Katliamın üzerinden zaman geçer mi?
TSK'ya ait savaş uçaklarının 34 Roboskîli köylüyü katletmesinin üzerinden tam bir yıl geçti. “Katır sırtında taşınan ölüleri” hiç unutmayan Roboskîli aileler katillerin, faillerin ortaya çıkarılmasını beklerken geçen bir yıl içerisinde devlet erkânından sadece hakaret ve tehd
Katliamın üzerinden bir yıl geçti. Geçen bir yıla dair neler düşünüyorsun?
Bir yıl geçti ve biz Roboskîli aileler olarak şunu çok iyi anladık ki cebimizde taşıdığımız TC’ye ait kimliğin hiçbir anlamı yok artık. Bu ülkenin normal vatandaşları sayılmadığımızı, devleti yönetenler için Filistinli bir aile kadar bile değerimizin olmadığını gördük. Eğer Filistinli bir aile kadar değerimiz olsaydı devlet yetkililerinden birileri gelir bize de sarılır, acımıza ortak olurdu. Belki timsah gözyaşları dökerdi ama yine de acımıza ortak olurdu. Devlet yetkililerin yaptığı açıklamalar katliam gecesinde savaş uçaklarının üzerimize yağdırdığı bombalar gibi bizleri her gün tekrar tekrar parçalıyor. Özellikle de Başbakanın, Roboskî olayını göz ardı etmesi ve katliamın konuşulmasından dahi rahatsız olması bizleri fazlasıyla üzüyor. Orgeneral Mehmet Erten’e verilen üstün başarı madalyası ise Roboskîli aileleri kahretmiştir. Başbakan en son dedi ki ben Uludere’ye kızımı, eşimi gönderdim tazminat dahi ödedik ama şunu herkes bilsin ki biz gerekirse taş yeriz yine de kardeşlerimizin canı üzerinden maddi olanak sağlamayız.
Katliamda ağabeyini kaybettin. Neler hissettiriyor bu, evde neler oluyor?
Katliamın olduğu günden bu yana evde büyük bir sessizlik ve gözyaşı var. Babamın gizli ağlamaları, kız kardeşimin, ağabeyim ile olan anılarını anlatması sürekli bir hüznü getiriyor eve. Annem ise sürekli ağlıyor, tutamıyor kendisini. Mesela bayram sabahı babam, ağabeyimi yanımızda göremeyince gözlerinden kocaman yaşlar döküldü. O sabah annemin ağabeyimin mezarındaki haykırışlarını aileden kimse unutmaz. Sabahtan akşama kadar televizyonlarda bir umut haberleri izliyoruz ama maalesef yok bütün umutlar tükenme aşamasına gelmesine rağmen adalet diyoruz. Katliamın sorumluları hala ortaya çıkarılmadı. Bu köyü nasıl etkiliyor? Bir yıl geçmesine rağmen faillerin ortaya çıkarılmaması köy halkının üzerinde büyük korku ve endişe yaratıyor. Bugün 34 kardeşimizi katlettiler yarın çok daha büyük katliamlara imza atacaklar korkusunu köyde herkes yaşıyor.
Katliamdan sonra köy üzerindeki asker baskısı da artmıştı. Bunlar devam ediyor mu?
Özellikle şehit aileleri ve yakınları üzerinde ciddi baskılar devam ediyor. Tutuklamalarla, telefondan arayarak ya da iş birliği yaptıkları kişilerin aracılığıyla aileler tehdit ediliyor. Babama ve şehit Memet Encü’nün babasına askeriye tarafından telefonlu tehditler geliyor. Biz hiçbir siyasi partinin tehdidi ya da sorumluluğu altında değiliz ama bizim acımızı paylaşan, vicdanı olan herkeste umut bağlıyoruz.
Katliamı aklamak için ‘kaçakçıydı onlar zaten’ sözlerini çok duyduk. 34 kişi öldürüldü ama kaçakçılık devam ediyor. Neden bu işi yapıyorsunuz?
Öncelikle biz buna sınır kaçakçılığı değil akrabalar arası ticaret diyoruz. Devlet bize koruculuğu dayatıyor. Bunu kabul etmeyince de ekmek parası kazanabileceğimiz başka bir yol kalmıyor. Mecbur sınır ticareti yapmak zorundayız. Başka iş mi var yapacak? Koruculuk köleliğini kabul edip insanların kanını dökmektense bu yolu seçtik. Başka çaremiz yoktu.
Roboskîli gençler olarak Türkiye gençliğine bir çağrınız var mı?
Biz katledildik. Türk gençleri de var katledilen. Başka gençlerin katledilmemesi için tek ses olup, Türk gençleriyle birlikte zulme ve adaletsizliğe hep birlikte dur demek istiyoruz.
Son olarak katliamda hayatını kaybedenlerin yakınları olarak talepleriniz nelerdir?
Öncelikli talebimiz faillerin derhal ortaya çıkarılması ve hesap sorulması. Bu olduktan sonra devletten özür bekliyoruz. Eşit şekilde yaşayabileceğimiz barış ve kardeşlik ortamının sağlanmasını, bizim annelerimiz bu kadar ağladı ama başka annelerin ağlamamasını istiyoruz. Roboskî’ye adalet istiyoruz. Çünkü biz kanımızın son damlasına hatta soyumuzun sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız.