şair Cenk Kolçak, Su ve Parya isimli yeni şiir kitabını anlattı.

Cenk Kolçak | Fotoğraf: İbrahim Halil Akdağ
İsmail AFACAN
İstanbul
Şair Cenk Kolçak’ın ikinci kitabı “Su ve Parya” okuruyla buluştu. Tanıtım bülteninde yer alan şu ifadeler kitabın özeti niteliğinde: “İnsanı, bir parçası olduğu evrenle birlikte anlamaya ve anlamlandırmaya odaklanan şair; devlet, toplum ve kültür gibi genel kabul araçlarını da mevcut kısıtlayıcı-baskılayıcı-ötekileştirici yönleriyle görünür kılıyor.”
Cenk Kolçak’la yeni kitabı “Su ve Parya”yı konuştuk. Çağının tanıklığını yapmaya ve tarihle görülecek hesabını sorgulamaya devam edeceğini söyleyen Kolçak “Her geçen gün, geleceğin yeniden inşası mümkün. Geleceğe dünün ve bugünün kalmamasını istemek, en güzel dilek olur şu an için” ifadelerini kullandı.
Kitabın ismiyle başlayalım… “Su ve Parya” imgesinin sizde yarattığı çağrışımlar nelerdir?
Mevcudiyetini tarihselliği içerisindeki şiddetten el alarak sürdüren bu düzenden dolayı toplumsal sınıf içerisinde kabul görmeyen, her türlü haklarından yoksun bırakılan ve ‘ayaktakımı’ görülerek dışlanan halkların -yani bizim- zorunlu göçebe olma haliydi bana bu imgeyi düşündüren. Bazen de kenarı sabun bir çeşme başında konaklama biçimi.
Şiirlerinizde çocuklarla sıklıkla karşılaşıyoruz. Çocuklar deyince yaşama sevinci gelir akıllara… Sizin şiirlerinizde çocuklar hüzünlü bir atmosferde anlatılıyor. Bunu nasıl açıklarsınız?
Bisiklete binerken zırhlı araçlar tarafından ezilerek öldürülen; koyun otlatırken havan mermisiyle öldürülen, cansız bedeni günlerce buzdolabında saklanan, mülteci diye çocukluğu elinden alınan ve parklarda vurulan çocukların coğrafyasında yaşadığımla açıklıyorum elbet bu hüznü… Başka, kim, nasıl açıklayabilir ki?
“Ölüm” imgesi son dönem şiirimizde sıklıkla kullanılan imgelerden… Ölümün şairlerimizi ve sizi bu kadar çok etkilemesinin temelinde neler yatıyor?
Yalnızca son dönemde değil, ölüm imgesi, dünden bugüne genel olarak şiirde sıklıkla başvurulan bir olgu olmuştur. Yaşamdaki mutlak gerçeklik, kaçınılmaz son ve tek bilinmez yolculuk olduğundan mıdır nedir, her insan ölümü her an düşünmez ama hiçbir zaman da unutmaz. Sanatçı, kavramsal boyutlarıyla birlikte ölümü, varlık ve hiçlik gibi düşünsel yönleriyle ele alır. Dahası, mutlak olanı bozarak kendi ölüm tasvirini sunar. Ölümü imgelemek de böyle bir şey olsa gerek. Ölümün bendeki etkisinin politik bir anlamı var. Yani, karın ağrım ölmek biçimleriyle ilgili daha çok. İlk kitabım Akbabalar Çağında da ve şimdiki Su ve Parya kitabımda da dizelerin ölümle olan ilişkisi yalnızca öldürülen ve kendini öldürenden ibaret. Çünkü burada her şey politiktir…
Şiirlerinizde geniş zaman kipini sıklıkla kullanıyorsunuz. Bunun özel bir nedeni var mı?
Şiiri estetize etme biçimiyle alâkalı biraz da. Yine de bu soruya estetik dışında bir gerçeklikle, Mustafa Köz’ün bendeki bercestesiyle cevap vermek isterim: “Bize dar ettiler sevinçleri/ geniş geniş yaşamaklarda”
Şiirleriniz yaşadığımız coğrafyanın ve günlerin iz düşümü biraz… “Su ve Parya” şiiriniz “kalır” yüklemi üzerine kurulu? Bugünlerden geleceğe nelerin kalmasını istiyorsunuz?
Şiirde bir gereğin olmasına, özellikle de yaşadığımız dünyadan bir karşılık barındırması gerektiğine inanırım. Çağımın tanıklığını yapmaya ve tarihle görülecek hesabımı sorgulamaya elbet devam edeceğim. Bahsettiğiniz Su ve Parya isimli şiir de dünden bugüne kalandır. Demem o ki, her geçen gün, geleceğin yeniden inşası mümkün. Geleceğe dünün ve bugünün kalmamasını istemek, en güzel dilek olur şu an için.
SÖYLEŞİ VE İMZA GÜNÜ
Şair Cenk Kolçak, yarın Kadıköy’deki Moda Kitap’ta okurlarıyla buluşacak. İbrahim Halil Akdağ moderatörlüğünde gerçekleşecek söyleşide Kolçak yeni kitabının hikayesini anlatacak, soruları yanıtlayacak. Saat 14.00’te başlayacak söyleşinin ardından Kolçak, okurları için kitabını imzalayacak.
Evrensel'i Takip Et