10 Kasım 2021 07:51

Kürt Dili Hareketi Derneği Başkanı: Kürdistan ve Kürtçe tahribi yapan akademisyenler soruşturulsun

Kürt Dili Hareketi Derneği Başkanı Suphi Özgen, YÖK’e yaptığı başvuruda “Kürdistan ve Kürtçe ifadelerinde tahrifat yapan akademisyenlere idari soruşturma açılsın” dedi.

Kürt Dili Hareketi Derneği Başkanı: Kürdistan ve Kürtçe tahribi yapan akademisyenler soruşturulsun

Fotoğraf, @avsuphiozgen Twitter hesabından alınmıştır

Kürt Dili Hareketi Derneği Başkanı Suphi Özgen, Yükseköğretim Kurulundan “Kürdistan ve Kürtçe” ifadelerinde tahrifat yapan akademisyenler hakkında idari soruşturma açılmasını talep etti.

Kişisel sosyal medya hesabından ‘Yaşasın Kürdistan’ paylaşımı yapan akademisyen  Hifzullah Kutum’un  nöbetçi mahkemeye çıkarılarak tutuklanmasına ilişkin Kürt Dili Hareketi Derneği Başkanı Avukat Suphi Özgen, Yükseköğretim Kurulundan “Kürdistan ve Kürtçe”  ifadelerinde tahrifat yapan akademisyenler hakkında idari soruşturma açılmasını istedi.

Bir kısım akademisyenin tarihi ve edebi kaynaklar tercüme ederken Kürdistan ve Kürtçe ibarelerini keyfi olarak tahrif edip yerine ilgisiz terimler yazıldığını belirten Özgen,  Kürdistan kelimesinin suç teşkil etmediğini, akademisyenlerin Kürtçe ve Kürdistan sözcüklerine negatif yaklaşmamalarının sağlanması gerektiğini YÖK başkanlığına aktardı.

KÜRDİSTAN PAYLAŞIMI SUÇ DEĞİL

‘Kürdistan’ paylaşımı nedeniyle akademisyen Hifzullah Kutum’un görevinden uzaklaştırıldığını belirten Özgen, soruşturma talebinde “Kürdistan ibaresi yasak mı? Suç mu? Elbette bu terim yasak değil, kullanılması da suç teşkil etmemektedir. Peki Kürdistan bayrağını paylaşmak suç mudur?  Kürdistan bayrağının paylaşılması da suç değildir.

‘Kürdistan’ sözcüğü coğrafik, tarihi, hukuki ve idari bir kavramdır. Tarihte yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğunun resmen kullanılan idari büyük bir coğrafik alanın ismidir. Günümüzde de komşumuz olan Irak’ta anayasal federe bir bölgenin adıdır. Resmi ismi ‘Kürdistan Bölgesel Yönetimi’dir. Kendi bayrağı ve başkenti vardır. Ülkemizin resmen tanıdığı, resmi ilişki içinde olduğu hatta başkenti Erbil’de başkonsolosluğu da olduğu bir bölgedir. Kürtçe ile birlikte Türkçe de resmi dil olarak kullanılmaktadır. Ülkemizle çok önemli ticari, siyasi ve hukuki ilişkileri de vardır” ifadelerine yer verdi.

Avukat Özgen, 1921 Anayasası’nda Kürtçe ve Kürdistan kavramlarına herhangi bir kısıtlama olmadığını Meclis’teki Kürt milletvekillerinin “Kürdistan Mebusu” olarak adlandırılmalarına rağmen daha sonra bilim ve ülke gerçekliğine aykırı olarak uygulanan yanlış politikaların uzun süre hak ve özgürlükleri kısıtlayarak yılardır uygulanan red ve inkar politikalarına dönüştürüldüğünü aktardı.

“KÜRT KELİMESİ YERİNE İLGİSİZ TERİMLER YAZILIYOR”

Türkiye’de milyonlarca vatandaşın Kürt olduğunu belirten Özgen, “Temel hakların geliştirilmesi kapsamında TRT Kurdî kanalında 24 saat Kürtçe yayın yapılmaya başlanmış, bir kısım üniversitelerimiz bünyesinde Kürt Edebiyatı ve Kürtçe bölümler de açılmıştır.

Ancak halen bir kısım akademisyenlerce tarihi ve edebi kaynaklar tercüme edilince Kürdistan ve Kürtçe ibareleri keyfi olarak tahrif edilmekte bu terimlerin yerine ilgisiz terimler yazılmaktadır. Örnek olarak ekte Bitlis Eren Üniversitesinden Prof. Dr. İbrahim Yılmazçelik ve Doç. Dr. Sevim Erdem’in birlikte yazdıkları makalede bir alıntıdan Kürt kelimesinin ‘adi’ olarak çevrilmesine dair sosyal medya paylaşımı çıktısını ekliyorum” dedi.

Üniversite veya fakültelerin yanlış veya farklı uygulamalarda bulunmaması gerektiğine dikkat çeken Özgen, “Üniversitelerimizin bilim ve ülkemiz gerçekliğine uygun bilimsel, hukuki ve özgür akademik uygulamalar içinde olması, akademisyenlerin bilimsel özerkliğine müdahale edilmemesi ve özellikle Kürtçe ve Kürdistan sözcüklerine negatif yaklaşmamalarının sağlanması için sayın başkanlığınıza müracaat etmekteyim” dedi.

“BU DURUMDAN KÜRT VATANDAŞ RAHATSIZ OLUYOR”

Özgen, “Bu açıklamalardan hareketle Kürdistan ve Kürtçe kavramlarına yapılan negatif muamele, bir Kürt vatandaş, bir avukat olarak beni de rahatsız etmektedir. Elbette benim gibi milyonlarca Kürt vatandaşlarımız da rahatsız olmaktadır. Ekte Kürdistan bayrağının ülkemizce tanındığına ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin fotoğrafı ve kullanılan Kürdistan bayrağı görseli de bulunmaktadır. Ayrıca Cumhurbaşkanı’nın zaman zaman kullandığı Kürdistan sözcüğünün geçtiği gazete küpürü de ektedir” dedi.

Özgen’in idari soruşturma talebi ise şöyle:

  • Tüm üniversitelere yazı yazılarak Kürdistan ve Kürt bayrağının yasak olmadığı hususunun bilinmesinin istenmesini
  • Bitlis Eren Üniversitesi’nden Prof. Dr. İbrahim Yılmazçelik ve Doç Dr Sevim Erdem’in birlikte yazdıkları makalede yaptıkları alıntıdan Kürt kelimesinin “adi” olarak çevirmiş olmaları nedeni ile haklarında idari soruşturma açılmasını, benzer şekilde ayrımcılık yapan akademisyenlerin tespit edilerek bu tür hukuka aykırı uygulamaların sonlandırılmasının sağlanmasını arz ve talep ederim. (HABER MERKEZİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et