"Gazetecilerin Cinayetine Dair Halk Mahkemesi" Lahey’de başladı
FPU, CPJ ve RSF’nin öncülüğünde “Gazetecilerin Cinayetine Dair Halk Mahkemesi” Lahey’de başladı. RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, cezasızlığa giden sürecin tüm kamuoyuna gösterileceğini söyledi
Fotoğraf: Pixabay
Gözde TÜZER
İstanbul
Gazetecilerin öldürülmesinde adaleti sağlamak, cezasızlıklara dikkat çekmek ve devletlerin sorumluluklarını hatırlatmak için FPU, CPJ ve RSF’nin öncülüğünde gerçekleştirilen “halk mahkemesi” Lahey’de başladı. Sembolik olarak gerçekleşecek mahkemeye uluslararası medya ve hukuk uzmanları da katılacak.
Tam ismi “Gazetecilerin Cinayetine Dair Halk Mahkemesi” olan mahkeme 2 Kasım 2021-3 Mayıs 2022 tarihleri arasında gerçekleşecek ve beş duruşmadan oluşacak. Mahkemelerde Sri Lanka, Meksika ve Suriye hükümetlerine, cinayetlerle ilgili adaleti sağlayamadıkları hatırlatılacak. Mahkeme, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde kapanış oturumu yapacak.
1992’DEN BERİ 1400’DEN FAZLA GAZETECİ ÖLDÜRÜLDÜ
Gazetecilere yönelik şiddet tüm dünyada artıyor. 1992’den beri 1400’den fazla gazeteci öldürüldü ve 10 olaydan 8’inde katiller serbest kaldı. Devam eden bu “cezasızlık krizine” karşı, Sınırsız Özgür Basın (FPU), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ve Sınır Tanımayan Gazetecilerin (RSF) öncülüğünü yaptığı “Gazetecilerin Öldürülmesine İlişkin Halk Mahkemesi” 2 Kasım Salı günü resmi olarak başladı.
CEZASIZLIĞA GİDEN YOL
Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu Lahey’deki girişimin hukuki bir yaptırımı olmasa da hukuksal tüm prosedürler dikkate alınarak gazeteci cinayetlerinde cezasızlığa giden yolun, soruşturma ve kovuşturma evrelerindeki usulsüzlük veya türlü manevralarla nasıl döşendiğini tüm kamuoylarına göstermeyi amaçladığını belirtti.
Önderoğlu “Halk Mahkemesi terimi ’60 ve 70’li yılların hesaplaşmasını çağrıştırdığından bugün için olarak ürkütse de bununla bir alakası yok: Aslında kavram toplum vicdanına seslenmeye odaklı bir savunu faaliyetine işaret ediyor. Etkinlik sadece medyanın değil kamuoyu önünde gerçekleşiyor” dedi.
"TÜRKİYE’DE AZMETTİRİCİLERE DOKUNULMUYOR"
Önderoğlu şöyle devam etti: “Toplum vicdanının verilen muazzam mücadele sayesinde adalet gördüğü Metin Göktepe cinayeti davasını bir kenara bırakırsak; Türkiye’de gazeteci cinayetlerinin cezasız bırakıldığı ya da siyasi konjonktüre göre adalet dağıtıldığına, azmettiricilere asla dokunulmadığına şahit oluyoruz. Barış sürecinde iyi niyet adımı olarak zaman aşımından kurtarılan Musa Anter cinayeti dosyası bugünkü konjonktür değişikliğinde yine zaman aşımı tehdidi altında. Ne siyasi otorite yargılanıyor ne Anter’i öldüren Mahmut Yıldırım ne de Uğur Mumcu cinayeti dosyasındaki bombacı Oğuz Demir bulundu. Hrant Dink cinayeti önce ‘Ergenekon’a mal edildi, sonra ‘FETÖ’ aktörleri cezalandırıldı ancak hedef gösteren devlet yetkililerine dokunulmadı.
Türkiye’de kamuoyu baskısıyla açılan davalar on yıllara yayılacak kadar uzun ve gerçek adaleti unutturacak ölçüde de verimsiz.”
"İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TEMEL BİR İNSAN HAKKIDIR"
Gazetecilerin Öldürülmesine İlişkin Halk Mahkemesinin Başsavcısı Uluslararası İnsan Hakları Avukatı Almudena Bernabeu, “İfade özgürlüğü temel bir insan hakkıdır. Yine de, gazetecilere karşı işlenen ağır ihlallerin sıklığı ve hakim olan yüksek düzeydeki cezasızlık endişe vericidir. Devletlerden hesap sormanın zamanı geldi” dedi.
KAŞIKÇI’NIN NİŞANLISI DA MAHKEMEYE KATILIYOR
İstanbul'daki Suudi Arabistan Konsolosluk binasında öldürülen ve cesedi parçalara ayrılan Akademik Araştırmacı ve Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz de gazetecilerin “Saklayacak çok şeyi olan gayrimeşru hükümetler tarafından” nasıl hedef alındığına dair gerçeği ortaya çıkarmak için halk mahkemesine katıldığını belirtti. Cengiz “Dünyanın gerçekleri bilmesi ve özgür basını korumak için kararlı bir şekilde hareket etmesi gerekiyor.” dedi.
Daphne Caruana Galizia Vakfının Gazetecisi ve Yöneticisi Matthew Caruana Galizia ise şöyle konuştu: “Devletlerin demokratik haklarımıza yönelik saldırılarından endişe duyduğum için mahkemeye katılmaya karar verdim. Devlet olma, birçok kişinin özgürlüklerini savunmak için kullanılması gereken bir silahtır. Gazetecilerin yolsuzluk ve organize suçlar hakkında haber yaparken öldürüldüğü her yerde, devlet olmanın bunun yerine azınlığın çıkarlarını korumak için kullanıldığının bir işaretidir.”