Çıplak arama ilk kez iddianamede: Dava çıplak aramayla ilgili bir yol açacak
Taksim Dayanışması üyelerine yönelik gözaltı saldırısında çıplak arama işkencesi yapan iki kadın polis ve gözaltı sürecindeki hak ihlalleri için nezarethane amiri yarın hakim karşısına çıkıyor.
Fotoğraf: İbrahim Mase/DHA
Meltem AKYOL
İstanbul
Çıplak arama mahremiyet duygusu ve beden bütünlüğünün dokunulmazlığına karşı iktidarlar tarafından geliştirilmiş pervasız bir işkence yöntemi. Türkiye’de gözaltında ve hapishanelerde neredeyse ‘rutine’ dönen bu işkence yöntemi şimdi bir davanın konusu.
Gezi eylemlerinin ardından Taksim Dayanışması üyelerine yönelik gözaltı saldırısında çıplak arama işkencesi yapan iki kadın polis ve gözaltı sürecindeki hak ihlalleri için nezarethane amiri yarın hakim karşısına çıkıyor. 8 yıl 4 ay sonra açılan davaya ilişkin Evrensel’e konuşan Avukat Meriç Eyüboğlu, çıplak aramaya ilişkin açılan bu davanın önemine dikkat çekiyor:
“Dava çıplak aramaya ilgili bir yol açacak. Evet zor bir süreç bizi bekliyor ama buradaki adalet arayışının böyle bir anlamı var. Çünkü bu kadar 'rutinleşmiş' ve olağanlaşan zamanlardan geçerken polislerin ‘çıplak arama yaparsanız yargılanacaksınız’ mesajını almaları gerekiyor.”
DURUŞMA YARIN
İnsan bedenine yönelik onur kırıcı ve işkence niteliğinde yorumlanan ‘çıplak aramayla’ ilgili tartışma süreci, Aralık ayında HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Uşak Emniyet Müdürlüğü’nde daha önce gözaltına alınmış kadınlara çıplak arama uygulaması yapıldığı iddiasını gündeme taşımasıyla başladı. Gergerlioğlu’nun “FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınmış kadınlarla” ilgili iddiası üzerine AKP sözcüleri, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü konuyu “’FETÖ’nün algı operasyonu” suçlamasıyla reddetti.
Ve ‘çıplak arama’ şimdi yeniden gündemde. 8 Temmuz 2013'te Gezi Direnişi sırasında aralarında Taksim Dayanışmasından 50 kişi gözaltına alındı. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünde dört gün tutulduktan sonra adliyeye sevk edilenler serbest bırakıldı. Haklarında 2911 sayılı ‘Gösteri ve Yürüyüşleri Kanunu'na Muhalefet’ten açılan dava da beraatla sonuçlandı. Gözaltına alınanlar arasında Taksim Dayanışmasından Mücella Yapıcı da vardı. Yapıcı gözaltında çıplak aramaya maruz kaldığını ilk günden itibaren söyledi, şikayetçi oldu. Avukatlar gözaltı sırasında bu durumu tutanaklara geçirerek yargılama konusu haline getirmeyi başardı. Ve nihayet aradan geçen 8 yıl, 4 ayın ardından nihayet dava açıldı. Aramayı gerçekleştiren iki kadın polis ve gözaltı sürecindeki hak ihlalleri için nezarethane amirinin yargılanacağı davanın ilk duruşması yarın İstanbul 11'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
ÇIPLAK ARAMA İLK DEFA İDDİANAMEDE
Avukat Meriç Eyüboğlu, davanın açılma sürecini Evrensel’e anlattı. Davanın çıplak arama işkencesi açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak sözlerine başlıyor Eyüboğlu. Peki ilk deha mı girdi çıplak arama iddianameye, ilk yargılama mı bu? Eyüboğlu anlatıyor: “Daha önce Mor Çatı gönüllüsü bir kadın arkadaşımız Beyoğlu’da kimlik gösterme-göstermeme meselesi nedeniyle gözaltına alındı, karakolda çıplak aramaya maruz kaldı. Şikâyetçi olduk, dava açıldı. Şunu hatırlatmalıyım ki davada konu işkence değil ‘haksız aramaydı.’ Oysa çıplak arama kişinin soyulması ile yapılan bir muamele. Dolayısıyla yanlış maddeden açılmıştı dava, tüm itirazlarımıza rağmen de öyle sürdü. Bir polis ceza aldı, hükmün açıklanması da geriye bırakıldı. Ve şimdi ilk defa çıplak arama iddianameye girmiş oldu, bu bir ilk. İddianame tam arzu ettiğimiz gibi olmasa da -işkence iddiası var, ama işkence midir, değil midir değerlendirmeyi mahkemesine bırakıyorum diyen bir iddianame olsa da- burada suç konusu işkence, yani çıplak arama.”
“MUTLAKA TUTANAĞA GEÇİRMELİ”
Çıplak arama -sadece Gezi döneminde değil- yakın zamanda Boğaziçi eylemlerinde, 8 Mart mitinginde, LGBT’lerin eylemlerinde gündeme geldi. Gözaltına alınanlar çıplak aramadan geçtiklerini beyan etti. Cezaevlerinde neredeyse olağanlaşmış bir uygulama. Peki neden yargılama konusu olamıyor?
Eyüboğlu yanıtlıyor: “Devlet görevlileri zaten üstünü örtüyor, çok örtemediği durumlarda ise işte ‘algı operasyonudur’ diyorlar. Bu meselenin temeli. Ama burada bir sorun şu ki çıplak aramaya maruz kalan ilk etapta söylemiyor, bunu hemen söylemek, gözaltındayken bunu tutanak altına almak gerekiyor. Aksi zaten kanıksanmış bu uygulamada şikayetlere takipsizlik veriliyor. İşte burada, ilk andan itibaren söyledik, kayıt altına aldık. Davanın açılması 8 yıl 4 ay sürdü. Ama sonuçta açıldı. Bizi zorlu bir süreç bekliyor evet, ama çıplak arama başvurularının takipsizlikle sonuçlandığı, ‘yoktur, algı operasyonudur’ gibi lafların edildiği bir dönemde bu davanın açılması önemli” diyor.
“BU İŞKENCE, HAD BİLDİRME, ONUR KIRMA AMACIYLA YAPILIYOR”
Davanın çıplak aramaya ilgili bir yol açacağını söyleyen Eyüboğlu sözlerini şöyle bitiriyor: “Boğaziçi direnişinde bütün gözaltına alınanlara değil ama kadınlara ve LGBTİ+ bireylere uygulandı çıplak arama. Bakın bunların çoğu 2911 gözaltısıydı. Bu, ‘Gösteri ve Yürüyüşleri Kanunu'na Muhalefet’ten alınmışlar ve birkaç saat sonra bırakılacaklar demek. Üstelik güvenlik şubede üst aramadan geçtiler, gözaltına alındıkları birimlerde eşyaları alındı. Buna rağmen nezarethaneye indikten sonra çıplak arama yapılıyor. Bunu şunun için söylüyorum, yani bu insanların aranması için kağıt üstünde bile bir gerekçe yok. Bu işkence, aşağılama, küçük düşürme, had bildirme, korkutma amacıyla yapılıyor. Tam da bu nedenle bu davadan çıkacak sonucun hepimiz için sembolik bir önemi olacak. Buradaki adalet arayışının böyle bir anlamı var. Çünkü bu kadar 'rutinleşmiş' ve olağanlaşan zamanlardan geçerken polislerin ‘çıplak arama yaparsanız yargılanacaksınız’ mesajını almaları gerekiyor. Bir de şunu eklemeliyim buna maruz kalan ve gözaltına alınan herkesin de çıplak arama yapılamayacağını yaygın olarak bilmesi gerekiyor. Her ikisinde de eksiklikler olduğunu görüyoruz. Polisler bunu bir işkence yöntemi olarak uyguluyorlar. Ama gözaltına alınanlardan bunun yapılamayacak bir şey olmadığını bilmiyorlar. O yüzden de bu davadan alınacak sonuç bu çıplak aramaya bütünüyle durduramaz ama en azından bunun görünür, rutin bir uygulama olmaktan çıkmasına vesile olabilir.”
TMMOB KADIN ÇALIŞMA GRUBU: ÇIPLAK ARAMA İŞKENCEDİR, İŞKENCE İNSANLIK SUÇUDUR!..
TMMOB Kadın Çalışma Grubu, yarın başlayacak davaya ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada "2013 Temmuz’unda, Gezi’de, Taksim Dayanışması’ndan arkadaşlarımıza gözaltında yapılan çıplak arama ile ilgili açılan davada ilk kez çıplak arama "işkence" olarak nitelendirildi. Davanın ilk duruşması; 9 Kasım 2021 tarihinde, Salı günü saat 10.20’de Çağlayan Adliyesi’nde 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecektir. Çıplak arama cinsel şiddettir, işkencedir ve insanlık suçudur. Tüm sorumlular cezalandırılıncaya kadar, bu işkenceye maruz kalan arkadaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz." denildi. (HABER MERKEZİ)