Krizin değerlendirmesi iktisat dersliklerinde de yok!
Böylesi ekonomik zorluklarla karşılaşınca iktisadın sayılardan ve grafiklerden ibaret olmadığını anlıyoruz.
Ilgın ALİKOÇ
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
“Ekonomi nasıl düzelecek? Dolar neden artıyor?" gibi sorular sorulsa da derslerde bu soruların net ve yeterli cevaplarını alamıyoruz. Genel olarak varsayımlar üzerinden ilerlediğimiz derslerde ekonomik problemlere devlet politikaları ve/veya piyasanın değişkenliğinin etken olduğu söyleniyor. Arz-talep denklemi üzerinden örneğin, evlere talep arttığında ev sahiplerinin kiraların fiyatlarını arttırması iktisadi açıdan normal. Herhangi bir otorite tarafından müdahale edilmediği sürece kira piyasası buna göre şekilleniyor. Oysaki gerçek hayatta böyle olmadığını açıkça görebiliyor hatta yaşıyoruz. İşin içine gelir ve fiyattan başka unsurların girdiği denklemler oluşuyor. İktisat öğrencileri ise ekonomi politikalarından medet umuyorlar. Çin’in para politikasına benzer bir politikanın uygulanıp uygulanmadığı tartışmalar arasında. Genel olarak Merkez Bankası politikaları başarılı bulunmuyor. Bunun sebebi yaşadığımız ekonomik sorunlardan kaynaklanıyor. Kaliteli yaşam şartlarını terk etmek, masrafları olabildiğince kısmak, temel ihtiyaçlardan dahi tasarruf etmek geçici çözümler arasında.
Bir bakıma bunları yapmaya mecbur kaldık diyebiliriz. Daha barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarımızı dahi tam anlamıyla karşılayamazken kültür ve sanat faaliyetleri kolayca feragat etmemiz gerekenlerden oldu. Böyle ekonomik zorluklarla karşılaşınca iktisadın sayılardan ve grafiklerden ibaret olmadığını anlıyoruz.
PASTA EŞİT BÖLÜNMÜYOR!
İktidar, ekonomik krizin varlığını dahi reddederken Dolar’ın ve enflasyonun artmasına dair doğru düzgün açıklamalar yapmıyor. Faizi düşürmek gibi yapılan yararsız uygulamalar zamların yanında hiçbir şey. Zaten yeterince kötü olan hayat şartları TL’nin gitgide değer kaybetmesiyle insanları daha kötü koşullara sürüklüyor. Artan zamlar halka yük olmaya devam ederken kapitalistlerin vergileri tek kalemde siliniyor. Gelir eşitsizliği arasındaki uçurum giderek artmakta. Rakamlar üzerindeki ekonomik büyümenin varlığı bizim de büyüdüğümüz anlamına gelmiyor. Bu tartışma sadece ülkemiz üzerinden dönen bir tartışma değil. Amerika ve Avrupa’daki “büyüyen ekonomide” de sadece belirli bir kesim büyüyor. Pastanın payları eşit dağılmıyor!
Evrensel'i Takip Et