"Çocukların temel ihtiyaçları koşulsuz devlet tarafından karşılanmalı"
Çocukların temel besin ihtiyaçları ve bez gibi diğer temel ihtiyaçları devlet tarafından ücretsiz olarak karşılanmalıdır. Okullarda tüm çocuklara ücretsiz yemek verilmesi sağlanmalıdır.
Fotoğraf: DHA
Aylin AKÇAY
SES Merkez Denetleme Kurulu Üyesi
Ekonomik politikalar, mevcut kaynakların kimin için kullanıldığı, bütçenin kime–neye ayrılacağı bütün bir yaşamımızı belirliyor. Bu tercihler sonucu her gün derinleşen pahalılık, zamlar, geçim derdi en büyük sorunumuz. Her konuşma buraya bağlanıyor. Yoksulluğun geldiği nokta hayatta kalmak için gerekli en temel, en zaruri ihtiyaçların dahi karşılanamamasına, bunu karşılayamayan kesimlerin giderek genişlemesine, karşılanmayan ihtiyaçların doğurduğu sonuçlara her gün tanık olmamıza yol açıyor.
BEBEK BEZİ VE MAMA LÜKS HALE GELDİ
Temel ihtiyaçları karşılanamayan, hakları gözetilmeyen kesimlerden biri de çocuklar. Çocukların temel besin maddelerine, temiz içme suyuna, anne sütüne, mamaya, bebek bezine ihtiyaçları varken bunların karşılanabilmesi giderek azalıyor. Derin Yoksulluk Ağı tarafından İstanbul’da ailelerle birebir görüşmelerle hazırlanan ve 2020 sonunda yayımlanan “Pandemi Döneminde Derin Yoksulluk ve Haklara Erişim Araştırması” yoksulluğun çocukların yaşamlarında ortaya çıkarttığı sonuçları çarpıcı şekilde ortaya seriyor. Yaşadığımız, tanık olduğumuz, bu dergide okuduğumuz hiçbir örneğin münferit, tesadüfi olmadığını da bir kez daha hatırlatıyor.
Raporda yer verilen bazı sonuçlar şöyle: Ebeveynlerin yüzde 74’ü bebek maması ve bezi almakta zorlanıyor, yüzde 21’i hiç alamıyor. Mama, genellikle anne sütü yeterli olmadığında ya da anne sütü ile beslenme imkanı olmadığında, çocuklar ek gıdayla beslenmeye başladıklarında çocuğun sağlıklı beslenmesi için yeterli gıda bulunamadığında ihtiyaç haline geliyor. Çocuklar mama veya süte ulaşamadıklarında ise gelişimlerini engelleyecek şekilde besleniyorlar. Ebeveynler bebeklerine mama yerine şekerli su ya da başka gıdalar veriyor, bebek bezi yerine poşet kullanıyor. 0-3 yaş çocuklarını hazır çorba, şekerli su, pirinç lapası gibi besin değeri yeterli olmayan şekilde beslemek zorunda kalıyorlar. Hanelerin yüzde 38,7’sinde neredeyse her gün öğün atlanıyor. Çocukların besin başta olmak üzere gerekli kaynaklardan mahrum olması, sadece bebeklik dönemi ile sınırlı değil, okul ve ergenlik dahil olmak üzere her yaş grubunda ihtiyaçların karşılanmasında önemli sorunlar var. Rapor için görüşülen ailelerin yüzde 6’sında sadece çocuklar çalışıyor, yüzde 7’sinde ise yetişkinlerle birlikte çalışıyorlar.
AİLELER ERKENDEN BEZİ BIRAKTIRMAYA ÇALIŞIYOR
Derin Yoksulluk Ağı uzmanları bu sürecin çocuklara ve bebeklere bir şeyleri “bıraktırma” süreci olarak işlediğini ifade ediyor. Ailelerin bez ve mama alamayınca uygun yaşı gelmeden bezi, henüz ihtiyacı varken mamayı bıraktırma yoluna gittiklerini öğreniyoruz. Hazır olunmayan bez bırakmanın çocuk üzerindeki kalıcı etkileri, uygun olmayan gıdaya ve gıdaya erken geçisin ise çocuklarda birçok sindirim sistemi ve başka hastalıklara yol açtığı biliniyor.
