Çevre Mühendisi Ahmet Dursun Kahraman: Adalar’ın rantı, tek adamın tasarrufunda
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, "Adalar için ruhsatı bulunmayan tüm yapılar imar ve yapılaşma kararı tek adama devrediliyor" dedi.
Fotoğraf: Fatih Polat/Evrensel
Marmara Denizi ve Adalar, Cumhurbaşkanı kararıyla “Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edildi. Kararı değerlendiren TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, özellikle Adalar için ruhsatı bulunmayan tüm yapılarda imar ve yapılaşma kararının tek adama devredildiğini vurguladı. Bunun bir rant konusu olduğunu söyleyen Kahraman, daha önceki örneklerde görüldüğü üzere bu rantın halk arasında paylaştırılmayacağının da net olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan kararda, kıyı kenar çizgisi esas alınarak hazırlanan ve kroki ile sınırları gösterilen alanın Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edildiği belirtildi.
Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde 19 Ekim 1989 tarihli ve 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hükümlerinin uygulanacağı belirtilen karara göre, Marmara Bölgesi’ndeki yedi kentteki bazı alanlar, ‘Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilan edildi. Koruma bölgesi ilan edilen alanlarda, İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Tekirdağ yer alıyor.
İstanbul’un Adalar ilçesi (Prens Adaları), Balıkesir’in Erdek ilçesi ve Marmara ilçeleri sınırlarındaki tüm ölçeklerdeki mevcut plan, plan kararları ve projeler konusunda bu KHK hükümlerine göre değerlendirme yapılacak, değerlendirme sonuçlanıncaya kadar uygulama olmayacak.
Bölgede, bugünden önce onaylanmış planlara ve mevzuata uygun olarak ruhsatı alınmış ve inşaatı su basman seviyesinde tamamlanmış yapıların inşaatına devam edilecek. Noktasal veya yayılı olarak atık su deşarjları, debisine bakılmaksızın deşarj standartları sağlanarak yapılacak.
Bölgede askeri faaliyetler Milli Savunma Bakanlığı, liman faaliyetleri Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, su ürünleri istihsaline ilişkin faaliyetler de Tarım ve Orman Bakanlığı ile koordineli yürütülecek.
Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde çevrenin araştırılması, korunması ve izlenmesine ilişkin belirlenecek esaslar ile bunların yansıtıldığı planlar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca hazırlanacak ve onaylanacak.
Bölgede bu kapsamdaki faaliyetlerin kontrolü ve izlenmesi ile tedbir alınması Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına ait olacak.
“YEREL YÖNETİMLER DEVRE DIŞI BIRAKILIYOR”
Kararı değerlendiren TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, kararın Çevre Kanunu’nun 9. maddesine dayandırıldığına dikkat çekerek “Bakanlar kurulu ibaresini kaldırmışlar, yetkiyi cumhurbaşkanına devretmişlerdi. Tek elden karar veriliyor. Adaların imar planı yok mesela, bu imar planları tek elden yapılacak. Ruhsat almış binalar haricinde her türlü yapı hakkında imar tasarrufu tek kişiye devrediliyor” uyarısında bulundu.
Geçmiş dönemden alınan benzer örnekleri hatırlatan Kahraman, “Hatırlarsanız Karaburun’da da benzer bir süreç yaşanmıştı. Bizim kaygımız şudur: Yerel yönetimler devre dışı bırakılıyor ve imara ilişkin bütün kararlar tek kişiye devrediliyor. Yeni bir rant alanı yaratılacak. Bu rantın kimler arasında paylaştırılacağını göreceğiz. Ancak halkla paylaşılmayacağı açık, daha önceki örneklerden bunu biliyoruz” dedi.
“NİYET KORUMA DEĞİL”
Kanal İstanbul güzergahındaki yeni yerleşim planlarına da değinen Kahraman, “Orada ne yapılıyorsa burada da o yapılacaktır. Marmara kıyıları cazip ve kıymetli alanlar. Buradaki niyet koruma değildir. Bu tip adımlar kalkınma ya da koruma gibi güzel adlar altında uygulanıyor. Bunu nükleer santralde gördük; plansız termik santrallerde gördük. Adına kalkınma diyorlar. İtiraz ettiğimizde kalkınmaya karşı olmakla suçlanıyoruz. Bu güzel isimli projelerin arka planındaki uygulamalarda bu isimlerden eser yok” dedi.
“DENETÇİLER SERMAYENİN EMRİ ALTINDA”
Kararda atık su deşarjının denetimine ilişkin bölümü de yorumlayan Kahraman, “Kararda deşarja ilişkin yazılan bölüm yıllar önce zaten Çevre Kanunu ve ilgili mevzuatlarda yer almıştı ancak uygulanmadı” dedi.
Kararda denetimin kim tarafından gerçekleştirileceğinin belli olmadığını söyleyerek muğlaklığa işaret eden Kahraman, “Siyasi iktidar kamu gücünü denetleme alanından çekti. Denetleyiciler artık sermayenin emri altındadır. Çevre görevlisi denetçiler atık kaynağını denetleyecek, raporları bakanlığa iletecektir. Ancak bu denetçiler hizmetlerinin bedelini denetledikleri şirketten alıyor. Böyle bir mekanizma olamaz. Bu mekanizma üzerinden bugüne kadar bakanlığa iletilen bir suç duyurusu olmamıştır” dedi.
“DENETİM İNFİAL ZAMANLARIYLA SINIRLI”
Kararda atık suların tümünün denetleneceğine ilişkin ifadeyi değerlendiren Kahraman, “Müsilajdan sonra bir denetim furyası başlattılar. Bu aslında suçlarının kabulüydü. ‘Sorunun önüne denetimle geçilebileceğini biliyorlar’ anlamı taşıyor. Ama bakıyorsunuz bugün böyle bir denetim yok. İnfial zamanı bazı firmalar denetlenip kapatılmıştı, bugün aynı firmalarda 10 gün önce yapılan denetimlerin raporlarına bakıyoruz, çalışmaya kaldıkları yerden devam ediyorlar. Ne oldu bu kısa sürede?” diye sordu.
Yakın zamanda düzenlenen bir çalıştayda bakanlık yetkililerinin “1000 tane personelimiz var, yetemiyoruz” itirafında bulunduğunu vurgulayan Kahraman, “Denetim yapılmamasının gerekçesi sadece bu. Denetim mekanizmasındaki aksamanın esas gerekçesi ise kamunun gücünün denetim alanından çekilmesidir. Bu şekilde sorumluluğu üzerlerinden atmaktadırlar. Denetlemeye çalışan ama parasını denetlenenden aldığı için denetim yapamayan bir sistem…” dedi.
Kamu gücü olmadan denetim olamayacağının altını çizen Kahraman, denetim için yeni bir sistem arayışı olduğunu vurgulayarak “Bütçe görüşmeleri yapılıyor mesela. Bakanlığın önümüzdeki dönem yeterli personel istihdam planı var mıdır? Hayır… Şu anki haliyle denetimi yapamadığınızı itiraf ediyorsunuz. Yapmak için de bir plan yapmayı tercih etmediniz” ifadelerini kullandı. (İstanbul/EVRENSEL)