11 Kasım 2021 22:40
/
Güncelleme: 12 Kasım 2021 11:16

Özlem ERTAN

Geçtiğimiz günlerde, opera sanatı hakkında yazılar yazdığımı bilen bir gazeteci bana Türk operasının durumu hakkında bir soru yönelttiğinde ona şöyle demiştim: Türkiye’nin ses sanatçısı anlamında hiçbir eksiği yok. Harika sesler, solistler var bu ülkede. Tek eksiğimiz eser. Dünya sahnelerinde kendine yer bulabilecek nitelikte özgün, Türkçe eserler bestelenmesi lazım.

9 Kasım akşamı AKM’de düzenlenen Gala Konser'i izlerken bu sözlerimde ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. Türkiye’nin farklı operalarında görev yapan şan sanatçıları, İtalyan opera repertuvarının o güzel aryalarını öylesine dozunda ve ustalıkla seslendirdiler ki duygulandım, coşkuyla ve hayranlıkla doldum. Seda Aracı Ayazlı (Soprano), Eylem Demirhan Duru (Soprano), Evren Ekşi (Soprano), Mine Kurtoğlu (Soprano), Suat Arıkan (Bas), Nesrin Gönüldağ (Mezzo-soprano), Eralp Kıyıcı (Bariton), Gülbin Günay (Soprano), Bülent Bezdüz (Tenor), Aykut Çınar (Tenor), Zafer Erdaş (Bas) ve Murat Karahan (Tenor) biz İstanbullu opera izleyicilerine uzun süre hafızalarımızdan silinmeyecek bir gece yaşattı. Bu arada Şef Zdravko Lazarov yönetimindeki İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrasını da anmadan geçmek haksızlık olur.

Fotoğraf: İDOB

Yazının başında dünya çapında solistlerimiz olduğuna temas etmiştim, o kadar doğru ki. Aslına bakacak olursanız Gala Konser’de dinlemek imkanı bulduğumuz Murat Karahan, Bülent Bezdüz dünyanın önemli sahnelerinde söylemiş ve büyük takdir görmüş isimler. Bundan sonra da aynı beğeniye mazhar olacaklarına kuşku yok.

Bu tür geniş kadrolu konserlerin en güzel yanlarından biri de farklı şehirlerdeki opera kurumlarında görev alan solistleri canlı canlı dinlemek imkanı sunması. Bendeniz İstanbul sahnelerinde nadiren görebildiğimiz Eylem Demirhan Duru’yu, Eralp Kıyıcı’yı, Murat Karahan’ı, Bülent Bezdüz’ü, Mine Kurtoğlu’nu, Aykut Çınar’ı, Seda Aracı Ayazlı’yı dinlemekten büyük mutluluk duydum mesela. Soprano Eylem Demirhan Duru, Verdi’nin ‘La Traviata’sından ‘Sempre Libera… Follie Follie’yi, Violetta karakterinin o zor geçişlerle dolu aryasını o kadar hatasız ve güzel söyledi ki… Tizler pırıl pırıldı, sanatçının sesine hakimiyeti de tamdı. Murat Karahan ve Bülent Bezdüz zaten mükemmel tenorlar. Ne söyleseler güzel söylüyorlar. Eralp Kıyıcı’nın Escamillo’nun aryasındaki çarpıcı performansına da söylenecek söz yok.

İstanbul Operasının değerli solistleri Gülbin Günay, Evren Ekşi, Suat Arıkan, Nesrin Gönüldağ ve Zafer Erbaş’ı AKM sahnesinde dinlemek de ayrı bir keyifti. Hele Soprano Gülbin Günay’ın Puccini’nin ‘Tosca’ operasından ‘Vissi d’Arte’ aryasındaki icrası öylesine dozunda ve etkileyiciydi ki… Tebrikler. Tüm sanatçılara sonsuz tebrikler.

ESKİ MISIR’A HOŞ GELDİK

Gala Konser’den bir gün önce, yani 8 Kasım akşamı ise yine AKM’de Giuseppe Verdi’nin ‘Aida’ operasını izledik. Ankara, İstanbul ve Antalya operasından sanatçıların rol aldığı eserin dekorları görkemli ve başarılıydı. Belli ki dekorlar hazırlanırken Eski Mısır kültürü ve inanışı konusunda da araştırma yapılmış ve özenle çalışılmış. Bu noktada dekor tasarımında imzası bulunan Özgür Usta’nın adını anmak isterim.

‘Aida’ kuşkusuz Giuseppe Verdi’nin en sık sahnelenen operalarından biri. Birbirinden güzel aryalar, düetler, ansambllarla dolu eserin müzikleri Antik Mısır ve Doğu dünyasını sanatseverlerin gözlerinin önünde canlandırma özelliğine sahip.

‘Aida’yı izlerken, gerek müziği tüm renkleriyle sahneye taşıma gerekse solistler, orkestra ve koro arasındaki uyumu oluşturma konusunda şefin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Orkestra Şefi Can Okan’ın başarılı yönetimi hem Verdi’nin müziğindeki tüm nüansların net duyulmasını hem de orkestra ile solistler ve koro arasındaki uyumun sağlanmasını temin etti.

Koro, dansçılar ve solistler de başarılı bir performans sergiledi. Performansların ikinci ve üçüncü perdede ilkine göre daha başarılı olduğunu belirtmek lazım. Radames rolünde Tenor Efe Kışlalı, Aida’yı oynayan Soprano Perihan Nayır Artan, Amneris’i oynayan Mezzo-soprano Medine Tuganova ile Amanosro karakterine can veren Bariton Murat Güney’in performansları akılda kalıcıydı. Özellikle üçüncü perdedeki Aida -Radames ve Aida- Amonasro düetlerinde sanatçılar arasındaki uyum mükemmeldi.

Anladığım kadarıyla AKM’nin ses, akustik sisteminde henüz çözülmemiş bazı teknik problemler var. Bu yüzden solistlerin sesi salonun her yerine gerektiği kadar ulaşmıyor. Bu eksiklikler de zamanla tamamlanınca temsiller çok daha iyi olacaktır.

Yeni AKM’de daha nice güzel eserler, konserler dinlemek umuduyla burada bitirelim bu yazıyı.

Evrensel'i Takip Et