Çaresizliğimizin adı yok
İki adam ve bir kadın. Aynı kadına aşık olan iki arkadaşın buhranı ya da başka bir deyişle çaresizliği sinema tarihinde çokça rastladığımız bir konu. Barış Bıçakçı’nın yazdığı Bizim Büyük Çaresizliğimiz’i aynı adla uyarlayan Seyfi Teoman’ın yönettiği filmin konusu dışarıdan bakınca bu mate
Ender ile Çetin çocukluktan beri arkadaş, o kadar yakınlar ki yıllardan beri aynı evde yaşamanın hayalini kurmuşlar. Ne sevgililer ne diğer dostlar ne de başka şehirler Ender ile Çetin’in arasına uzanamamış. Daha filmin başındaki cenaze sahnesi, Ender ile Çetin’in dostları Fikret’in trafik kazasında annesi ve babasını kaybedişinin ardından taziye sürecini betimliyor. Fikret Almanya’ya dönmek zorunda kız kardeşi Nihal’i emanet edebileceği tek yer Ender ve Çetin. Tam birlikte yaşama hayalleri gerçekleşmişken, beklemedikleri bir anda hayatlarına dahil olan Nihal’le birlikte Ender ve Çetin için farklı bir süreç başlar. Özenli davranmaya çalışırlar, acısını göstersin isterler ama Nihal ketum bir şekilde pek bahsetmez acısından. Zamanla birbirlerine alışırlar. Hatta Ender de Çetin de aşık olur Nihal’e… Ama bu aşk iki adamı karşı karşıya getirmez aksine rakı tokuşturarak kutlarlar bu ortak aşkı.
Ender ve Çetin için aslında Nihal’in kendisi de önemli değil ya da onun kimi tercih edeceği, romanda da Ender, “İkimiz de Nihal’in birimizden birini seçmesi gibi bir olasılığı hiç düşünmemiştik” der. Nihal’den, yürüyüşünden, oturuşundan, görünüşünden bahsettikleri zamanlarda bile bunu dillendirmezler. Seçilmek ya da tercih edilmek değil önemli olan, aslolan birlikte aşık olmaktır çünkü.
Romanda da Ender ve Çetin’in birbirlerine bağıydı göze çarpan, aşk ya da Nihal arkalarından gelebiliyordu ancak. Filmde de merkezde Ender ve Çetin’in birbirlerine olan bağlılığı var. Dışarıdan bakınca bu iki adamın bu denli yakın olması eş cinsel bir ilişkiyi de akla getirebilir. Fakat filmde de romanda da ayrıntılar bu ilişkinin derin bir dostluk bağıyla oluştuğunu gösteriyor, dolayısıyla bu anlamda cinsel bir çekimden bahsetmek zor.
ASIL ÇARESİZLİK ÇOCUK KALAMAMAK
“Bizim büyük çaresizliğimiz Nihal’e aşık olmamız değil, sesimizin dışarıdaki çocuk seslerinin arasında olmayışıydı” der Ender romanda. Ender ile Çetin’in mutfakta fasulye pişirirken sessizleştikleri ve dışarıdan gelen çocuk seslerini duyduğumuz sahne, işte romanın bu cümlesini özetliyor. Bu sahnenin bu kadar anlamlı olması, romanda geçen o cümleyi bilmemizden kaynaklanır. Bu yüzden romanı okuyup filme gidenlerin hissiyatları daha güçlü olacak.
İlk filmi Tatil Kitabı’nın ardından hareketli kamerayla daha farklı bir yapıma imza atan Seyfi Teoman’ı daha yolun başında bir yönetmen olarak düşündüğümüzde ne kadar iyi bir iş çıkardığını söyleyebiliriz. Filmin rengi, Ankara ve zaman zaman donuklaşan ilişki ağlarıyla birebir örtüşüyor neredeyse. Berlin’de Altın Ayı için yarışan, İstanbul Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü ile En İyi Görüntü Yönetimi Ödüllerini alan Bizim Büyük Çaresizliğimiz, aşk, dostluk, ilişkiler anlamında ezber bozan bir yapıya sahip. Romanı okumadan filme gidecek olanlarla romanı okuyup seyredecek olanların hissiyatları farklı olacak ama herkesin kolaylıkla hissedebileceği ortak duygu: her şey geçer dostluk kalır. (İstanbul/EVRENSEL)
[email protected]
Yönetmen: Seyfi Teoman
Senaryo: Barış Bıçakçı-Seyfi Teoman
Oyuncular: İlker Aksum, Fatih Al, Güneş Sayın, Taner Birsel, Baki Davrak,
Mehmet Ali Nuroğlu