07 Kasım 2021 22:44

İşyeri gezileri bize yürüyeceğimiz yolu gösteriyor

"Bulunduğumuz tüm işyerlerinde sorunları ve çözüm için ne yapabilirizi konuşmalı, tartışmalıyız. Bu sorunların çözülmesi tüm eğitim emekçisi arkadaşlarımızın ortak isteği ve talebidir."

Eğitim Sen Bursa Şubesi | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Eğitim Sen üyesi bir öğretmen
Bursa

Merhaba Evrensel okurları,

Ben Bursa’nın Kestel ilçesinde çalışan Eğitim Sen üyesi bir eğitim emekçisiyim. Bu mektupta eğitim emekçileri arasında konuşulan, tartışılan konulara değinmek istiyorum. Okullarda pandemiye karşı alınan önlemler yeterli mi, uzun bir aradan sonra okula başlayan öğrencilerin yaşadığı sorunlar nelerdir, toplu sözleşme ile alınan zam miktarı kazanım mıdır, ekonomide yaşanan krizin etkileri nelerdir gibi sorular sıklıkla tartışılmaktadır. Bu sorulardan bazılarının eğitim emekçileri nezdinde nasıl tartışıldığını, nasıl cevap bulduğunu belirtmeye çalışacağım.

Yaklaşık bir buçuk yıllık aranın ardından okullar açıldı. Okulların açılmasının ne kadar elzem olduğu zaten herkesçe hemfikir olunan bir konu. Ama alınan tedbirler nedir diye bakılırsa, burada büyük eksikliklerin olduğu aşikar. Tedbirleri sadece maske ve dezenfektana indirgeyen bir anlayış, herkes tarafından tedirginlikle karşılanıyor. Okullardaki hizmetli sayısında eksiklikler olması, sınıfların kalabalık olması, bazı okulların güçlendirme gerekçesi ile başka okullara taşınarak bu okullarda ikili öğretime geçilmesi, ders sürelerinin uzun olması ilk akla gelen sorunlar. Bu durumun yarattığı zorluklar ve riskler eğitim emekçisi arkadaşların en tedirgin olduğu durumların başında geliyor.

Bir diğer tartışma konusu toplu sözleşme ile belirlenen zam miktarları. Her ne kadar yetkili sendika yüzde 30’a yaklaşan zamlara imza attık dese de gerçeğin öyle olmadığı tüm eğitim emekçileri tarafından bilinen bir durum. Herkes verilen zam miktarlarından şikayetçi olsa da, diğer sendikalardan kopuş belli bir noktada durmaktadır. Bununla birlikte, ülkedeki ekonomik krizin, enflasyonun biz eğitim emekçileri üzerinde yarattığı kayıp her geçen gün daha fazla tartışılmaya devam etmektedir. Asgari ücret tartışmalarının başlayacağı şu zamanlarda bizlerin de ek zam, ek ücret talebi ile tartışmalara müdahil olmamız gerekmektedir.

BİR SEÇİMDEN BAŞKA BİR SEÇİME 3600 EK GÖSTERGE

Tartışılan bir diğer konu, seçim öncesi söz verilen, ama yine başka bir seçim öncesine bırakılan 3600 ek gösterge durumudur. Kolaylıkla yapılabilecek bir değişikliğin sürekli seçim vaadi olarak güncellenmesi eğitim emekçileri arasında tartışmalara yol açmaktadır. Burada iki görüş ön plana çıkmaktadır. Birincisi, bu sefer yapmak zorundalar, kesin seçim öncesi yaparlar görüşü, ikincisi ise yine verdikleri sözü unuturlar, yapmazlar, başka bir zamana atarlar görüşü. Her iki görüş de olumlu veya olumsuz, bir beklenti içinde olunduğunu göstermektedir. Verirler, vermezler noktasına indirgenen bir anlayışın, önümüzdeki süreç nasıl ilerlerse ilerlesin kazanım elde etme noktasında eksik kalacağı aşikardır. Cevap bulması gereken soru, biz eğitim emekçileri bu sorunların çözümü noktasında ne kadar müdahil olabileceğiz, taleplerimizi ne kadar güçlü dile getirebileceğimizdir. Bu noktada da başka bir sorun çözüm bekliyor; emekçilerin birliği önündeki engeller. Eğitim emekçilerinin sendikalaşma konusundaki kararsızlıkları, örgütlü bir tutum alma konusundaki çekinceleri birlik olma önünde engel teşkil etmekle birlikte en önemli sorun, tüm sendika yöneticilerinin ortak talepler konusunda birlikte hareket etme noktasında yaşadığı isteksiz tutumdur. Kendi sendikamız içinde de diğer sendikalar ile birlikte hareket etme noktasında mesafeli duruş sergileyen arkadaşlarımız vardır. Diğer sendikanın yöneticileri ise bizden olabildiği kadar uzak durmaktadır. Burada önemli olan, yöneticilerin ne dediği değil, eğitim emekçilerinin ne istediğidir. Eğitim emekçisi arkadaşlar çözüm bekleyen sorunlar karşısında sendikaların birlikte hareket etmesi gerektiğini belirtmektedir. Buna bir örnek vermek isterim. Geçen dönem kovid-19 salgınının eğitime etkileri ve öğretmenlerin aşılanması hakkında yapmak istediğimiz basın açıklamasını diğer sendikalar ile ortak yapmak istedik. Ama diğer sendika yöneticileri bunu kabul etmedi. Biz de işyeri gezilerinde bu durumu anlatarak, tüm eğitim emekçisi arkadaşları açıklamaya davet ettik. Açıklamaya diğer sendikalardan ve sendikasız birçok arkadaşımız katıldı. Bu örnek durum nasıl bir mücadele tarzı yürütmemiz gerektiği konusunda bize yol gösterici olmalıdır.

Yukarıda bahsettiğimiz sorunları sürekli gündemde tutarak, aramızda tartışmaya devam etmeliyiz. Bu noktada işyeri örgütlenmesinin önemi ortaya çıkmaktadır. Bulunduğumuz tüm işyerlerinde sorunları ve çözüm için ne yapabilirizi konuşmalı, tartışmalıyız. Bu sorunların çözülmesi tüm eğitim emekçisi arkadaşlarımızın ortak isteği ve talebidir. Bunun için yapılması gerekenlerin başında ise tüm emekçilerin birlikte ve örgütlü mücadelesini sağlamak gelmektedir.

ÖNCEKİ HABER

Tarım Bakanlığı bütçesi bugün konuşulacak | "Tarım Bakanı duysun, biz zarar ediyoruz"

SONRAKİ HABER

Ayfer Anne’nin mücadelesi, iş güvenliği önlemleri aldırttı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa