Amerikan işçi sınıfı grevde
Geçtiğimiz ay ABD’de farklı sektörlerde çalışan on binlerce işçi hakları için greve çıktı.
Görsel: Pixabay
ABD’de ekim ayı boyunca farklı sektörlerden on binlerce işçi hakları için greve çıktı. Konuyla ilgili seçtiğimiz iki makalede grevler hakkında bilgi verilirken sürecin ABD sınıf mücadelesi açısından önemine de değiniliyor.
GREV EKİMİ 2021: ABD EMEK MÜCADALESİNDE YENİ BİR BÖLÜM
Bobby GALLAGHER
theredphoenixapl.org*
Ulusal ve uluslararası medyanın dikkatini çeken ekim grevleri, ülkenin son yıllarda gördüğü en büyük grevler olmamasına ve 2020 ulusal çapta sendika üyeliği iş gücünün yalnızca yüzde 10.8’ini oluşturmasına rağmen emeğin burada, canavarın karnında da hâlâ ayakta olduğunu gösterdiler.
Tüm sektörlerde işçiler geçinebilecek ücretler, adil haklar ve daha iyi koşullar için birlikte mücadelede ayaktalar. Ülke genelinde işyerlerinde örgütlenme çalışmalarıyla, işverenlerin ve kapitalistlerin direnişiyle mücadele etmeye devam ediyorlar. Birden fazla büyük şirket, kabul edilemez sözleşmeleri işçilere dayattıktan sonra grevlerle karşı karşıya kaldılar. Tarihsel olarak, örgütlü emek, işçiler için en büyük güç kaynaklarından biri olmuştur ve bugün ABD işçi hareketi, taktiklerinde bir kez daha militanlaşıyor ve öncü bir rol üstleniyor. Kapitalizm çürürken, örgütlü emek mücadelesini sürdürmek ve gücünü sadece işyerinden daha fazlasını kazanmak için kullanmak zorunda kalacak.
STARBUCKS ÖRNEĞİ
Örgütlü emeğin önündeki en önemli zorluklardan biri, ona erişimin basit olmamasıdır. İşçilerin ortak çıkarlarını temsil edecek bir sendika olmadan, örgütlenmemiş bir işyeri gücü etkili bir şekilde kullanılamaz. Ancak örgütlü emeğin kolektif çekicini yeniden inşa etmek için çaba gösterilmesi gerekiyor. Küçük işletme sahiplerinden ultra zenginlere kadar kapitalistler, sendikaların işçi sınıfını kâr için sömürme yeteneklerine yönelik tehditlerin bilincindedir. New York eyaleti Buffalo kentindeki Starbucks’ta örgütlenme çalışmaları başladığında kurumsal yardakçılar gönderildi. Yöneticiler, alelacele duyurulan bir tadilatı denetlemek için gönderildiklerini iddia etseler de mağazaların kapanması sırasında sendika karşıtı propagandalarla dolu toplantılar yapılıyor. Ancak, NLRB (Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu) işçiler lehine karar verdi ve 3 Buffalo Starbucks mağazası sendikalaşma için oy kullanacak. Oylar 9 Aralık’ta sayılacak. Çabalar başarılı olsun ya da olmasın, işçilerin takip etmesi gereken örnekler olarak duruyorlar. Starbucks’taki işçiler, işletme yetkililerinin o kadar yoğun taciziyle karşı karşıya kaldılar ki bazı işçiler toplantıları titreyerek terk etti. Ama buna rağmen, bu muhteşem örgütleyiciler ve işçiler, kapitalistlere karşı ayak direyerek mücadeleye devam ediyor.
İşçiler sendikalar tarafından temsil edilmek için mücadele ederken, örgütlü emek gücünü birden çok endüstriye yaydı. Sendikalar, ülke çapında ve yerel destekle destekleniyor ve daha iyi koşullar için grev yapmaları sağlanıyor. Başka bir Kaiser Permanente (bir sağlık kooparatifi) şubesinde greve onay çıkmasıyla grevler devam etti ve Coshocton, Ohio’daki öğretmenler de grev tehdidinde bulundu.
