Ertesi günün yemeğini düşünenler...
Bir de tek maaşla çocuk okutan, ev geçindiren, ertesi gün ne yemek yapacağının derdine düşen, yoksulluğun zirvesini yaşayan aileler…
Fotoğraf: Pixabay
Bahar POLAT
Yenimahalle-Ankara
Merhaba kız kardeşlerim, eminim sizler de son dönemlerde hangi pazar, market daha ucuz, hangi gün markette indirimli var derdindesinizdir. Şu sıralar kimle konuşsam yokluktan, yoksulluktan, geçinememekten, maaşların yattığı hafta buhar olup uçmasından, çocuklarının ihtiyaçlarına karşılık verememekten veryansın ediyor.
Oğlumu okula götürüp getirirken görüştüğüm iki grup veli var. Bazıları anadan babadan varlıklı olanlar, evini arabasını işini gücünü ekonomik anlamda aileden tamamlayıp, kazandığıyla da geçinip halinden fazlasıyla memnun olanlar… Okul ve sınıf içinde maddi güç gerektirecek her şeye sorgusuz sualsiz “Evet, olur, tamam” diyenler…
Bir de tek maaşla çocuk okutan, ev geçindiren, ertesi gün ne yemek yapacağının derdine düşen, yoksulluğun zirvesini yaşayan aileler…
"BEN DE İSTERİM BESLENMEYE FAZLA FAZLA KOYAYIM"
Bazıları okul için istenen aidatları fazlasıyla verip diğerlerine karşı övünme derdindeyken, kimi de çocuğuna daha alamadığı okul formasını nasıl alacağının derdine düşüyor. Haliyle bunlar dikkat çekiyor. Mesela geçenlerde veli WhatsApp grubunda bir anne, öğretmenin vermiş olduğu beslenme listesinden dert yanıyordu. Her gün için yazılmış kabuksuz kuru yemiş, süt ve meyveden... “Üç çocuk okutuyorum, hepsinin beslenme listesinde farklı şeyler yazıyor. Ben de isterim fazla fazla koyayım, hepsinden yesin içsinler ama hangi birine yetişeyim” diyor. Haklı. Kuru yemişin kilosu olmuş bilmem ne kadar, raflarda görünce sadece tadımlık alabiliyorsun o kadar. Meyvenin bile yanına yaklaşılmıyor.
"ÇOCUKLARIN GELİŞİMİ BUHAR OLUP UÇACAK"
Geçen yıl beslenmeler için 1 liradan aldığımız küçük paket sütler, olmuş 2 buçuk lira.
Aslında süt, meyve, kuru yemiş çocukların gelişimi açısından ne kadar önemli hepimiz biliyoruz ama emekçi, yoksul ve dar gelirli ailelerin çocuklarının gelişimi buhar olup uçacak herhalde başka seçenek kalmıyor.
Diğer yandan bir arkadaş yazmıştı yine, “Çocuklarınızın küçülen kıyafetlerine talibim lütfen atmayın, benim çocuklar zayıf, eski-yeni, kızı/erkeği aramam giydiriyorum, çocuk kıyafetleri ateş pahası yetiştiremiyoruz vallahi” diye.
Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, yoksulluk şanssızlık, umutsuzluk hepsiyle savaş hali hep garibanın sırtında. Birileri servetine servet katıyor, envai çeşit yiyeceklere, fazlalığa boğuluyorken, diğerleri salt yoksulluğu yaşıyor.
YOKSULLUĞUN KARŞISINDA DAYANIŞMANIN GÜCÜ
Şartlar böyle olunca tek derdimiz maddi yoksulluk da olmuyor. Maaşından kesintisi olduğu için ay sonunu nasıl getireceğini düşünürken binbir surat eve gelen babalar ve fazla mesai yapıp mesai hakkını alamayan, üstüne hiç dinlenemeyen anneler. İşini sevmeyen, iş bulamayan, hakkını alamayan işsiz kalan geçinen de geçinemeyen de bir şekilde yoksul. Artık birçoğumuz ruhen ve bedenen yorgunuz. Ne kendimize ne ailemize ne çocuğumuza ne eşimize ne kız arkadaşımıza ne annemize ne babamıza yeterli ve kaliteli vakitler ayırabiliyoruz. Maddi yoksulluğun yanı sıra bir de böyle yoksullaşıyor ve yalnızlaşıyoruz.
Rutinler böyle ilerliyorken sevgili kız kardeşlerim anlattığım şeyler içinde güzel olan, içimizi ısıtan, umudumuzu yeşerten bizi hayata, yaşama bağlayan mükemmel bir şey var ki o da tahmin edersiniz ki kadın dayanışmasının gücü.
Her zaman ve her yerde birbirinin çaresi olan, derdine koşan, yetişen, elini tutan ve hiç yalnız bırakmayan kadınlar her yerde varlar ve hep var olacaklar.