17 Kasım 2021 18:46

Eğitim Sen üyesi Atakan Erdağı: Salgında eğitim…

Her sınıfta her hafta bir Covid vakası, birden çok temaslı oluyor, bu da derslerin işlenişi, öğrencinin okul ile bağını zayıflatıyor öğretmene yabancılaşmasına neden oluyor.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Atakan ERDAĞI
Eğitim Sen Üyesi- Bursa

Salgının okullardaki görünümünü değerlendirmemiz gerekiyor, okullar eğitim öğretime açılalı on hafta oldu yaşananların ve uygulamaların konuşulması ve değerlendirmelerin yapılması gerektiği öğretmen, öğrenci ve veliler acısından su götürmezdir.

Salgınla beraber bir buçuk yıl okullarını en az açık tutan ülke olduğumuz için salgın bitmese de çocuk ve gençlerin davranış ve biliş seviyeleri incelenmeli buna göre eğitime yeni yol haritası çıkartılmalıydı, bunların konuşulması ve öğretmenler odasında uzaktan eğitim geyiğinin yapılması dışında bir şey konuşulmadı, konu ile ilgili bir arpa boyu yol alınamadı. Zaten geçmişten gelen eğitim ve eğitimci sorunlarına yeni bir devasa sorun da eklenmiş oldu. Okulların açık tutulması iddiası bilimsel olarak güzel ve akılcı, ancak konunun uzmanları okul ortamlarının salgın dönemine hazır olması koşuluyla bu uygulamanın doğru olacağını belirtiyorlar. Peki okullarımız bu salgın da daha az kapalı ortamlar, hijyenik ve temiz bina ve derslikler sunuyor mu? Her şeyden önemlisi de en az temasın yaşanıyor olması gerektirirken öyle mi? Dersliklerde özellikle şehirlerimizin kenarındaki okullarda öğrenci sayıları 40-35 kişi, okullarda 24-32 derslikli, ikili eğitim yapıldığı için temas olmaması mümkün mü? Salgından korunmanın yolunun aşı olduğu herkes tarafından bilindiği halde hatta aşıların kimi ülkelerde 5 yaş 12 yaş gibi gruplara uygulandığı gerçeği ortadayken, hala okullarımızda öğrenci ve öğretmenlerden aşı olmayan ya da aşı karşıtlarının varlığının bulunması ve buna karşı bir tedbir alınmaması gerçekliği ile karşı karşıyayız.

Bu sorunları aşan ya da en aza indiren ülke ve bağlı eyaletler incelenirse çözüm bulunabilir, özellikle kamu hizmeti gören çalışanlarına zorunlu aşılama yapılması, yaptırmayanlara karşı ise evden çalışma ya da izin verilmesi uygulanıyor. Öğrencilerimizin bu virüsü taşıyıp taşımadığını bilmiyoruz, ancak hastalık ortaya çıkınca belli oluyor. O arada bir hafta-beş gün beraber temasta olan arkadaşları tedirgin oluyor test yaptırmak için okula gelmiyorlar, bu bazen 1-2 günü buluyor. Her sınıfta her hafta bir Covid vakası, birden çok temaslı oluyor, bu da derslerin işlenişi, öğrencinin okul ile bağını zayıflatıyor öğretmene yabancılaşmasına neden oluyor. Geçmişten gelen öğrenme kayıpları ve davranış bozuklukları üzerine eklenince de okulda devamsızlık veli-öğretmen çatışması veli-idareci çatışması yaşanır hale geliyor.

ÖĞRETMENLER ARASINDA HANGİ SENDİKAYA ÜYE OLDUĞUNA BAKILARAK AŞI OLMAYAN ÖĞRETMENLERDEN TEST SONUCU İSTENİR HALE GELDİ

Veli aşı yaptırmıyor ancak olayın farkında değil, çocuğu okula gelirken toplu taşıma ya da servis kullanıyor, okulda en az kalan öğrenci 6-7 saat kalıyor buradaki temaslar ve maskelerin de durumu göz önünde alınırsa çocuk ya da genç kendini ne kadar ve ne zamana kadar bu illetten korur belli değil. Veliye çocuğunun aşılanması gerektiğini söylememize rağmen aşılatmıyor, sizin de yaptırımınız olmuyor.