ÜLKE GENELİNDE BİR DAYANIŞMA ATMOSFERİ VAR
Mevcut grevlerle ülke genelindeki işçiler arasında bir dayanışma havası var. Birçok grev fonu iyi durumda ve birçok işçi, kötü hava koşulları ve işverenlerin direnmesi nedeniyle haftalardır bu hattı tutuyor. Devam ettikçe umarız takip edilecek ve üzerine inşanın devam edeceği harika bir örnek veriyorlar. Bahsedilen eylemler, John Deere ve Kellogg’un tesislerinde de gerçekleştirilmekte olup, şu anda yürütülenlerin sadece küçük bir kısmıdır.
Seçim politikaları, ülke çapında işçi çıkarlarını temsil etmekte başarısız oldu. Yine de işçiler, grevin gücünün farkına varmalıdır. Sadece işyerinde kazanç elde etmekle kalınmaz, aynı zamanda devlete siyasi değişim için baskı da yapabilirler. Dünyanın her yerinde işçiler ayağa kalkıyor ve ayağa kalkmaya devam etmeli. Örgütlenme çabaları ve doğrudan eylem, Amerikan işçi gücünün yeni bir çağını başlatabilir. Tüm Amerikan işçileri bu mücadelede birleşebilir ve gelecekte çok daha fazlasını (mücadeleye) dahil edebilir.
Daha iyi bir dünya için mücadele ederken tüm işçilere görev düşüyor. ABD solu, ılımlı oldukları ya da iktidar fikrinden uzak oldukları düşüncesi nedeniyle emek mücadelelerine katılmadı ya da dahil olmadı. Bunu değiştirmek, biz radikal işçilere düşüyor. Örgütlü emek, bu daha iyi dünyanın anahtarlarından birini elinde tutuyor; mücadelelerinde örgütlü emeği destekleyin! Onların mücadelesi bizimdir!
İŞÇİ SINIFI GREVDE
John FETTERMAN*
The Nation
Ülke genelinde, şu anda 22 binden fazla ABD’li sendika üyesinin grevde olduğu tarihi bir grev dalgasına tanık oluyoruz. Kellogg şirketinin açgözlülüğüne karşı grevde olan Lancaster’daki BCTGM’den (Fırın, tütün ve tahıl işçileri sendikası) John Deere fabrikalarındaki 10 bin Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası (UAW) üyesine, kuzeybatı Pensilvanya’daki Erie Strayer şirketine karşı grev yapan Yerel Demir İşçileri Sendikası 851’e veya batı kıyısındaki Kaiser Permanente’de ezici bir çoğunlukla greve onay veren 24 bin sağlık çalışanına kadar; işçiler bıktı ve harekete geçiyorlar.
Şirket patronları ve hissedarlar emeklerinin neredeyse tüm faydasını elde ederken bu ülkedeki işçi sınıfı yıllardır uçurumun eşiğine itildi. Yalnızca son iki yılda Amerikalı işçiler pandemi sırasında ülkemizi ayakta tuttu, raflarımızda yiyecek olduğundan ve ışıkların yandığından emin oldular. Ancak Amerika’daki işçi sınıfı ulusumuzun işleyişini sürdürmek için kendisini feda etmiş olsa da emeğinin meyvesini henüz toplamadı.
ZENGİNLER DAHA DA ZENGİNLEŞTİ
Şimdi her zamankinden daha fazla, işçilere kırıntılar kalırken zenginler daha da zenginleşiyor. Bu yıl 5.7 milyar doların üzerinde kâr elde etmesi beklenen John Deere şirketine bir bakın. CEO’su 2020’de 15.6 milyon doları -2019’a göre yüzde 160’lık bir artış- evine götürdü. Ve geçen yıl Kellogg, hissedarlarının ceplerini desteklemek için 1.5 milyar dolarlık hisse geri alımına izin verdi. Ancak bu şirketler ve yöneticiler, serveti onu yaratan işçilerle paylaşmaya gelince ağlıyorlar. İşçilerin, bu kurumsal açgözlülükten ve sömürüden bıkmış olması ve sonunda doğrudan harekete geçmeye karar vermesi, onları dikkatle izleyen hiç kimse için sürpriz olmamalı.
