Uzayınca olmuyor!
Çocukluk travmaları büyüdüklerinde de pekişerek devam eden dört kardeşin yaşadıkları psikolojik sorunları konu edinen Masumlar Apartmanı, ikinci sezonunda izleyiciyi uzaklaştırıyor!

Masumlar Apartmanı dizisinin afişi
Serpil İLGÜN
Bezelyeleri tek tek, sabunlayarak dörder kez yıkamak, her tarafın çamaşır suyu ile dörder kez ovalanması, bulaşıkların, giysilerin, ellerin dörder kez yıkanması, sabunun bile poşet içinde korunması dizi dünyasında ilk kez odağa alınmıştı. Aşk hikayeleri ile çevrelenince kısa sürede ilgi çekti.
TRT 1’de ikinci sezonu yayımlanan Masumlar Apartmanı’ndan söz ediyoruz. Kitapları İstanbullu Gelin, Kırmızı Oda, Camdaki Kız, Doğduğun Ev Kaderindir isimleriyle dizilere taşınan Psikiyatr Gülseren Buğdaycıoğlu’nun Madalyonun İçi kitabındaki Çöp Apartman hikayesinden uyarlanan dizi, ikinci sezonunda seyircisine isyan ettiriyor!
MESELE SADECE TEMİZLİK TAKINTISI DEĞİL
İzlemeyenler için özetlemeye çalışalım.
Masumlar Apartmanı, çocukluk travmaları büyüdüklerinde de pekişerek devam eden ve aynı evde yaşayan zengin aile bireylerini konu ediyor. Görücü usulüyle evlendiği kocası başka bir kadına tutulunca anne Hasibe’nin temizlik takıntıları artar ve dört çocuğunu zorbalık yaparak büyütür. Büyük çocuk Safiye (Ezgi Mola) çok istediği halde liseden sonra okula gönderilmemiş, kardeşlerine annelik yapmıştır. Diğer çocuklarına da oldukça otoriter davranışlar sergileyen anne Hasibe öldüğü halde özellikle Safiye’nin tüm davranışlarına etki etmeyi sürdürmektedir. Annesinin kıyafetlerini giyen Safiye, dışarısı “kirli” ve “tekinsiz” olduğu için apartmandan dışarı çıkamazken, otuzlu yaşlardaki kız kardeş Gülben (Merve Dizdar) altını ıslatmakta, kirlenen çarşaflar siyah çöp poşetlerine konulup, apartmanın bir başka dairesinde istiflenmektedir. Aile şirketini babasından devralan erkek kardeş Han (Birkan Sokullu), geceleri çöp toplamaya çıkmaktadır. Eğitimini sürdürmeye çabalayan en küçük kardeş Neriman (Gizem Katmer) psikolojik sorunlar yaşayan ailedeki tek normal sayılacak bireydir ancak o da yaşanan krizlerin, gerilimlerin, kavgaların etkilerini bedenine zarar vererek yansıtır.
Psikolojik drama türündeki dizi salt bir temizlik takıntısını değil, oyuncuların başarıyla altından kalktıkları son derece rahatsız edici başka psikolojik sorunları da işliyor. Bu sorunların etrafına örülen dizi, Han-İnci (Zeynep Farah Abdullah) aşkı, Safiye’nin lise aşkı Edebiyat Öğretmeni Naci (Tansel Öngel) ile yıllar sonraki karşılaşmaları ve Şair Turgut Uyar’dan okunan şiirlerle depreşen sevgileri, Gülben’in, aynı zamanda Han’ın yakın arkadaşı olan Esad’a olan 22 yıllık sevdası gibi yan hikayelerle reytinglerde üst sıralarda yer alabilmişti.
Konunun gerçek bir hikayeden senaryolaştırıldığı açıklanınca, doktor-danışan ilişkilerinin ifşa edilmesi, etik kurallar gibi tartışmalar gündeme gelmiş, eser sahibi Psikiyatr Gülseren Buğdaycıoğlu tepki göstererek, “Ne ifşası? Kitapta geçen isimler bile okuduğunda kendilerini tanımakta güçlük çeker. Küçük bir ipucu bile asla vermem. Gerçek aile ‘Masumlar Apartmanı’nda olduğundan çok daha abartılı. O kadarını insanlar kaldıramaz diye ben kitapta da olabildiği kadar azalttım” açıklamasında bulunmuştu.
ÖLMÜŞ ANNE DE CANLANDI!
Gerçek ailenin çok daha abartılı olmasının tahayyülü zorken, iki saati aşan sürelerdeki her bölümün gereksiz tekrarlar, sıkıcı uzatmalar, geri dönüşlerle doldurulmasına karşın, aile bireylerinin iyileşmeye dönük adımlar atıyor olması izlemeyi kolaylaştırıyordu. Ancak tutan bir işin vaktinde bitirilmeyerek diğer sezonlara da sarkıtılması, benzer durumdaki dizilerde olduğu gibi Masumlar Apartmanı’nda da izleyiciyi uzaklaştırdı.
İnci’nin ölümüyle bitirilen geçtiğimiz sezon, yeni yayın döneminde aile bireylerinin tümünün psikolojik sorunlarının eskisinden de beter bir hale bürünmüş olarak izleyiciye sunuldu. Önceki sezonda Naci’yle İstanbul sokaklarını dolaşmayı başaran Safiye, daha da eve kapanmış, temizlik takıntıları yükselmiş, bencil, kıskanç bir figür haline getirilmiş. Naci ve Esat’ın hafakanlar bastıran sabırlı aşık halleri, Gülben’in daha önce güle oynaya gittiği ve evlilik planları yaptığı Esad’ın evine artık tiksinerek girmesi, diziye yeni giren Rüya karakterinin (Melisa Şenolsun) Han’ı tanır tanımaz takıntı haline getirmesi, ölmüş annenin artık geri dönüşlerde ya da zihinlerde değil, kanlı canlı hale büründürülerek gösterildiği sahneler… izleyicinin aklıyla alay etme sınırlarını oldukça zorluyor.
Psikolojik sorunlar bu kadar ağırlaşırken, tedavi seçeneğinin olabildiğince dışarıda bırakılması ise başlı başına bir sorun. Doktora başvurmayla ortaya çıkan asıl hikaye, doktor-tedavi seçeneklerini (Ortadan kaldırıyor demeyelim ama) muğlaklaştırıyor. Gülben’in bu konuda attığı adımlar Safiye tarafından boğuluyor. “Geçen sezonda şu olayın sebebini size şöyle anlatmıştık ama o öyle değil” denerek, izlenmiş bitmiş meselelere yeni icatlar çıkarılıyor. Karakterlerin yaşadıkları psikolojik sorunları dizinin başlangıcından daha beter hale getirmek, yeni sezonu ve dahi iki saati doldurmak için yapılan tekrarlar, abartılan uzun bakışmalar, yavaşlatılan diyaloglar, hikayede büyüyen boşluklar, izleyiciyi uzaklaştırmaktan başka işe yaramıyor.
Evrensel'i Takip Et