Sorunlara karşı talepler için: Bir arada ortak mücadele hattında
Ortaya çıkan, karar süreçleri ve taleplerin yerelden merkezde tartışıldığı, herkesin eşit söz hakkının olduğu demokratik bir temsil mekanizmasını oluşturmanın bugün ihtiyacımız ve görevimiz olduğudur.
Kaynak: Unsplash
Deniz TEPE
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Geçen hafta dergimizde, Anadolu Üniversitesi özelinde, üniversiteli gençliğin sorunlarını tartışıp arkadaşlarımızla çözüme dair ortaklaştığımız “öğrenci birliği”nin şemasını çizmiştik. Hukuk Fakültesi öğrencileri olarak 4 Ekim’den bu yana memleketin atmosferinden bağımsız olmayan okul içindeki sorunlar silsilesine karşı, bu şema etrafında bir araya gelişlerle bir cevap vermeye, arkasında sığınabileceğimiz bir set örmeye çalışıyoruz.
Bu yazıda ise bir araya gelişlerimizin yakından çekilmiş fotoğraflarını aktarmaya, tartıştığımız gündemler etrafında halihazırda var olan şemayı daha detaylı tartışmaya-geliştirmeye ve arkadaşlarımızla başında olduğumuz gidişatın yönünü ve kendisini, Genç Hayat’ı kürsümüz olarak kullanarak tarif etmeye çalışacağız.
Öncelikle en başta dediğimiz sorunlar silsilesini kısa da olsa anlatmak gerekiyor. Hala devam eden barınma sorunu, yemekhane ücretlerine gelen %100’lük zam ve pandemi koşullarına uygun düzenlenmemiş 15 kişilik yemekhane masaları, derslik kapasitelerinin yetersizliği, online derslere katılabilmek için gerekli materyallere ulaşamamak, ders kitaplarının pahalılığı, kulüp ve toplulukların hareket alanın olabildiğine daralması, okuldaki karar alma süreçlerine öğrencilerin katılabileceği mekanizmaların yoksunluğu, KYK yurt kapasitelerinin yetersizliği ve bizleri tarikat-cemaat yurtlarına mahkum etmeleri gibi daha da devam ettirebileceğimiz ve en sonunda çözümünü parasız, bilimsel, demokratik eğitim talebiyle formülleştirdiğimiz sorunlar…
ROTAMIZ BİRLİKTELİK
Aslında bir araya gelişlerimiz nasıl bu sorunların varlığı yüzünden oluyorsa, birlikteliğimizin programı da sorunlara karşı yükselttiğimiz talebin kendisinde vücut buluyor. Demokratik eğitim talebi, eğitimin amaçlarıyla ve içeriğiyle ilgili olarak “demokratik eğitim”den, eğitimin işleyişi açısından ele alabileceğimiz “okulda demokrasi”ye kadar ve bununla iç içe geçmiş özerk eğitim talebinin kendisidir. Bugün eğer öğrenci olmadan üniversitenin olmayacağına herkes hem fikirse, her gün bizi ilgilendiren-etkileyen kararlar alınıyor, sorunlarımızı tartışabileceğimiz alanlar yok edilip bunları kurmamız zorlaştırılıyorsa; tüm bunların karşısında bizim fikir ve ortak taleplerimizin tartışıldığı bir birlikteliğin inşası rotamızın ilk adımı olarak önümüzde bizleri bekliyor. Sorunlarımıza karşı tek başımıza çözümler aramaya çalıştığımızda etkisiz kaldığımızı ya da sadece anlık tepkiler ve kendi çevresiyle yetinen salt protestocu, geniş kesimlerin karar alma mekanizmalarına ve eylemine dahil etmekten ziyade salt iradeci bir çerçevede bir araya geldiğimizde kazanımlar elde edemeyişimiz nedendir bilinir. Bizlerin henüz 2 haftadır, ortak taleplerimiz etrafında sınıf sınıf ördüğümüz, kendi kapsayıcı irade birliğimizi kurmanın enerjisinin yokluğunda, sorunlarımızın artacağı da nedendir bilinir. Bizi ilgilendiren kararların sadece üniversitenin duyuru sayfasında yayınlandığı ölçüde haberini aldığımız bir hale dönüştüğü üniversitede, eğitim öğretim yaşamımızı geçirmek istemeyişimiz nedendir bilinir. İçinde bulunduğumuz koşullar değişmediği sürece bugün üniversitede yaşadığımız sorun ne ilk ne de son olacak, nedendir bilinir!
BİZİM PAYIMIZA DÜŞEN
Tüm bu tablodan ortaya çıkan ise karar süreçleri ve taleplerin yerelden merkezde tartışıldığı, herkesin eşit söz hakkının olduğu demokratik bir temsil mekanizmasını oluşturmanın bugün ihtiyacımız ve görevimiz olduğudur. Bu mekanizmayı üniversitenin tüm bileşenlerinin katıldığı, dönem dönem bir araya gelmekten ziyade kalıcı ve istikrarlı bir hale dönüştürmek de.
Gelin, anti-demokratik normlarla işleyen, öğrencilerin söz hakkına sahip olmadığı, özgür düşüncenin, bilimsel tartışmaların dinci-gerici saiklerle engellendiği, eğitimin toplum değil şirketler lehine tasarlandığı bu üniversite portresini değiştirelim!
Yerine, geleceğimizden ödünler vermediğimiz, eğitim hakkımızın gasp edilmediği bir tablo çiziktirelim.