Pensilvanya Braddock’taki bir sendika salonunun karşısında yaşıyorum ve sendikalı yaşam tarzının Amerika’daki aileler için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Ben çok genç iki ebeveynin çocuğu olarak doğduğumda babam Reading’de bir markette raf stoklayan sendikalı bir işçiydi. Sendika, kolej boyunca çalışmasına yardımcı oldu ve hayatımın ilk yıllarında sendikanın ailemize sağlayabildiği istikrarı asla unutmadım.
Sendikalı yaşam tarzı benim için kutsaldır. Bu nedenle geçen ay Lancaster’da BCTGM Yerel 374G sendikasıyla grev yapan işçilere ve Erie Strayer şirketine karşı grevde olan demir işçilerine katılmaktan gurur duydum. Ve bu yüzden yüz binlerce destekçimizden hem Lancaster’da birlikte olduğum BCTGM işçileri hem de ortabatıda John Deere şirketine karşı grevde olan UAW işçileri için yaptığım gibi, doğrudan sendikaların grev fonlarına bağış yapmalarını istemekten de gurur duyuyorum.
ARTIK HAREKETE GEÇME ZAMANI
Bunları sırt sıvazlamak için değil, bu ülkede sendikal yaşam biçimini desteklemek için daha fazla nasıl eyleme geçilebileceğini vurgulamak için söylüyorum. Politikacılar, oylarına ihtiyaç duydukları her birkaç yılda bir sendikaların ve tabanlarının desteğini defalarca istediler, ancak artık retoriği desteklemenin ve harekete geçmenin zamanı geldi.
Bu nedenle, Washington’daki Demokratların şimdi her zamankinden daha fazla Amerikalı işçilere arkalarında olduklarını göstermeleri gerekiyor. Ülkenin dört bir yanındaki işçiler grev gözcülüğünde yürürken, Washington’daki liderlerimizin onları desteklemek için somut adımlar attığını bilmeleri gerekiyor.
Demokratların gücü var, sonunda Beyaz Saray, Senato ve Temsilciler Meclisinde iktidardayız. Kendimize sormalıyız, şimdi harekete geçmez ve Amerikalı işçileri desteklemezsek ne zaman yapacağız? Senatonun PRO Yasası’nı (Örgütlenme hakkını destekleyen tasarı) ve 15 dolarlık (saatlik) asgari ücreti hemen kabul edip yasalaştırarak Başkan Biden’ın masasına göndermemesi için hiçbir mazeret yok.
Ancak, bu ülkenin emekçi erkek ve kadınlarının yanında durmak söz konusu olduğunda PRO Yasası’nı ve 15 dolarlık asgari ücret tavan değil taban (talep) olmalıdır. Demokratların yasaları geçirmeleri ve daha fazla gücü doğrudan işçilerin eline veren yürütme emirlerini imzalamaları gerekiyor. Harekete geçmeli ve işçilere şirket kurullarında söz hakkı vermeli, ticaret işçileri için eğitim ve çıraklık eğitimlerine yatırım yapmalı, işçi emekli maaşları ve emeklilik tasarrufları korunmalı, işyeri ayrımcılığıyla mücadele edilmeli, yeterli çocuk bakımı ve ücretli aile izni sağlanmalı, federal işçilerin greve gitmesine izin vermeli; işleri Amerika’da tutmalı ve işleri denizaşırı ülkelere taşıyan şirketleri cezalandırmalı ve bu ülkede sendika üyeliğini önemli ölçüde korumalı, genişletmeli ve teşvik etmeli.
Geçtiğimiz iki yıl ülke çapındaki işçileri, pandemi sırasında yiyecekleri masalarımızda tutmak ve bize bakmak için her gün hayatlarını tehlikeye atmaya zorladı. Ve şimdi bu cesur işçiler, ülke çapında greve giderken her şeylerini yeniden riske atıyorlar. Sendikalı yaşam biçimi kutsaldır. Bu ulusu kuran budur. Nihayet işçi sınıfı için savaşma ve harekete geçme zamanı. Yıllardır arkamızdalar; şimdi onları desteklemeliyiz.
* Pensilvanya Vali Yardımcısı (Yazı kısaltılarak çevrilmiştir)