Salgınlar bilimsel olarak halk sağlığı açısından yönetilir, bireysel tercihlerle değil. Bireysel tercihler göz önüne alınır, tedbirler konur. Aşılama kampanyaya dönüştürülmesi veli izniyle tüm öğrencilerimiz okullarımızda aşılanmalıdır, aşılanmayanlar uzaktan eğitime devam etmelidirler. Aynı uygulama öğretmenler ve eğitim çalışanları için de geçerli olmalıdır.

Öğretmenler arasında hangi sendikaya üye olduğuna bakılarak aşı olmayan öğretmenlerden test sonucu istenir hale geldi. İktidar yandaşı sendikalara üye olanlar test yaptırmasa da sıkıntı yok, diğerlerine yasa ve mevzuat hükümleri uygulanması akıl alır gibi değil, bir eğitim ve bilim işkolu sendikası aşı karşıtlığını savunuyor, yetmezmiş gibi test zorunluluğuna karşı da mücadele ediyor, diyelim. Üyenin hakkını korudun bu durum da öğretmenin ya da öğrencilerin sağlığı ne olacak ya da öğretmenler odasındaki diğer öğretmen arkadaşlarının sağlığı ne olacak belli değil. Uygulamalar salgının normal uygulamaları dışında uygulanıyor, aynı durumda bir vatandaşa uygulananla öğrenci ve öğretmene uygulanan farklılık gösteriyor. Öğrenci testi pozitif çıkıyor okula bildiriliyor, okul öğrencinin son birkaç gün içinde temas halindeki öğrenci ve öğretmenlerin ulaşıp bildirmesi gerekiyor, peki bu bildirim işi yapılıyor mu ya da temaslı taraması oluyor mu? Yapan var mı, kontrol var mı? Belli değil.

Bir başka gariplikte temaslı öğretmen ve personel işinin başında çalışıyor olması, vaka olana kadar diğer bir ifadeyle yatağa düşene ve çalışamaz hale gelene kadar devam ediyor olması. Bu nasıl bir bakış açısı hangi çağ da yaşıyoruz, çalışma yaşamımız ilkel koşullar seviyesinde devam ediyor. Bir de temaslı öğrenciler karantinaya alınıyor ayrıca bunlar içinde öğretmen uzaktan eğitim yapması isteniyor bu uygulama tam bir kargaşaya dönüşmüş durumda herkes kendi bulduğu yönteme göre uyguluyor; kimi sınıfını internetten karantinalı öğrencilerle paylaşıyor, kimi ders saatleri dışında yapıyor, kimi teneffüs aralarında cep telefonu veya tablet kullanarak yapıyor.

Okulların fiziki koşulları çok yetersizdi salgın bu hastalığı okulda barındırmaya müsait. Ayrıca okuldan eve-sokağa taşımaya ya da evden-sokaktan okula taşımaya dönüşmüş durumda. Okullar açıldıktan altıncı haftaya kadar temizlik görevlileri okulda yoktu, okullarımız adeta çöplük ve pislik yuvasına dönüşmüştü çareyi öğrenci ve öğretmenler kendi imkânlarıyla temizlik yaparak giderdiler, sınıflarını ve çevrelerini temizlediler, tabi bu arada bunu yapmaktan imtina gösteren, çekinen öğrenci-öğretmenlerimiz de oldu bunu da belirtmemiz gerekir. 

Okullarda şu an eğitim yok. Kaçında dezenfekte çalışması yapılıyor ya da öyle bir imkanı var,  belediyeler okullarda yandaş vakıflar ile ilişki kurulursa ilgileniyorlar, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Teknoloji Takımı (T3) Vakfı tarafından düzenlenen TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali için milyonlarca lira harcayıp bu vakıfların projelerinin ortağı oluyorlar, imkan sağlıyorlar okulların dezenfekte edilmesi temizlenmesi ve benzeri gibi durumlara yanaşmıyorlar bu anlaşılır değil. Özellikle imkanları olmayan okullar için bu neden yapılmıyor, tam gün eğitim yapan okullarda öğrencilerin yemek sorunları var bir an önce çözümlenmeyi bekliyor, kantinlerde satılan simidin, suyun vb. fiyatı belli bunun üzerine yol parasını da katarsak bir öğrencinin aileye aylık yükü ortaya çıkar, bu ailelerde iki çocuk okula giderse ailenin durumunu varın siz düşünün.

