19 Kasım 2021 10:48

Cemaat yurdunun karanlığında öğrencilik

Devletin barınma sorunu yaşayan evlatlarına bir şekilde sahip çıkacağı iyimserliğine sahiptim. Devlete baba gözüyle bakılan bir şehirden gelip ilk problemimde ortada kaldım.

Kaynak:Freepik

Paylaş

Yarı özel yurtta kalan bir öğrenci

İzmir

 

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik kriz, siyasal ve sosyal buhran bir de bütün bunların üzerine pandemi sürecinin ortasında memleketinden bilmem kaç kilometre uzağa üniversite okumaya gelmiş milyonlarca gençten biriyim. Bir İç Anadolu şehrinden ilk senesini uzaktan eğitim garabetiyle tamamladığım üniversite eğitimim için İzmir’e geldim. Yeni bir hayata başlayacağımı, hayatımın en güzel dönemlerinden birini yaşayacağımı düşünürken ülkemizin gerçekleri her zaman olduğu gibi yüzüme vurdu. Neye göre çıktığını kimsenin bilmediği KYK sıralamasında çok gerilerde, yedeklerdeydim. Ev sahipleri ve özel yurtlar karantina dönemi boyunca biriktirdikleri hınçlarını ben ve arkadaşlarımdan çıkardılar. İç Anadolu’da devletin kutsallığı olgusu altında yetiştirilmiş insanlardan biri olarak ben de her ne kadar bazı sıkıntıların olduğu görülse de devletin barınma sorunu yaşayan evlatlarına bir şekilde sahip çıkacağı iyimserliğine sahiptim. Öyle olmadı. Devlete baba gözüyle bakılan bir şehirden gelip ilk problemimde ortada kaldım.

BARINMA SORUNU CEMAAT YURTLARINA MECBUR KILIYOR

Uzun araştırmalar sonucunda “kamuya yararlı dernek” statüsünde olması sebebiyle aylık ücretinin yarısından fazlasını devletin ödeyeceği (iki aydır ödemiyor), muadillerinden çok daha ucuza gelen ve bir cemaatle ilişkinin ayan beyan açık olduğu bir derneğin yurduna kaydolmaya mecbur kaldım. 6 kişilik, köpek bağlasan durmayacak odalarda yaşamasak da yirmi kişi üç tuvalet üç banyoyu ortak kullanıyoruz. Geçen hafta yurt idaresi çok kullanıldığı için tuvaletlere tuvalet kâğıdı koymayı bıraktı. İtiraz etmeye gittiğimizde aldığımız cevap ise “Başka bir yurt veya ev bakmak isterseniz buyurun kapı orada, tabii paranız varsa” oldu.

Her hafta iki kere yurtta toplantı oluyor. Derneğin bağlı bulunduğu cemaatin fikirleri ve İslami görüşleri anlatılıyor. Bir arkadaşım çiğ köfte ikramı yapıldığı için gidiyor. Aç uyumak zor oluyormuş. Tabii bu toplantılar asla zorunlu değil! Ara sıra toplantılara katılmayanların önümüzdeki sene yurda alınmayacağı duyuruları yapılıyor o kadar.

Yurda girmeden küpe, piercing, kolye vs. kullanıyorsanız köşe başında çıkarmayı tercih edebilirsiniz. Yanlış anlamayın asla yasak değil. Sadece yurt müdürü tarafından uzun uzun sorgulanmanıza sebep olabilir. Yurdun içine girdiğinizde diz kapağınızdan yukarıda biten bir şort giymemelisiniz. Yönetimin İslami hassasiyetleri varmış. Öyle söylediler.

Ben ve birçok arkadaşım bu yurtta kaldığımız için ömrümüzün geri kalanında acaba iki satırlık iddianameyle hayatımız kaydırılır mı, sorusunu aklımızda tutmak durumundayız. Bildiğiniz üzere ülkemizde her şey çok çabuk değişiyor. Ancak önümüzde başka bir seçenek olmadığında bu yurtta kalmaya devam ediyoruz.

Biliyorum ki yazabildiğim problemlerden çok daha büyükleriyle her gün baş etmek durumunda kalan arkadaşlarım var. Biliyorum ki bulunduğum yurttan çok daha kötü devlet yurtları, cemaat yurtları var. Yazabildiklerim buz dağının görünen kısımlarıdır. Yirminci yaşım bu karanlıkta kaybolmaktan korkmakla geçiyor. Ülkemize bu ayıp yetecek mi? Hiç sanmıyorum.

ÖNCEKİ HABER

Yeşil göz boyama değil kapitalizme karşı mücadele

SONRAKİ HABER

Erzurum'da 5.1 büyüklüğünde deprem: 4 kişi yaralandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa