Bu bir yarış ve sanatçı olmak yasak!
Güzel Sanatlar'a gitmek isteyince öğretmenlerim bana ileride işsiz kalacağımı, fen lisesine hazırlanmam gerektiğini anlattılar. İşsizlik bu kadar yüksekken onların söyledikleri iyice umudumu kırdı.
Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi öğrencisi
İzmir
Henüz 7. sınıfın başlarındayken bir karar aldım. Yeteneğim ve isteğim üzerine Güzel Sanatlar Lisesine gitmeye karar verdim. Bu düşüncemi ailemle paylaştığımda olumlu yanıt aldım ve çalışmalara başladım. 2-3 aylık dersten sonra bunu önce rehber öğretmeni olmak üzere beni destekleyeceğini düşündüğüm birkaç öğretmenime bildirdim. Ancak büyük bir suç işlemişim gibi, bir öğrenciye yapılmaması gereken baskılara maruz kaldım ve hayatım bitmişçesine ümitsizliğe kapıldım. Tüm öğretmenlerim benimle özel olarak konuştu ve bana nasıl ileride işsiz kalacağımı, sanat lisesi değil fen lisesine hazırlanmam gerektiğini anlattılar. Zaten işsizlik oranının giderek arttığı bir ülkede yaşıyoruz, onların söyledikleri de iyice umutsuzluk verdi bana.
BAŞKALARININ İSTEKLERİNE GÖRE YAŞATAN EĞİTİM SİSTEMİ
Bir süre sonra bu baskıya dayanamayıp tüm çalışmalarımı bıraktım. Tam da onların istediği noktaya gelmiştim. Artık bir robot gibi herhangi bir isteği ve arzusu olmayan, sanata yönlenmeyi bir suç olarak kabul eden bir bireydim. Asla mutlu olamayacağım bir hayatı seçmişim gibi gelmişti. Mutsuzluğum bu kararı verdikten sonraki her gün artıyordu. Bu böyle devam ederken 8. sınıfa geldim. “Güya” hedefim belli olarak derslerime çalışıyor, asla başkalarının istekleri ve amaçlarından şaşmıyordum. Ta ki bu son kurduğum cümleyi gerçekten anlayana kadar. Bu benim amacım veya ideallerimi gerçekleştirme yolunda atacağım bir adım da değildi. Benim belki orada nitelikli eğitim alırım düşüncesiyle gittiğim özel okul, tamamen kendi isimlerini ortaya çıkartma kavgası veren bir okuldu. Bunu fark ettikten sonra “Madem ben sanat lisesi okumak istiyorum kimseyi dinlememe gerek yok” dedim ve istediğim liseye hazırlanmaya geri döndüm. Tabii bu kararı yılın ortalarına doğru aldım ve okulun bitmesine 4-5 ay kalmıştı. Herkesin bende yarattığı kaygılar bir tarafa kendi kaygılarım da iyice artmıştı. Bu kadar sürede ne yapabileceğim konusunda şüpheliydim. “Neyi çalışabilirim? Çalışsam ne kadar yapabilirim? Sınava girsem kazanabilir miyim?” Bu kaygılar günden güne artarken derslerime verdiğim yoğunluğu azaltmıştım. Tamamen müziğe ve yetenek sınavına odaklanmıştım. Tabii haliyle notlarımda düşüşler başladı. Zihniyeti tamamen yobazlaşmış ve kendi amacı olmamasından ötürü farklı zihinlerin amacı haline gelen öğretmenlerim, tüm kaygılarıyla ve umutsuzluklarıyla üstüme gelmeye devam etti. Bu sefer daha farklı bir şey vardı. Söyledikleri, yaptıkları baskı umrumda değildi. Bu benim hayatımdı ve benim seçimimdi ve farklı zihinlerin kölesi olacak kadar amaçsızlaşmış değildim. Bir süre tavsiye vermeyi bıraktılar “Ne olacaksın ileride serseri mi? Öyle başıboş biri mi olacaksın?” gibi aşağılayıcı sözler söylemeye başladılar. Söyledikleri karşısında gülüyor olmam onları daha da sinirlendiriyordu. Bu benim hoşuma gidiyordu çünkü kazandığım zaman yapamayacaksın diyen insanları arkamda bırakacaktım. En sonunda sınav günü geldi. Okulun bahçesinde sıranın bana gelmesini beklerken bir yandan ailemin desteğini bir yandan kendi heyecanımı bir yandan da bana bu yolda “yapamayacaksın” diyen insanları düşünüyordum.
Sınavdan birkaç gün sonra sonuçlar geldi ve kazandığımı öğrendim. Tüm kaygılar, korkular, baskılar kuş tüyü gibi yavaşça süzülüp gitti. Tek amaçları öğrencileri iyi yer kazansın da bize öğrenci getirsin olan öğretmenlerimi iyi ki dinlememişim dedim. Böyle hikayeler taşıyan binlerce öğrenci var. Ben onlardan sadece bir tanesiyim. İleride ne olur bilmiyorum ama ne olursa olsun kendi seçimini yaşamak insan için en doğrusudur diyebilirim. Maalesef bu tür sanata yönelmek isteyen kişilerin neler yaşadığı ortada. Kimisi konservatuvar mezunu kimisi yüksek lisans yapmış kişilerin büyük orkestralarda veya gruplarda çalması beklenirken kafe ve bar gibi yerlerde çaldıklarını görüyoruz. Böylesine bozuk bir sistemden çıkan genç zihinler giderek yaşlandırılarak başka zihinlerin oyuncağı haline geliyor. Bu bozuk sistemin en iyi hale getirilmesi dileğiyle!