Kobanê Davası'nın avukatları: Sahte yargılamanın tarafı olmayacağız
Kobanê Davası’nda duruşma periyotlarının bir işkenceye dönüştüğünü belirten avukatlar, sahte yargılamanın tarafı olamayacaklarını söyledi.
Fotoğraf: MA
Kobanê Davası’nda mahkemenin tutumunu protesto eden avukatlar ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, milletvekillerinin katılımıyla partinin genel merkezinde basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıya HDP Milletvekili Züheyla Gülüm, HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede ile avukatlar, Çiğdem Kozan, Atiye Arıkan ve Arzu Kurt katıldı.
HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, davada gerçeklerin üstü örtülmeye ve kamuoyundan kaçırılmaya çalışıldığına vurgu yaptı. Kobanê Davası’nın bir intikam davası olduğunu ifade eden Gülüm, “İktidarın HDP’den intikam almaya çalıştığını görüyoruz. 2014 yılında açılan bir soruşturma 4 yıl boyunca herhangi bir işlem yapılmadı, gizlilik kararı bile alınmadı. Daha sonra gelişen süreçle birlikte AKP’nin HDP’yi tasfiye etmek üzere harekete geçtiğini ve partimizi kapatma davası başta olmak üzere harekete geçtiğini görüyoruz” dedi.
TALİMAT VERİLDİ
Özel savcı görevlendirilerek davada gerçek olmayan delillerin oluşturulmaya çalışıldığına dikkati çeken Gülüm, “Gerçeğin üstünün örtülmesi ve iktidarın kendi suçlarının üstünü örtme davası olarak önümüzde duruyor. Birçok kez araştırma önergeleri vermemize, her seferinde Kobanê protestolarında yaşananların ortaya çıkmasını istememize rağmen AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Davada neler yaşatıldığına baktığımızda yargıya talimat verildiğini görüyoruz” diye belirtti.
DAVAYA BASKI
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin talimatıyla önce HSK üyesi Hamit Kocabey’in istifa ettiğini ardından Kobanê Davası için görevlendirilen başkanın görevden alındığını hatırlatan Gülüm, “Bu aşamada davaya müdahale edildiğini söylememiz mümkün. Bahçeli’nin hızlandırın talimatı üzerine mahkeme başkanı görevden alındı ve mahkeme hızlandırıldı. Önceki haftalarda savunma hakkının engellenmemesi adil yargılama hakkının sağlanması ve gerçeklerin açığa çıkarılması taleplerimiz üzerine kimi ara kararları çıkarılabilmişti. Bu da avukat arkadaşlarımızın ısrarıyla oldu. İktidar bundan rahatsız olduğu için müdahale geldi başkan görevinden alındı ve dava süreci hızlandırıldı. 5 AKP’li vekilin davaya katılması yargı üzerinde açık bir baskıdır. Bu vekiller geldikten sonra mahkeme tavrını sertleştirdi ve davayı hızlandırmak için ısrarcı oldu” şeklinde konuştu.
“SÜRECİN PARÇASI OLMAYACAĞIZ”
Gülüm devamında şunları söyledi: “Burada bir yargılama yapılmıyor, gerçeklerin açığa çıkması istenmiyor ellerinde bir karar var partimizi susturmaya ve kapatmaya gerçek yapılmaya yönelik bir karar bu. Özellikle yargılanan arkadaşlarımız bu oyunun parçası olmayacaklarını söylüyorlar. Göstermelik bir yargı ile malzeme yaparak kendi istedikleri sonuçları çıkarmaya yönelik bir oyunun parçası olmayacaklarını söylemiştik. Baştan beri söylemiştik HDP bu davada yargılanan değil yargılayacak olacak. Gerçek sorumluların yargılandığı bir süreç bu ülkede gerçekleşecek. Bunun mücadelesini vermeyi sürdüreceğiz. Gerçeklerin açığa çıkması gibi bir dert varsa adil yargılama ve savunma hakkının sağlanması ile birlikte bu yapılmalıdır. Yargılanan arkadaşlarımız ve avukat arkadaşlarımız duruşmalara katılmıyorlar. Bu davalara katılmak oynanan oyunun parçası haline gelmek anlamına geliyordu. Bu haftaki yargılamada arkadaşlarımız bulunmadı. Bundan sonraki süreçte bu tutum devam ederse arkadaşlarımız bu sürecin parçası olmayacak.”
KAFALARINDAKİ KARARI BEYAN ETMEK İSTİYORLAR
Avukat Arzu Kurt, HDP siyasetçilerinin yargılandığı Kobanê Davası süreci başladığı günden beri yaşanan usulsüzlüklerin savunma yapamayacakları düzeye geldiğini vurguladı. Davanın siyasi saiklerle açıldığını ve bu davanın HDP’nin kapatılma gerekçesi yapılmak istendiğini ifade eden Kurt, “Bu davada bin avukat olarak hakikatin açığa çıkarılması davayı bugüne kadar sürdürdük. Müvekkillerimiz hakikatin açığa çıkarılmasının temel öncelikleri olduğunu söylediler. Ancak bunun en temel önceliği adil yargılamanın sağlanmasıdır, savunma hakkı adil yargılama kapsamında bir insani haktır. Açıkların ortaya çıkması için müvekkillerimizin anlatacakları önemlidir, bunlar davanın yalan ve mesnetsiz olduğunu gösterecektir. Heyetin değişikliği ile birlikte dosyanın hızlıca bitirerek, savunma hakkı yaptırılmadan kafalarındaki kararı beyan etmek istiyorlar. 18 Ekim’de başlayan duruşma periyodu sonucu 1 haftalık ara verilmiştir. Biz bunun gerçekçi ve insanı olmadığını söyledik bunun işkenceye dönüştüğünü ifade ettik” şeklinde konuştu.
“SAHTE YARGILAMANIN TARAFI OLMAYACAĞIZ”
Dava kapsamında 180 kişinin binlerce yılla yargılandığı on binlerce evrakın olduğu bir dosya için belirlenen duruşma periyotlarının yeterli olmadığını aktaran Kurt, “Gerekli sürenin sağlanmadığını görüyoruz. Bu şekilde savunma hazırlamanın imkansızlık olduğunu belirtmemize rağmen mahkeme bunları dikkate almamıştır. Ne müvekkillerimiz bunu meşrulaştıracak bir tutum gösterecek ne de biz avukatlar bu sahte yargılamanın tarafı olacaktır. Müvekkillerimizin kendileri hakkındaki belge ve bilgiye sahip olacak bir ortam bulunmuyor. 34 kişi tutuklandı yargılandı hala 21 arkadaşımız tutuklu olarak yargılanıyor. Cezaevi koşullarında kendilerine tanınan haftanın birkaç günü ve sınırlı saatlerde avukatların ısrarı sonucu elde ettikleri bu hakkı kullanırken etkin bir savunma imkanı yapmaları kalmamıştır. AİHS’nin adil yargılama hakkının makul süreyi sağlama şartlarının ihlal edildiği bu aşamada aşikardır. Bütün bunları değerlendirerek müvekkillerimiz ve yaklaşık bin avukat olarak savunma hakkımızı kullandırılmamasının adil yargılama hakkının ortadan kaldırıldığı gerekçesiyle HSK’ya şikayet etme kararı aldık. Buranın politik bir kurum olduğunu bilmekle birlikte bütün şikayetlerimizi bütün mercilere duyuracağız” ifadelerini kullandı.
Ankara Barosu, gözlem hakları merkezinin duruşmaları izleyerek rapor hazırladığını dile getiren Kurt, “Bütün bu gözlemlerimizi adil yargılama hakkımızı savunmak adına sonuna kadar ne gerekiyorsa yapacağız. Müvekkillerimizin hakikatlerin ortaya çıkması için gösterdiği çabayı biz avukatlar olarak da sahipleniyoruz” dedi.
İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ
Avukat Çiğdem Kozan da, Avukat Çiğdem Kozan, “Yargılanan arkadaşların duruşma periyotlarındaki durumuna değinmek gerekiyor. Ayda 3 hafta boyunca ya duruşma salonunda ya da SEGBİS odalarında duruşmaya katılmaya zorlanıyorlar. Bir ayın 3 haftasının duruşma yapılmasının kötü muamele olduğunu söyledik. Duruşmaya gelip giden arkadaşlarımız havalandırma haklarını kullanamıyorlar. Sosyal aktivitelerini yerlerine getiremiyorlar. Bir diğer husus da aile görüşü. Bu görüşlere denk gelen arkadaşlarımızı seçim yapmak zorunda bırakıyor. Arkadaşlarımızın yargılandığı başka dosyaları da var ancak bu mahkeme arkadaşlarımızın o dosyalarda savunma yapma imkanı tanımıyor. Bu işkenceye dönüştü. Müvekkillerimiz belgelere ulaşamıyor biz bile ulaşmakta zorlanıyor” diye belirtti.
İTİRAZLAR ÜST MAHKEMEYE GÖNDERİLMEDİ
Mahkemenin tutukluluğa dair kararının ardında 1 haftalık itiraz süresinin olduğunu ifade eden Kozan, “Bu süre dolmadan, üst mahkemeye gitmeden duruşmayı sürdürüyor. Böylece arkadaşlarımızın tutuk devam kararına itiraz hakları ellerinde alınıyor. SEGBİS kayıtlarının çözümleri bile yetişmiyor. Hala bir önceki mahkemenin SEGBİS çözümleri gelmedi. SEGBİS çözümleri gelmeden bizler savunma yapmaya zorlanıyoruz. Müvekkillerimiz çözümleri okumadan savunmaya zorlanıyorlar. Tutuk devam kararına yaptığımız itiraz henüz üst mahkemeye gönderilmedi” diye aktardı.
HSK’YA ŞİKAYET
Kozan devamında şunları söyledi: “Mahkemeye sorduk kendileri de bir ara karar kurmuş değil. Mahkemeye detaylı olarak neden katılamadığımızı belirten mazeret dilekçeleri sunduk. Bir ayın 3 haftası duruşmada bulunurken avukatlık faaliyetlerimizi yürütemiyoruz. Bunları mahkemeye bildirdik mazeret dilekçelerimizde bunları bildirdik. Duruşmaya makul bir ara verilmesini istedik. Mahkeme mazeretlerimizin gerekçesiz olduğunu belirterek mazeretlerimizi reddetti. Bizler mahkemenin adil yargılama arayışı olmadığını gördük. Mahkeme hızlıca karar çıkarmaya çalışıyor ve adil yargılama hakkını ihlal eden heyeti HSK’ya şikayet etme durumunda kaldık.” (MA)