 Öğretmenlerin iş yükü salgınla bir kat daha arttı özellikle uzaktan eğitimin yürütülmesi için materyaller edinilmesi, hazırlıklar için araç gereç ve program temin edilmesi, bunlara zaman ayrılması en önemli durumdur. Tüm bu yaşananların karşısında sistem aksaklıkların sorumlusu olarak ekseriye öğretmene yüklendi ve hala yüklenmeye devam ediyor özellikle bizler uzaktan eğitim sürecinde yaşananların sorumlusunun yöneticiler ve bizzat sistemin kendisi olduğunu biliyoruz, bunun en somut göstergesi işin içinden çıkılamadığında yüz yüze eğitime farklı sınıflarda geçilmesi, gerekçelerinin dayanıksızlığı ile yeniden eğitime ara verildiğinde gördük.

Ülkede ve okullarda salgın yaşanmıyormuş ya da yokmuş gibi davranıyorlar. Norm kadro uygulamaları, proje okul uygulamaları, zorunlu olmayan atamaların yapılması vb. birçok uygulama yapılıyor. Öğrencinin okula devam zorunluluğu yokken, devamsızlık afları ve veli inisiyatifi ile devamsızlık teşvik edilirken, okulların farklı program uygulamasına rağmen öğrenci nakillerine devam ederken bu uygulamalar yapılıyor. Böyle olunca istedikleri öğretmeni norm fazlası yapıp okullardan gönderiyorlar ya da istediklerini norma dahil ediyorlar. Özellikle proje okullarındaki öğretmen ve idareci atamaları tamamen keyfilikle yürütülüyor. Bu yaşananların anlamı biz kadrolaşıyoruz, ya da istediğimizi yaparız mantığıdır. Özellikle mesleki teknik okullarında öğrencisi olmayan fakat milyonlarca lira değerinde tezgâh ve malzemesi bulunan alan bölümleri varlığını korumakta. Bu alanda öğretmen olarak görev yapanlar angarya işlerde görevlendirilmişlerdir. Bu alanlar tekrar eğitime alınıp değerlendirilmesi ve halkın eğitimine sunulması gerekir.Okulların fiziki koşulları salgınla baş edecek hale gelmeden aşı uygulaması zorunlu olmadan ve temaslı ortamlar seyrettirmeden bu dönemin sağlıklı atlatılması mümkün görülmüyor. Bir günde 5000-6000 öğrencinin kullandığı okul binaları ve derslikleri var, iki hatta üç okul bir arada zamanı paylaşarak binayı ve derslikleri kullandığı düşünülürse durumun ne kadar vahim olduğu ortaya çıkar. Ailelerin (velilerin) ve eğitimcilerin bu konuya duyarlı olmaları gerekir, uzman ve bilim insanlarından yardım alarak talepte bulunmaları, özellikle ders saatlerinin dakikalarının düşürülmesi, seçmeli derslerin sosyal-psikolojik ve bilişsel kayıpları karşılayacak şekilde düzenlenip serbest yapılması, seçmeli ders uygulamalarının yapılmaması ya da uzaktan yapılması, haftalık ders saati sayısının yarı yarıya yüz yüze ve uzaktan olarak ikiye ayrılması vb. konuları muhakkak düşünülmelidir.Yarın bizim ve çocuklarımız için geç olmadan bugünden başlayarak taleplerimizi kamuoyuna ilgililere yetkililere bildirmeliyiz. Veli dernekleri, okul aile birlikleri, eğitim işkolu sendikaları baskı yapmalı, duyarlı olmaları için çaba sarf etmeli yoksa sürü bağışıklığı yöntemi ile kalan sağlarla bu salgını atlatırız.

ÖNCEKİ HABER

5'inci Yargı Paketi'ni içeren kanun teklifinin ilk 6 maddesi kabul edildi

SONRAKİ HABER

Kısa vadeli dış borç stoku eylülde 124,4 milyar dolar oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa