Avukat Tugay Bek yazdı: Hırsız, polis!
HS Yaycıoğlu, yabancı düşman “dış güçler” tarafından değil, maaşını vatandaştan toplanan vergilerle alan Türkiye Cumhuriyeti Polis Teşkilatı üniforması giymiş polisler tarafından darbedildi.
Hüseyin Selçuk Yaycıoğlu | Fotoğraf: Evrensel
Tugay BEK
Avukat
Üniversite öğrencisi Hüseyin Selçuk Yaycıoğlu(24), Hayko Cepkin’in geçtiğimiz 3 Ekim’de Seyhan Nehri kıyısında gerçekleştirdiği açık havada konserine gitti. Konser girişinde cep telefonu çalınan HS Yaycıoğlu, organizasyon görevlileri ve özel güvenlikçilere başvurdu ise de sonuç alamadı. HS Yaycıoğlu, arama noktası yakınlarına görevli olarak bekleyen 30 kadar çevik kuvvet polisine giderek başına gelen hırsızlık olayını anlattı. Ancak hırsızlık vakası, olası bir toplumsal olaya müdahale kuvveti olarak görevlendirilmiş olan coplu, kalkanlı, kasklı Çevik Kuvvetin “ilgisini çekmedi.” HS Yaycıoğlu’nun yardım talebinin, polislerin tarafından yanıtsız bırakıldığını gören konser alanındaki bir tanıdığı, “Arkadaşım cep telefonu çalınmış ilgilenseniz ya” diye polislere seslendi. Bu emir kipinden “tahrik olan” çevik kuvvet polisleri, “haddini bildirmek” için bu gencin üzerine yürüdü. HS Yaycıoğlu, “Arkadaşın kötü bir niyeti yok” diye öfkeli polisleri teskin etmeye çalışması, çevik kuvvetin kendisin yönelmesine yetti.
30 kadar çevik kuvvet HS Yaycıoğlu’nun ellerini arkadan kıvırıp yere yatırıyor. Ağzını kapatıp, kafasına dizleri ile bastırıyor. Polisler, yere yatırdıkları HS Yaycıoğlu’nu tekme ve coplarla darbedip üzerine oturuyor. HS Yaycıoğlu’nun kız arkadaşı olan DŞ, darbedilen arkadaşına yardım etmek isterken polisler tarafından kafasına ve sırtına tekmeler yiyor yerlerde sürükleniyor. Çok sayıda polis HS Yaycıoğlu’nun ayağına başararak üç yerden kırılmasına neden oluyor. HS Yaycıoğlu acı içerisinde çığlık atıp “Ayağımı kırdınız” diye bağırması üzerine, 30 kadar polis kaçarcasına olay yerinde uzaklaşıyor. HS Yaycıoğlu konsere gelmiş olan vatandaşların yardımı ile hastaneye kaldırılıyor. HS Yaycıoğlu’nun çilesi hastanede de devam ediyor. Seyhan Devlet Hastanesi acil servisinde görevli polis memurları, yaralı HS Yaycıoğlu’na “Bu işten bir şey çıkmaz. Sen şikayetçi olma” diye uyarıda bulunuyor.
HS Yaycıoğlu’nun, polisler tarafından darbedilip engelli duruma düşmesinin nedeni, muhalif bir eylemde, bir protestoda bulunması değil. HS Yaycıoğlu, polislerce darbedilmeyi, gözaltına alınmayı hatta hapse atılmayı “göze alarak” gidilen “Grup Yorum konserinde” de yaralanmadı. HS Yaycıoğlu, bir suça karıştığı için değil, cep telefonunu çalan hırsız bulsun diye başvurduğu polislerce darbedildi.
HS Yaycıoğlu, yabancı düşman “dış güçler” tarafından değil, maaşını vatandaştan toplanan vergilerle alan Türkiye Cumhuriyeti Polis Teşkilatı üniforması giymiş polisler tarafından darbedildi.
HS Yaycıoğlu, bir şekilde takıştığı sokak serserileri tarafından değil, konser alanında huzuru ve güvenliği sağlasın, olası taşkınlıkları önlesin diye bulundurulan kamu görevlileri tarafından darbedildi.
HS Yaycıoğlu, roman ve filmlerde anlatılan kaos, şiddet, kuralsızlık, ve otoriterliğin hakim olduğu karanlık, distopik bir dünyada değil, AKP’nin “Yeni Türkiye’sinde” bu zulme uğradı.
HS Yaycıoğlu, kız arkadaşı ile birlikte müzik dinleyip eğlenmek gibi doğal, sıradan bir isteğini gerçekleştirmek isterken ayağından oldu.
HS Yaycıoğlu’na saldıran polislerin kimliği halen tespit edilemedi. Aradan geçen bir aya rağmen soruşturmada bir gelişme kaydedilemedi. Emniyet Müdürlüğü, çalınan cep telefonunun bulunmasını istedi diye vatandaşı darbedip, sonrasında “suçlu olarak” olay yerinden kaçan bu polisler hakkında idari bir soruşturma açma gereği duymadı. İçişleri Bakanlığı, 350 bin kişilik büyük teşkilat içindeki “çürük elmaları” ayıklıyoruz, anlamına gelen bir açıklama yapmadı. Failler, bir kez daha meslektaş dayanışması içerisinde korunup kollanıyor.
Ayağı üç yerden kırılan, hayatının baharında engelli duruma düşme riski ile karşı karşıya olan HS Yaycıoğlu, kendisini darbeden polislerin bulunarak cezalandırılmasını ve adaletin tecelli etmesini bekliyor.
Giydiği üniformanın kendisine suç işleme ayrıcalığı tanıdığına, asla hesap vermeyeceğine ve bir şekilde suçunun örtbas edileceğine inanan kolluk güçlerinin cezalandırılması, bu topraklarda yaşayan herkesin, özgürce dolaşması, sağlığı ve can güvenliği için zorunludur.