11 Kasım 2021 23:42

Genç bir işçinin tek beklentisi insani koşullarda çalışabilmek

Ferhat 22 yaşında genç bir işçi. “Geleceğe ilişkin hayal bile kuramıyorum” diyen Ferhat’ın tek beklentisi insani koşullarda çalışabilmek...

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Çağlar KAZAK
Eskişehir

Her geçen gün artan hayat pahalılığı karşısında eriyen ücretler, düşen alım gücü... Temel tüketim maddelerine art arda yapılan zamlar emekçilerin geçim mücadelesini daha da zorlaştırıyor. Eskişehir’de her kahvenin, işyerinin, mahallenin gündeminde de zamlar ve pahalılık var. Bir dokunup bin ah işittiğimiz bu dönemde yolumuz Eskişehir’in, “emekçi mahalleleri”nden olan Fevzi Çakmak Mahallesi’nde yaşayan Ferhat’la kesişiyor. 17 yaşında resmi veli izniyle Eskişehir OSB’nin çeşitli fabrikalarında çalışan Ferhat şimdi 22 yaşında ve şu an işsiz.

Ferhat’ın ailesi Ankara’nın bir köyünden Eskişehir’e göç ediyor. Babasını yitiren Ferhat genç yaşta ailenin geçim yükünü sırtlamak zorunda kalıyor. 17 yaşındayken OSB’deki fabrikalara giremediği için, annesinin noter onaylı izniyle cam konserve üretimi yapan bir fabrikada işbaşı yapıyor. 15 gün bu fabrikada çalışıyor. Çalışma koşullarının ağır olmasından dolayı fabrikadan ayrılmak istiyor. Ancak patron ‘Bir ayı tamamlamadan çıkamazsın, ücretini vermem’ diyor. Biraz daha gayret ediyor fakat dayanamıyor, parasını da içeride bırakarak ayrılıyor fabrikadan...

SINAV GÜNÜ DE FAZLA MESAİ

Bu işten sonra ise bulaşık sepeti üreten bir başka fabrikada işe başlıyor. Burada 8 ay çalışıyor. Yine pek çok sıkıntıya göğüs germek durumunda kalıyor. Zorunlu fazla mesailer Ferhat’ı çok zorluyor. Bazen cumartesi ve pazar günleri de çalışmak durumunda kalıyor. Fazla mesai ücretlerinin yanlış hesaplandığına dair diğer işçilerle birlikte muhasebeyle görüşüyorlar ve ‘Bir yanlışlık yok, itirazınız varsa kapı orada’ yanıtını alıyorlar. Bir taraftan da liseyi dışarıdan bitirmek istiyor ancak fabrika yönetiminden sınav günleri için izin çıkmıyor: “Eğer işe gelmezsen, bir daha da gelme...”

“Mecburen işe gitmek durumunda kaldım. O dönem borçlarımız vardı ve ben çalışmazsam ödeyemezdik. O fabrika hem eğitim hayatımı engelledi hem de mesai ücretlerimi tam ödemedi” diyor.

İŞE GİT ÇALIŞ, EVE DÖN UYU

Bu fabrikadan da ayrılıp, bu sefer İŞKUR üzerinden soğutma sistemleri alanında faaliyet yürüten bir fabrikada işe başlıyor. İŞKUR vasıtasıyla işe alındığı için zaten düşük olan ücreti, öğrenci olmasından dolayı 1300 TL’ye düşüyor. Bu durumdan şikayetçiyken bir de pandemi süreci başlıyor. Burada 4 ayını tamamladıktan sonra askerliği aradan çıkarmak istiyor. “Askerden sonra kalıcı bir iş bulurum” umuduyla ayrılıyor ama hâlâ kalıcı bir iş bulabilmiş değil ve aramaya devam ediyor. Askerden döndükten sonra kısa bir süreliğine kauçuk fabrikasında çalışıyor. Günde 12 saatin karşılığında, asgari ücret alıyor. “Hiçbir şeye vakit ayıramıyordum. İşe git, çalış, geri dön ve uyu. Hayatım bundan ibaretti. Kendime, ailemle hiç zaman ayıramıyordum, arkadaşlarımla sohbet edecek dahi vaktim kalmıyordu” diyor. Daha iyi bir iş bulma ve kalıcı olarak çalışacağı bir yer bulmak için bu fabrikadan ayrılıyor.

Geleceğe dair hayal bile kuramadığını belirten Ferhat, “Ben de düzenli bir işim olsun, bir birikimim olsun, evim, arabam olsun istiyorum fakat bu koşullarda çok zor. Ev kurmak çok lüks geliyor şu an bana. Bir kıyafet ya da ayakkabı alıyorum en az iki sene giymek durumundayım. Bu durumdayken geleceğe dair plan yapamıyorum. Kiraya zam gelmesinden, elektriğe zam gelmesinden korkuyorum. Annem belinden rahatsız çalışamıyor. Abimde bipolar rahatsızlığı var, bundan dolayı hiçbir yer iş vermiyor. Mecburen benim çalışmam gerekiyor. Bir tek babamdan kalan maaş var. Evimiz kira. Bu maaş doğal olarak geçinmemize yetmiyor. Tek istediğim hakkımızın yenmediği, çalışma koşullarının biraz daha insani olduğu bir fabrikada çalışmak” diyor.

‘ŞİMDİ KURUŞU HESAP EDER OLDUK’

Ferhat da gittikçe derinleşen yoksulluğu en fazla yaşayanlardan. “2017 yılında Eskişehir’e taşındık. O zaman da geçim sıkıntısı yaşıyorduk ama şimdi kuruşu hesap eder olduk. İğneden ipliğe her şeye zam gelmiş durumda. Ekmeği evde kendimiz yapıyoruz. Geçen ay 95 liraya aldığımız 25 kiloluk un 110 TL olmuş. 165 TL’ye aldığımız büyük tüp şimdi 180 TL. 5 litrelik sıvı yağ 90 TL’nin üzerinde. Benim tek sosyal aktivitem birkaç arkadaşla parka çıkıp kola içip çekirdek çitlemek. İnternet kafeye ya da oyun salonlarına giderdik daha önce ama şimdi saati 4 lira olmuş” diyor.

Ferhat mahallede kurulan semt pazarına dair gözlemlerini de aktarıyor: “Komşularımızın neredeyse tamamı, biz de dahil olmak üzere akşam pazarına çıkıyoruz. Pazarcıların biraz daha fiyat düşürmesini bekliyoruz. Pazarda veya zincir marketlerin attığı sebze ve meyveleri toplayan aileler var. Vatandaşlar bunu keyfinden yapmıyor tabi, geçinemediği için mecbur kalıyor. Her sene işçi maaşlarına yüzde 5-10 zam gelirken temel ihtiyaçlara ise neredeyse yüzde 100 zam geliyor.”

Bu koşullarda asgari ücretin en az 5 bin lira olması gerektiğini belirten Ferhat, aslında bu miktarın bile yeterli olabileceğini düşünmüyor. “Asgari ücrete bu kadar zam yapacaklarını da düşünmüyorum gerçi. Bir de araba alıyorsun vergi, sigara alıyorsun vergi, asgari ücretle çalışıyorsun para eline geçmeden vergi kesiliyor. Ya bu vergiler kaldırılmalı ya da toplanan vergiler bizlerin daha iyi hizmet alabilmesi için harcanmalı” diyor.

Yaşanan bu sorunlar üzerine ise sandığı işaret ediyor: “Halkımız yaşadığı bu sıkıntıları dikkate alarak seçimlerde oyunu kullanmalı.”

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Başak Demirtaş’a 2,5 yıl hapis cezası verildi

SONRAKİ HABER

OHAL Komisyonu KHK ile ihraç edilen 45 akademisyenin daha işe iade başvurusunu reddetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa