‘Sendikalaşma’ sorunu beyaz bayrakla çözülemez
"Sendikalı olan işçinin işten atılması gibi sorunlar beyaz bayrak dağıtarak çözülemez. Yapılması gereken sendikaya üye olan işçiyi yasa dışı yöntemlerle işten atanların engellenmesidir.”
İzmir'de DERİTEKS'e üye oldukları için işten atılan SF Tekstil işçileri.
Sinan CEVİZ
Liman-İş İstanbul Bölge Başkanı
Çalışma koşulları her geçen gün ağırlaşıyor. İşçiler bir yandan uzun mesailer, meslek hastalıkları ve iş cinayetlerine neden olan uygulamalarla, bir yandan da ekonomik sorunlarla boğuşuyor. Ücretler düşük ve hayat pahalılığı yaşam koşullarını zorlaştırıyor. İşçilerin insanca yaşamaya yetecek ücret almalarının tek yolu ise örgütlü olmalarından ve sendikalaşmalarından geçiyor.
Sendikalaşma söz konusu olup, sendikanın ‘S’si duyulur duyulmaz her iş kolunda yerli yabancı tüm sermaye gruplarının/patronların ortak refleksi ise işçileri işinden etmek oluyor. Bu ifadeler birileri için abartılı gelebilir ancak tablo tam da böyle. Bazı istisnaları dışında tutarsak neredeyse tüm fabrikalarda sendikalaşma süreci oldukça baskıcı yöntemlerin uygulanması ve işçilerin işten atılması ile sürüyor. Toplu sözleşme hakkını ise bu engeli aşabilen az sayıdaki işyerlerindeki işçiler elde edebiliyor.
SENDİKALAŞMAK İSTEYEN İŞÇİ ENGELLERLE KARŞILAŞIYOR
Konuyu birkaç örnek üzerinden açarsak;
Herkesin bildiği Yemeksepeti yönetimi, sendikalaşmak isteyen işçileri engellemek adına iş kolunu değiştirmek, işçileri işten atmak gibi her türlü yönteme başvurdu. Yine LC Waikiki de sendikayı engellemek için aynı yöntemlere başvurmuş bir işletme. Hürriyet’teki gazeteciler, Cargill işçileri bu kaderi paylaşan işçiler... Bu listeyi binlerce fabrika/işyeri örneğiyle uzatmak mümkün ancak bu örnekler bile yeterli.
Başta da belirttiğimiz gibi anayasal haklarını kullanmak isteyen işçilerin bir kısmı, bu engelleri aşmayı başarıyor ve toplu sözleşme hakkını elde ediyor. Bu gerçeklikle hareket edildiğinde Türkiye’deki sendikalaşma oranı düşük olsa da sendikalaşmak isteyen işçilerin oranının hiç de düşük olmadığını söylemek mümkün.
Tablo böyleyken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 2022 bütçesinin görüşüldüğü geçtiğimiz günlerde yaptığı bir sunumda sendikalaşma konusuna değindi ve şunları ifade etti: “Sendikalaşma oranı düşük. Bir miktar artış olsa da oldukça düşüktür. Önümüzdeki günlerde bu konuda bir başlangıç yapmak istiyoruz. Beyaz bayrak uygulamasına geçeceğiz, bir işyerinde sigorta borcu yoksa, vergi borcu yoksa o işyerinde sendika varsa, tıpkı Turizm Bakanlığının otellere verdiği 5 yıldız gibi değerlendirme ölçeğini işyerlerine vereceğiz, ‘Bu işyeri düzgün bir işyeridir, bu işyeri örgütlü işyeridir’ diyeceğiz ve bazı avantajlar düzenleyeceğiz.”
GREVSİZ VE TİS’SİZ BİR SENDİKANIN ANLAMI YOK
Sayın Bakana sendikalaşma oranının artırılması için önerilerimizi sunalım. Yasal hakların kullanımının engellenmesi, sendikalı olan işçinin işten atılması gibi sorunlar beyaz bayrak dağıtarak çözülemez. Yapılması gereken sendikaya üye olan işçiyi yasa dışı yöntemlerle işten atanların engellenmesidir. Ayrıca tüm zorlukları aşan ve sendikalaşmayı başaran işçi toplu sözleşme hakkını kullandığında da birçok engelle karşılaşıyor. Eğer işçi toplu sözleşme yapamayacak ve bunu yaparken grev hakkını kullanamayacaksa sendikalı olmasının bir anlamı yok.
Sayın Bakan bir parçası olduğunuz iktidar döneminde 17 grev ertelendi (yasaklandı) 194 bin 39 işçinin sözleşme hakkı engellenmiş oldu. Diyelim ki işçinin grevi yasaklanmadı, greve çıkıldı. Bu kez de işçiler kolluk güçlerini karşısında buluyor. Örneğin Adkotürk işçileri grev kırcılarının engellenmesini isterken Tekirdağ Valiliğinin önünde ‘Çevik süpür’ talimatıyla yaka paça gözaltına alındı. Bursa’da Destek Otomotiv fabrikasında sendikalaştıkları için işten atılan ve direnişe başlayan 100’e yakın işçiye yönelik polis müdahalesi sonucu 7 işçi hastaneye kaldırıldı. Yine Bakırköy Belediyesi işçilerinin grevine de benzer engellemelerin olduğu ortada. Bu müdahaleler konusunda da listeyi uzatmak mümkün. Öte yandan dönüp iş mahkemelerine bakıldığında binlerce sendikal tazminat davasının sürdüğünü görüyoruz.
ENGELLER KALDIRILMALI
Tüm bunlardan hareketle, işçilerin sendikalaşması için patronlara bu şekilde teşvik verilmesine gerek yoktur. Yasalarda yazanları uygulatmak ve tabii ki yetersiz olan kısımlarda “Kod 29 un kaldırılması, sendikaya üye olan işçinin işten atılmasının yasaklanması, işçinin iş akdinin tek taraflı feshedilmesinin yasaklanması” gibi yeni düzenlemeler yapmak en önemli adımlardan biridir. Kısacası sendika anayasal hak olmasına rağmen yasalarda patronları engelleyen hiçbir uygulama yoktur ve bu düzenlenmelidir. Ayrıca işçilerin/sendikaların grev ve toplu sözleşme haklarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Yani patronlara beyaz bayrak vermek yerine yasaları çiğnediği için ceza verilmesi bu sorunun çözümünü kolaylaştıracaktır. Ancak tablo patronlara teşvik, işçilere ceza şeklinde tam tersidir. İşçi sendika dese işten atılmakta, grev dese greve çıkarılmamaktadır. Sendikalaşma oranını düşüren ana faktör bu baskıcı yaklaşımların toplamıdır.