01 Kasım 2021 04:57

İzmir depremi

Devletimizin kasasından garantili geçişler için çıkan paranın sadece kur farkı 47 milyar lirayı buluyor. Devlet, depremde canını malını yitirene değil, yandaşa hem de dövizle akıtmayı tercih ediyor.

Fotoğraf: DHA

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

30 Ekim 2020, saat 14.51. Merkez üssü Sisam adası olan 6.6 şiddetindeki deprem, 117 canımızı aramızdan aldı. İzmir depremi bine yakın yurttaşımızın da yaralanmasına yol açmış ve İzmir’i bir kez daha deprem gerçeği ile yüz yüze getirmişti. Günlerce süren enkaz kaldırma işlemleri sırasında, enkazın üzerine çıkan gereksiz kalabalığa da telefon ile enkaz altındaki kişiye bağlanarak şov yapan “bakan”a da tanık olmuştuk.

Artık bu sefer, İzmir için bu deprem önemli ve şiddetli bir uyarı olur. Böylece, gerekli tedbirlerin alınması için merkezi ve yerel yönetim el ele verir. Çünkü İzmir depreme hazır değildi. İzmir’deki başta hastaneler ve okullar olmak üzere kamu binalarının çoğu depreme dayanıksız yapılar olarak tescillenmişti.

1999 depreminden sonra 2000 yılında, bir İngiliz şirketine yaptırılan deprem dayanıklılık testinde maalesef ki İzmir’deki kamu hastanelerin hepsi depreme dayanıksız çıkmıştı. O yıllarda İzmir Tabip Odası olarak, defalarca gereğinin yapılması için valiliğe başvurmuştuk ama değişen hiçbir şey olmamıştı. Aradan geçen 20 yılda devlet artık tedbir alır diye düşünsek de depremin acı gerçeğinin İzmir’de 117 canımızı alarak, gerçeği daha net hissettirse de hiçbir şey değişmiyor.

Başımıza neler geleceği daha başında belli oldu. Şehircilik bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesini neredeyse deprem alanına sokmazken, tarikatların ilk yardım ekiplerinin enkaz üzerindeki görüntüleri televizyonlarda boy gösteriyordu. Depremin yaralarının sarılması için her kademeden sözler verildi. Yitirilen canlar geri gelemeyecekti ama kaybolan mallar yerine konacaktı. Bakanlığın yıkılan her daire için vereceği paralar, vaatler bir süre sonra anlaşıldı ki; TOKİ’ye yeni bir yatırım alanı yaratıyor. Bayraklı bölgesinde sabah evden çıkarken giydikleri kıyafetinden başka hiçbir şeyi kalmamış insanlara, en azından başlarını sokacakları ve kaybettikleri yakınlarını daha az acıyla hissedecekleri sıcak bir yuva verilmedi. TOKİ evleri yapmaya devam etsin, depremzedeler yürüyüş yaparak, en azından maddi kayıplarının en aza indirilmesini talep ediyorlar.

Bu bir yılda başka neler oldu? Bakın 30 Ekim 2021’de depremin birinci yılı nedeniyle AFAD başkanlığından yapılan açıklamada, “Geçen 1 yılda, afetzede vatandaşlarımızın nakdi ve ayni ihtiyaçları için yapılan harcama yaklaşık 200 milyon TL’yi buldu” dedi. Oysa devletimizin aynı kasasından garantili geçişler için çıkan paranın sadece kur farkı 47 milyar lirayı buluyor. Devlet, depremde canını malını yitirene değil, yandaşa hem de dövizle akıtmayı tercih ediyor.

Yine aynı gün, İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi yaptığı açıklamada; “2011 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konan ‘Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı’ ile ilgili birçok karar alındığını ama hepsinin sadece dosyalarda kaldığını” ve “bu bir yıl içinde hiçbir şeyin yapılmadığını” söyledi. Yine Emek ve Demokrasi Güçleri de yaptığı açıklamada benzer durumlara vurgu yaptı.

Hiçbir şey, Tabip Odası genel sekreteri sevgili Nuri Seha’ya eşi Burcu’yu, çocukları Dila ve Ege Ilgaz’ı getiremeyecek. Aynı Nuri Seha gibi yüzlerce binlerce insan yüreklerine düşen acı ile yaşıyor. Artık başka acılar yaşamayalım. Daha önce de yazmıştım, biz hekimlere, özellikle önlenebilir ölümler çok daha ağır geliyor. Sağlıkla kalın.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI