15 Kasım 2021 13:32

AKP Sözcüsü Çelik'ten "50+1" açıklaması: Önümüzdeki seçime bu sistem ile gidilecek

AKP Sözcüsü Çelik, 50+1 tartışmasıyla ilgili soruyu, "Önümüzdeki seçime bu sistem ile gidilecek. Cumhurbaşkanını seçme yetkisini millete verdikten sonra bunu nasıl geri alacaksınız?" diye yanıtladı.

Fotoğraf: Erçin Ertürk/AA

Paylaş

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, "Siyasette 50+1 tartışması" ile ilgili soruya yanıt olarak "Önümüzdeki seçime bu sistem ile gidilecek. Cumhurbaşkanı seçme yetkisini millete verdikten sonra nasıl geri alacaksınız?" diye konuştu.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu.

Çelik, bir gazetecinin "50+1 tartışması" ile ilgili sorusuna "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi de meşrudur parlamenter sistemi de meşrudur. Şu anki sisteme eleştiri getirenlerin denge-denetleme mekanizmaları hakkında görüşlerini duymadık. Yasama, yürütme, yargı açısından kapsamlı önerilerini duymadık. Buradaki mesele siyasetin yapıcı alanı sağlamasıdır. Önümüzdeki seçimlere bu sistemle gidilecek. Yakınanların itirazları dışında önerilerinin görülmesi lazımdır. Daha verimli olması, vatandaşın iradesinin devlete daha çok yansıması için çalışmalar yapıldı. Buradaki esas mesele şudur. Cumhurbaşkanını seçme yetkisini millete verdikten sonra bunu nasıl geri alacaksınız? Bütün bunların itiraz edenler tarafından cevaplandırılması gerekir" ifadelerini kullandı.

Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"(Türk Devletler Teşkilatı zirvesinin) Yassıada'da yapılması önemli mesaj içermektedir. Geçmişte Türk demokrasisinin katledilmesi, Başbakanımızın ve bakanların katledilmesinin sembolü olan adan artık özgürlük ve demokrasi adasına dönüşmüştür. Genel Başkan vekilimiz Sayın Binali Yıldırım, Türk Devletler Teşkilatı'nın aksakalı, heyet başkanı olarak seçildi. Bunu bütün devlet başkanlarının onayı ile seçilmesi son derece önemlidir."

"MACRON'UN ÇAĞRISI BİR SKANDALDIR"

"Libya'da barış ve istikrarın sağlanması Libya halkının iradesiyle olacaktır. Hafter gibi unsurlara verilen desteğin en büyük zarar olduğunu düşünüyoruz. Bu zirveye Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetiminin davet edilmesi de yanlıştır. Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetiminin bu zirvede ne işi vardır?"

"Sayın Macron'un Türkiye ve Rusya'nın Libya'dan askerlerini çekme çağrısı, Türkiye açısından bir skandaldır. Türkiye orada paramiliter bir güç olarak, fiili bir militan güç olarak bulunmuyor. BM'nin daveti üzerine eğitim amaçlı olarak ordadır. Burada Türkiye'nin muhatap kabul ettiği, BM tarafından tanınan birileri tarafından meşru ve resmi görülmediği, Hafter'le eşit bir pozisyonda yaklaşımın yeniden gündeme sürüldüğünü görüyoruz. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir."

"Yabancı asker statüsü içerisinde Türkiye'nin değerlendirilmesi kasıtlı yanlış ve yalan siyasetidir. Burada üzücü olan sayın Macron'un bütün beyanatlarında Türkiye'yi hedef almasıdır. Hafter'in yaptığı katliamların arkasında Fransa'nın desteği açık şekilde ortaya serildi. Suriye'de DEAŞ ve PKK'ya dönük olarak Fransız şirketlerinin Fransız istihbaratıyla birlikte verdiği destek Fransız yargısına taşındı. Sayın Macron bununla uğraşacağına böyle bir yanlışa giriyor. Türkiye-Fransa dış politikada birbirinin rakibi olma gibisinden tutumu desteklemek yanlıştır."

"Cumhurbaşkanımız Afrika'ya gidiyor, Fransız yayın organları 'Erdoğan'ın Afrika'da ne işi var?' gibisinden rekabet olarak görüyor. Bu zihniyet baştan aşağı yanlış zihniyettir. Sayın Macron'un bütün Fransız dış politikasını Türkiye karşıtlığına dönüştürmesi sağlıklı değildir. Fransa ile geliştireceğimiz pek çok konu vardır. Burada rekabet yerine dayanışma üretmek daha sağduyulu bir yaklaşım olacaktır."

ERDOĞAN- KARAMOLLAOĞLU GÖRÜŞMESİ

"Sayın Cumhurbaşkanımız pozitif katkı sağlayacak şekilde, yapıcı eleştiriler çerçevesinde çeşitli kesimlerle buluşuyor. Sayın Karamollaoğlu ile buluşması saatler süren son derece iyi gelişmiş bir buluşma olarak yansıdı. Sayın Cumhurbaşkanı ile sayın Karamollaoğlu ile çok eskiden tanışıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın Saadet Partisi'nde çok değer verdiği kimseler var. Bu istişareler her zaman faydalıdır. Herkes görüşünü değiştirecek diye bir şey yok. Sayın Karamollaoğlu katıldığı ve katılmadığı yerleri ifade etti. Sayın Cumhurbaşkanımız da görüşlerini ifade etti. Hem kıdem ve tecrübesi açısından gündemdeki dosyalara en ince ayrıntılara kadar hakim. Bu buluşmalar her zaman faydalıdır ve verimlidir diye değerlendiriyoruz"

