Kadına şiddet halk sağlığı sorunudur!
25 Kasım’da da geceleri, sokakları, meydanları terk etmeyeceğiz. Tıp öğrencisi kadınlar olarak sözümüzü söyleyeceğiz.
Fotoğraf: Pngtree
Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi
İnsan biyopsikososyal bir varlıktır. Tıp alanında da sağlıklı olmayı konuşurken biyopsikososyal halden bahsederiz. Dolayısı ile insanlar uğradığı şiddetten kimi zaman travmatik bir şekilde bedensel, ruhsal ve toplumsal yönden etkilenir. Bu konuda yapılan sayısız çalışma var. Fakat şiddet kolay kolay dillendirilemez. Hatta bu konuda bilinçlendirme olmadığından bazen kadınlar uğradıkları şiddeti göremez veya çok geç fark eder. Buna ek olarak şiddete maruz kalıp başvurulan kurumlardan tanı konmayan, önlem de alınmayan sayısız kadın var.
Şiddetin kadınlar üzerinde çokça etkisi var. Depresyon tanısı konulan üç kadından biri fiziksel şiddete maruz kalıyor. Hatta cinsel şiddet sonucunda birtakım belirtiler de ortaya çıkıyor: Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı çalışmaya göre somatoform bozukluklar* altında yer alan hastalık tanıları konulan kadınlarda aile içi şiddet belirtisi olabilir ve gözden kaçmaması gerekir. Yani sağlık profesyonellerinin, tüm branşlardaki hekimlerin, şiddete maruz kalan hastaların tanısını koyma konusunda mesleki bir birikime de sahip olması gerekir. Bunun için de elbette cinsiyetçiliği bir kenara atmalıdır. Ama elbette bu günümüz için çok bireysel bir seçim. Çünkü tıp eğitimi dahi baştan aşağı cinsiyetçi, ataerkil sistemin izleriyle dolu. Erkek bedenini ideal alan bir eğitimden bahsediyoruz. Belki yüzlerce kadın hastalığına bile yeni yeni tanı konulabilir halde olan sağlık sisteminde kadın hekimler, kadın sağlık çalışanları sürekli eziliyor. Kadının yeri ailesidir sözleri tıp alanında da kadından cerrah olmaz çünkü bir aile düzeni olmalı gibi yargılara bırakılıyor. Sağlık alanındaki artan şiddet oranları en çok kadın hekimlere ve sağlık çalışanlarına karşı yaşanıyor.
EŞİTSİZLİĞE KARŞI BİR ŞEY YAPMALI
Bunların karşısında tıp öğrencileri olarak cinsiyetçi eğitime, kadın olarak tıp alanında karşılaştığımız ve karşılaşacağımız sayısız soruna karşı bir şeyler yapmak gerekiyor. Bulunduğumuz yerlerde şiddete geçit vermeyelim. Üniversitemizde var olan Cinsel Tacizi Önleme Birimi’ni daha aktif kullanabilir, cinsiyetçi eğitime karşı kadın sağlığına dair alternatif tartışmalar düzenleyebilir, daha pek çok öneriler için genç kadınlarla bir araya gelebiliriz. 25 Kasım’da da geceleri, sokakları, meydanları terk etmeyeceğiz. Tıp öğrencisi kadınlar olarak sözümüzü söyleyeceğiz: “Kadına şiddet halk sağlığı sorunudur!”
* Somatoform bozukluklar, kişinin belli bir organik yani tıbbi rahatsızlığı olmamasına karşı vücudunun farklı yerlerinde farklı türde ağrılar hissetmesidir.