Kısaca çocukların sağlıklı gelişimleri için gerekli olan en temel ihtiyaçların karşılanamadığı, yerine koyulmaya çalışılan formüllerin ise çocuklara zarar verdiği ve tüm bunların çocuklar için yaşamsal hak ihlallerine neden olduğu bir tablodan bahsediyoruz. Tam da böyle bir durumda çocukların ihtiyaçlarının karşılanmasının sadece ebeveynlerin yükümlülüğü mü olduğunu, çocukların en zaruri kaynaklara nasıl ve kim tarafından ulaştırılmaları gerektiğini çok daha fazla konuşmamız ve bunları talep etmemiz gerekiyor.
Çocukların bakım ve gözetiminden ebeveynler sorumludur, ancak çocukların ihtiyaçlara ulaşımı sadece ailenin kaynakları ile sınırlandırılamaz. Kendi kaynakları ile çocukların ihtiyacını karşılayamayan ya da karşılamayan aileler için çocukların korunmasından kamu kurumları birinci elden sorumlu. Bu, çocuk koruma sisteminin en önemli parçalarından bir tanesi. Devlet, kamu kurumları aracılığı ile çocukların gelişimlerini takip etmekle, ihtiyaçlarını tespit etmekle, karşılanamayan her türlü ihtiyaç için ebeveynlere gerekli desteği sağlamakla yükümlüdür. Burada ortaya çıkan her boşluk, bu sistemin doğru çalışmadığının göstergesidir.
BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİNİN ROLÜ KRİTİK
Bebeklerin ve 6 yaşına kadar çocukların hem fiziksel gelişimleri ve sağlıkları hem de diğer gelişimlerinin takibi Sağlık Bakanlığının sorumluluğundadır. Anne sütünün takibi, süt yeterli değilse bebeğin nasıl besleneceğinin takibi, neler yapılması gerektiği konusunda ebeveynlere rehberlik edilmesi dahil olmak üzere çocukların genel gelişimlerinin her yönüyle takip edilmesi ve kaynakları yoksa bunun sağlanması için diğer kurumlarla iş birliğinin sağlanması görevi Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü üzerinden birinci basamak sağlık hizmetlerinin görevidir. Üstelik bu, sadece “olması gereken” bir görev değildir, tanımlanmış ve detayları belirlenmiş bir görevdir. Hangi yaş grubunda kaç kez izlem yapılacağı, her izlemde çocuk için hangi konularda değerlendirme yapılacağı, ebeveynlere hangi konularda bilgilendirme yapılacağı hepsi detaylı olarak belirlenmiştir. Ancak sağlık sisteminin geldiği nokta ve merkezi olarak birinci basamak hizmetlerinin bu koruyucu sağlık hizmeti perspektifinden uzaklaştırılarak yapılandırılmış olması bu hizmetlerin yerine getirilememesinin en önemli nedenlerindendir.
OKULLAR ÇOCUĞU İZLEMELİ, OKULLARDA ÜCRETSİZ YEMEK VERİLMELİ
Benzer şekilde okul çağından itibaren çocukların izlemi görevi bu kez okullar üzerinden Milli Eğitim Bakanlığında bulunmaktadır. Okula devam etme yaşında olan her çocuğun, eğitime devam edip etmediği dahil olmak üzere fiziksel ve psikososyal gelişiminin her yönden takibi Milli Eğitim Bakanlığının sorumluluğundadır. Çocukların temel besin kaynaklarına erişimde çocuklar için de bu kadar sorun varken, okulların bunu sağlamak için oynayabileceği rolü de hatırlamakta fayda var. Açık Toplum Vakfı tarafından hazırlanan “Devlet İlköğretim Okullarında Ücretsiz Öğle Yemeği Sağlamak Mümkün Mü? Farklı Ülke Modelleri Ve Türkiye’ye Yönelik Öneriler” başlıklı araştırmasında okullarda ücretsiz öğle yemeği verilmesinin çocukların korunmasındaki yeri üzerine önemli değerlendirmeler bulunuyor. Dünyada yüzün üzerinde ülkede farklı biçimlerde hayata geçirilen “Okul Yemeği Programları”na dair detaylı bilgiler de içeren rapor, bir yandan bunun ne kadar mümkün olduğunu da hatırlatıyor. Okullarda damgalama vb. sonuçlar doğurmaması için tüm çocukları hedefleyecek şekilde ücretsiz yemekler verilmesinin önemini vurgulayan raporda, bu basit uygulamanın pozitif sonuçlarından bazıları şöyle sıralanıyor:
Okul verilen yemek ile çocuğun toplam sıcak yemek tüketiminin yüzde 16’sının karşılanabileceği, bunun da yoksul bir ailenin çocuğu için yaptığı harcamanın yaklaşık yüzde 10’una tekabül ettiği hesap ediliyor. Beslenme bozukluklarının engellenmesinde rol oynayarak ortaya çıkan kronik hastalıkların oluşumunun engellendiği; sağlıklı beslenmenin önemi nedeniyle öğrencilerin eğitimden yararlanma potansiyelini artırdığı, okullaşma oranında da artışa katkı sunduğu; çocuğun kısa ve uzun vadede yaşam kalitesini çok yönlü olarak artırdığı; vitamin ve mineral eksikliğine bağlı sağlık sorunlarını azalttığı; çocuğun sağlığını ve fiziksel gelişimini olumlu etkilediği ifade ediliyor. Çocuklar üzerinde koruyucu etkisi bu kadar net bir uygulamanın bu dönemde hayata geçirilmesinin sağlanması oldukça hayati görünüyor.
KAYNAKLAR ÇOCUKLARIN İHTİYAÇLARINA SEFERBER EDİLMELİ
Kurumların izlem çalışmalarında tespit edilen sorunların ve ihtiyaçların giderilmesinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da kritik bir rol oynuyor. Yazının konusu nedeniyle ekonomik kaynaklardan yoksunluğu düşündüğümüzde ortaya çıkan sorunlarda Aile Bakanlığının çocuğun asgari ihtiyaçlarını baz alarak bir destekleme sistemi oluşturması son derece önemli. Aile Bakanlığının “sosyal yardım” adıyla uyguladığı ve hak temelli olmaktan uzak sistemin değişmesi gerekiyor.
Bütün bunların hayata geçirilebilmesinde kritik noktalardan biri de çocukların korunması için kaynak aktarılması. Bugün çocukları, kadınları, emekçileri önceleyen ve kaynakların bizlere ayrıldığı bir sistem olmadığını iyi biliyoruz. Yoksulluğun sorumlusu bu. Bizim emeğimizle vergilerimizle oluşan kaynaklar geçmediğimiz köprülere, kullanmadığımız hastanelere, sermaye sahiplerinin borçlarının silinmesine değil çocuklarımızın ihtiyaçlarına ayrıldığında hepsinin mümkün olduğu bir gerçek.
Çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanmasının sağlanması temel bir çocuk hakkıdır ve kamunun görevidir. Bunun sağlanabilmesi de ancak bizim mücadelemizle mümkün olacaktır. Çocukların takibi ilgili kurumlar tarafından yerine getirilmeli, tespit edilen çocuk ihtiyaçları koşulsuz olarak sağlanmalıdır. Çocukların temel besin ihtiyaçları ve bez gibi diğer temel ihtiyaçları devlet tarafından ücretsiz olarak karşılanmalıdır. Bebek bezi, mama vb. gibi ürünlerdeki yüksek KDV’ler kaldırılmalı, bu ürünlerdeki fahiş fiyatlar durdurulmalıdır. Çocukların temel gıdaya ulaşımı için okullarda tüm çocuklara ücretsiz yemek verilmesi sağlanmalıdır. Kaynaklar çocuklar için ayrılmalıdır.