5. yargı paketi Mecliste: Çocuğun yararı yok, kadınlar şiddete teslim
Avukat Ceren Kalay Eken, Meclis Genel Kurulunda görüşülen 5. yargı paketinde ön görülen değişiklerin kadın ve çocuklar için ciddi riskler taşıdığını söyledi.
Fotoğraf: Ceren Kalay Eken'in kişisel arşivi
Meltem AKYOL
İstanbul
Meclis Genel Kurulunda görüşülen 5. yargı paketinde ön görülen değişiklerin kadın ve çocuklar için ciddi riskler taşıdığını belirten Avukat Ceren Kalay Eken pakette hareket noktasının babalar yani erkekler olduğunu, çocuk ve kadın odaklı bir bakış olmadığını vurguluyor. Kadınların keyfi nedenlerle değil şiddete uğrama korkusu ile çocuğun görüş hakkını yerine getirmekte güçlük yasadığını söyleyen Eken, “2 yaşında henüz annesini emen bebeğin yatılı babaya verilmesi gibi kabulü güç kararlar var, bunu uygulayamayan kadını hapse atmak mı sorunları çözecek ya da en acil sorun babalık duygusunun tatmini mi bu ülkede her gün kadınlar ölürken?” diye soruyor.
5. YARGI PAKETİ; REFORM MU TEHDİT Mİ?
AKP’nin Meclise sunduğu 5. yargı paketinin genel kurulda görüşülmesi bekleniyor.
Adalet Bakanlığının 2019 yılında hazırlayıp kamuoyuna açıkladığı “Yargı Reformu Strateji Belgesi” kapsamında hazırlanan, 54 maddeden oluşan 5. yargı paketi, İcra İflas Yasası, Medeni Yasa ve Çocuk Koruma Yasası’nın da aralarında bulunduğu sekiz ayrı yasada değişiklik öngörüyor. Yasa teklifinin en önemli düzenlemesini ise velayet ve boşanma davalarında büyük sorun olan ebeveynlerden birinin çocuğunu diğer ebeveynle görüştürmemesi halinde ‘icra’ yoluyla çocuğun haczedilerek görüştürülmesi uygulamasına son verilmesi oluşturuyor.
“ÇOCUĞUN YARARI DA KADININ GÜVENLİĞİ DE YOK!”
Paket kamuoyuna yansıdığı ilk günden itibaren tartışma yarattı. Özellikle kadın ve çocuk hakları konusunda çalışan uzmanlar ve avukatlar, risklere dikkat çekiyor.
Avukat Ceren Kalay Eken de bu isimlerden biri. Evrensel’e konuşan Eken, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı. Çocuk hakları konusunda da uzman olan Eken, geçtiğimiz dönem de Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi genel sekreteriydi.
Paketin yapılış biçimine dair eleştirilerini sıralayan Avukat Ceren Kalay Eken şunları söyledi: “Yasa yapımında sahada görev yapan uygulayıcılar ve sosyal hizmet uzmanlarının tecrübelerine öncelik verilmesi gerekirken toplumdan son ana kadar kaçırılan yasa içeriği ‘Ben yaptım oldu’ mantığının klasik bir örneğidir. Üstelik mevcut yasal düzenlemeler dahi gereği gibi uygulanmazken yasa sistematiğini bozan ve çocuğun üstün yararını ve kadının güvenliğini gözetmeyen değişiklikler getirilmeye çalışılmaktadır.”
“KORUMA İÇİN BELİRGİN DÜZENLEME YOK!”
Teklifte çocuk teslimi ve tedbir kararlarının adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüğünce yerine getirileceği belirtiliyor. Avukat Eken, tüm yurt çapında görev yapacak olan müdürlük personelinin çok yetersiz olduğunu hatırlatıyor ve devam ediyor: “Teslime ilişkin belirli bir mekan belirlemesi yapılmamış, valilik ve belediyelerin yer sağlayacağı belirtilmişse de aslında bir belirsizlik yaratılmış. Tarafların gergin olduğu çocuk teslimi işleminde çocuğun ve kadının güvenliğinin nasıl sağlanacağına dair hiçbir belirgin düzenleme yok. Son yıllarda kadına zarar vermek maksadıyla kendi çocuğunu öldüren erkekler olduğu göz önüne alındığında bu düzenlemenin toplum bakımından ciddi bir tehlike yaratacağı açık.”
“ŞİDDET TEHDİDİ DEVLET ELİYLE SÜRECEK!”
Türkiye’de boşanma davalarının birçoğunun temelinde kadına yönelik şiddetin yer aldığına dikkat çeken Avukat Eken, yasanın gerekçesinde ‘Annelik babalık duygusunun tatmini’ açısından şikayetler olduğundan bahsedildiğini hatırlatıyor. Velayetin çoğunlukla annelerde olduğu için hareket noktasının yoğunlukla babanın şikayeti olduğunu söyleyen Avukat Eken, sözlerini söyle sürdürüyor: “Velayeti elinde bulunduran ebeveynin -ki çoğunlukla kadın oluyor- kişisel ilişki kararlarını yerine getirmediği iddia edilerek analık-babalık duygusunun tatmininin engellendiğinden bahsedip kadını baskılar şekilde disiplin hapsi getirilmesi öngörülüyor. Ki çoğunlukla kadınların keyfi nedenlerle değil şiddete uğrama korkusu ile kişisel ilişki, yani çocuğun görüş hakkını yerine getirmekte güçlük yaşadığını biz biliyoruz.
Çoğunlukla velayet sahibi olan kadınların bu korku nedeniyle kişisel ilişki kararını yerine getirememesi haline disiplin hapsi düzenlenmesi bu tehdidin devlet eliyle sürdürülmesi anlamına geliyor. Burada asıl derdin çocuğun üstün yararı olması gerektiği hususundan uzaklaşıldığı -anne-baba yönünden yaklaşıldığı- çocuğun görülmediğini, katılım hakkının göz ardı edildiği anlaşılıyor.”
“EN ACİL SORUN ‘BABALIK’ TATMİNİ Mİ?”
6284’te dahi koruma kararlarında kişisel ilişki hali saklı kalmak üzere uzaklaştırmadan bahsediliyor olmasının da erkeklerce kötüye kullanılarak birçok vakada çocuğu görme bahanesi ile kadınlara şiddet uygulandığını görüyoruz diyen Eken, “Buna karşın kadını şiddetten korumak gayesinden önce erkeğin babalık duygusunun tatmininin yine çocuğun üstün yararından da üstün tutulduğunu hissettiriyor düzenleme. Zira uygulamada aile mahkemeleri çok koyu kişisel ilişki kararları kurmaya başladılar. 2 yaşında henüz annesini emen bebeğin yatılı babaya verilmesi gibi kabulü güç kararlar var, bunu uygulayamayan kadını hapse atmak mı sorunları çözecek ya da en acil sorun babalık duygusunun tatmini mi bu ülkede her gün kadınlar ölürken?” diye sorarak noktalıyor sözlerini.