17 Kasım 2021 07:15

Seda

Boğaziçi Üniversitesi

Ülkemizde insanların yadsınamayacak bir bölümü sosyalizmin hayal ürünü olduğunu, hatta ütopya olduğunu düşünmektedir. Ancak bu düşünceleri doğuran iddiaların temeline indiğimizde büyük bir çoğunluğunun içinin bilimsel dayanaktan yoksun olduğunu, ayrıca kulaktan dolma bilgilere ve ön yargılara dayandığını öne sürmek yanlış olmaz. Çünkü biliyoruz ki bu konu bilinçli olarak resmi ve gayri resmi kaynaklarla olmadığı gibi gösterilmiştir. Böylece bunu hedefleyenler büyük bir kitleyi etkisi altına almayı başarmıştır. Sonuçta öne sürülenler hep aynı klişelerden ibaret olmaktadır: “Sosyalizm hiyerarşiyi yıkamaz”, “Kapitalizm yıkılsa bile gelecek sistem yine onun gibi olacak”, “İnsan doğası gereği bencildir”, “Sosyalizm için dünya kaynakları yetersiz”, “Sosyalizm insanları teşvik edemez” vb.

ÜTOPYA DEĞİL GERÇEK GEÇMİŞ DEĞİL GELECEK

Bu sorulara kısa ve öz şekilde değinmek isterim. Tarihe baktığımızda sosyalizmin somut örneğini bulmak mümkündür. Ekim Devrimi bunun en güzel örneğidir. Ancak çözülmesi ve günümüzde tam olarak sosyalist diyebileceğimiz bir ülkenin olmaması eleştirilerinde göz önünde bulundurulması gereken nokta şudur: Tarihi olayları zaman ve mekândan ayrı değerlendiremeyiz. Bu açıdan baktığımızda bu eleştirilere o dönemki zorlu ve kısıtlı şartlar (savaşlar, kıtlık vb.), pratik anlamda daha yeni doğum yapmış bu rejimin süreç içerisinde çözülmesini açıklayabilecek koşullardan bazılarıdır. Lakin günümüzde sahip olduğumuz daha geniş olanaklarla eskiden yaşanan sorunların da üstesinden gelerek ileri deneyimler inşa edebiliriz.

Öte yandan kapitalist sistemde bile çevresine iyilik yapmaya çalışan insanlar varken insanın doğasının bencil olduğunu öne sürmek ne denli akla yatkın ve bilimsel? Doğan her bebek bencil mi doğmaktadır yoksa içinde doğduğu sistem bencillik tutumunu tetikleyip geliştirmekte midir? Peki sizce şu anki sistemde çoğunluğun, emekçilerin, kar teşvikiyle çalıştığını söylemek doğru mudur? Şu, yadsınamaz bir gerçektir: Bugün bile kapitalist toplumda kar teşviki olmadan birçok kimse çalışıp hayatına devam etmektedir. Çünkü hepsi hayatını devam ettirmek zorundadır ve bunu öncelikle temel ihtiyaçlarını gidererek başarabilirler. Zaten şu anki sistem de onlara yalnızca bu gereksinimlerini karşılayabilecekleri kadarını sunmaktadır. Sosyalizmde de bu ve daha fazlası olacaktır. Çünkü sosyalizm kişiye sadece hayatını devam ettirebileceği temel gereksinimleri sunmaz, yanı sıra ikincil ihtiyaçlarını da karşılamayı amaçlar. Bu noktada ise kaynak yetersizliği gibi mantık dışı bir yorum çıkagelir. Buna karşılık verebileceğimiz onlarca örnekten bir tanesi 30 ton limonunun kilosuna 1 TL’den bile alıcı bulamayan çiftçimizdir. Bizler, marketten 3 tanesini 3 TL’ye zor alırken tonlarca limonun böylesine israf edilmesi ekonomimizi kalkındırmakta mıdır?

Kapitalizm, sosyalizmin aksine kar amaçlı üretim yapan bir sistemdir. Bunun sonucunda gelişen ve büyüyen ekonomi totalde pozitif görünse de bu pastadan büyük payı kapitalistler yani üretim araçlarını elinde bulunduran kaymak tabaka elde etmektedir. Bu da sınıflaşmayı daha da keskinleştirmektedir. O yüzden sürekli değişim içinde olduğumuzu özümsemeli ve yıllardır hüküm süren bu sistemi reddetmeliyiz. Unutmayın ki her fırtına hayatınızı bozmak için gelmez, bazıları yolunuzu temizlemek içindir.

Evrensel'i Takip Et