MİÇATOKİS'İN AÇIKLAMALARI"

"Yunanistan saldırgan bir devlet politikası izliyor. Yunan halkının bilmesi gereken Yunan siyasetçilerin iç siyasetteki sıkışmışlıkları aşmak, birtakım basınçları manipule etmek için Ege ve Akdeniz'de gerginlik çıkarıyor. Tabii ki yeri geldiği zaman fiili neticeler olacaktır. Yaptıkları şeyler Yunan halkının imkan ve paralarını harcamaktır. Hem hukuken haklıyız hem de sahadaki haklılığımızı tescil edecek her türlü kapasiteye sahibiz. Masada bunları konuşalım diyoruz, her zaman masadan kaçan Yunanistan oldu. Yeni dönemde daha tansiyonu düşük açıklamalar beklediğimiz halde kışkırtıcı açıklamalar Yunan Başbakanı Miçotakis'ten geldi. Çeşitli liderlerle buluşan Miçotakis Yunanistan'ın hiçbir meselesini konuşmuyor, sadece Türkiye'yi şikayet ediyor. Mesaisi Türkiye ile yalan söylemek.

KILIÇDAROĞLU'NUN "HELALLEŞME" AÇIKLAMASI

"Kim olursa olsun helalleşme dendiği zaman saygı duymak gerekir. Dikkatli bir şekilde ele almak gerekir. Bir iradeyi, iyi niyeti gösterir. Bu helalleşmenin altını nasıl dolduracaksınız? Geçmişte de oldu. Helalleşmeden, yüzleşmeden bahsedenler tarihin bazı sıkıntılarından kurtulmaktan bahsedenler kendi partilerinde vatandaşları inciten üsluplar kullanıldığında, kılık kıyafet yüzünden ötekileştirmenin yeniden altını çizen siyasetçiler ortaya konduğunda buna karşı seslerini çıkarmadılar. Son olarak milletvekili sıfatı taşıyan birisinin şehit ailesine küfretmesi karşısında kurumsal olarak suskun kaldılar. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu helalleşmekten bahsediyor. CHP'de aktif siyaset yapan pek çok isim de bunun CHP ilkelerinden taviz vermek anlamına geldiğini söylüyor. Dolayısıyla bunun altının doldurulması gerekiyor. Helalleşme dediğinizde bunun karşı tarafı vardır. Sizin helalleşmenizi kabul edeceklerin değerlendirilmesi önemlidir. Yassıada'da şehit edilenlerin aileleri ile nasıl helalleşeceklerdir. Darbelere destek verilerek açık beyanlarla, bu ülkeye yaşatılmış acılara nasıl helalleşecektir. Bir eski milletvekili hukuk profesörü aynı zamanda 'Bu ülkede ordu kağıt kaplan oldu' demiştir. Bununla nasıl helalleşilecektir. Üniversitede pek çok kızın hayatını karartan siyasetlerle nasıl helalleşilecektir?"

50+1 TARTIŞMASI

"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi de meşrudur parlamenter sistemi de meşrudur. Pek çok siyasetçi mevcut sistemin istikrar üretmediğini, Türkiye'nin Başkanlık sistemi üretmesi gerektiğini ifade etti. Literatür dolu, yapılan açıklamalar net. Türkiye'de parlamenter sistemin bugün parlamenter sistem savunuculuğu yapanların pek çoğu, parlamenter sistemin rahat nefes almasına imkan vermediler, zehirlediler. Askeri vesayet ve yargı vesayetiyle zehirlediler. Birden bire hidayete ermişlerse hadi bunu da olumlu karşılayalım.

Büyük bir parlamenter sistem tecrübemiz var deniyor. Bu kesintisiz bir tecrübe değil. Defalarca sakatlanmış. Tank geçişleriyle yok edilmiş gelenektir. Parlamenter sistem bir tek AK Parti'nin iktidar yılları içerisinde güçlü bir şekilde uygulandı, sistemin de AK Parti'ye kapatma davası açmak oldu. Buraya birden bire gelinmedi. Bir kere sistemi gayrı meşru görmek ne siyaset bilimi ne de demokratik kültür açısından kabul edilebilecek bir şey değil. Türkiye'de sistemin sakatlanmasının sebebi CHP her sistem tartışmasını rejim tartışmasına çevirdiği için zehirlenmiştir. Yasama, yürütme, yargı ilişkileri açısından, bu kuvvetlerin özerkliği açısından problem var deniyorsa, seçim sistemiyle ilgili problem var deniyorsa bunların düzeltilmesi için önerilerin görülmesi lazım.

Şu anki sisteme eleştiri getirenlerin denge-denetleme makanizmaları hakkında görüşlerini duymadık. Yasama, yürütme, yargı açısından kapsamlı önerilerini duymadık. Buradaki mesele siyasetin yapıcı alanı sağlamasıdır. Önümüzdeki seçimlere bu sistemle gidilecek. Yakınanların itirazları dışında önerilerinin görülmesi lazımdır. Daha verimli olması, vatandaşın iradesinin devlete daha çok yansıması için çalışmalar yapıldı. Buradaki esas mesele şudur. Cumhurbaşkanını seçme yetkisini millete verdikten sonra bunu nasıl geri alacaksınız? Bütün bunların itiraz edenler tarafından cevaplandırılması gerekir." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Sağlık emekçisi: Güvencemizi, refahımızı, en önemlisi de gülümsememizi çaldılar

SONRAKİ HABER

Diyarbakır'daki tutuklamalar protesto edildi: Bu adaletsizliği kabul etmiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa