19 Kasım 2021 11:30
/
Güncelleme: 16:37

ODTÜ’de 25 Kasım: Yerel birlikteliklerden ortak mücadeleye

Forumda gördüğümüz üzere ODTÜ’de kadınlar üniversitelerini güvenli bir alana dönüştürmek adına yaşadıkları alanlarda birliktelikler kurmanın önemini görmüş ve bunu geliştirmeye çabalar durumdalar.

ODTÜ’de 25 Kasım: Yerel birlikteliklerden ortak mücadeleye

Fotoğraf: Evrensel 

Sıla ALTUN

ODTÜ

Geçtiğimiz hafta ODTÜ’de farklı toplulukların yaptığı bir çağrıyla 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü için bir forum düzenlendi. Foruma farklı topluluklardan, bölümlerden öğrenciler katılarak ODTÜ’de 25 Kasım’ı nasıl örgütleyebileceklerini, bugün kampüste ne gibi sorunlar yaşadıklarını ve bunlara karşı hangi talepler etrafında mücadele edebileceklerini konuştu. Yurtlardan, çoğunlukla ODTÜ öğrencilerinin yaşadığı İşçi Blokları Mahallesi’ndeki artan tacize kadar farklı konular konuşulmuş olsa da dikkat çekici belli başlı talepler ve üniversiteli kadınların örgütlenme deneyimleri forumda dikkat çekti. Bunları incelemek ve üzerine düşünmek kadınların ODTÜ’de ve farklı üniversitelerde örgütlenme deneyimini besleyecektir.

FAKÜLTE VE BÖLÜMLERE DAYANAN ÖRGÜTLÜLÜĞÜN ÖNEMİ

Öncelikle forumda göze çarpan şey, kadınların kendi bölümlerinde ve fakültelerinde bir örgütlenme deneyimi kazanmış olması ve bu deneyimi ilerletme yönündeki ısrarlarıydı. Bunun en somut örneği foruma “Biyolojik Bilimler Kadınları” olarak katılan gruptu. Bu grup, Biyolojik Bilimler Fakültesindeki öğrenci temsilciliğinin düzenlendiği 25 Kasım toplantısı sonrasında kurulmuş ve kendi bölümlerindeki kadınların ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda somut önerilerle foruma gelmişti. Geçtiğimiz 8 Mart’ta da Biyolojik Bilimlerdeki kadınlar kendi bölümlerinde bir sergi yapmış ve bilim dünyasında kadın olmaya yönelik tartışmalar yürütmüştü. Ancak bu 25 Kasım’da Biyolojik Bilimlerdeki kadınların, bölümdeki öğrencilerin daha özel ihtiyaçlarını tespit ettikleri görüldü. Bölüm içinde kadına yönelik şiddetin ne olduğuna dair öğrencilerin kafalarında soru işaretleri olduğunu saptayan Biyolojik Bilimler Kadınları, kendi bölümlerine özel bir bildiri kaleme alarak, şiddetin ne olduğu ve buna karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğine dair kafalardaki soru işaretlerini gidermeyi hedefliyordu. Halihazırda kurulan Biyolojik Bilimler Kadınları grubunu genişletmeyi de hedefleyen grup, bunun yanı sıra, kendi bölümlerinde temsilcilik vasıtasıyla bir kadın dayanışma grubu kurarak, sürekli devam eden ayrımcılığa karşı bölümdeki kadınların sürekli dayanışabileceği bir alanı sağlamaya çalışacaklarını belirttiler.

Biyolojik Bilimler Kadınlarının fakülte temelinde kurmaya ve sağlamlaştırmaya çalıştığı bu birliktelik elbette diğer fakülte ve bölümlere de etki etti. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden foruma katılan kadınlar her ne kadar kendi toplantılarını henüz almamış olsa da çevreleriyle 25 Kasım’da hangi taleple birleşebileceklerine dair tartışmaları yürüterek gelmişti. Geçtiğimiz sene 8 Mart’ta İİBF’li kadınların, akademide cinsiyetçilik üzerine fakülte hocalarıyla yaptıkları etkinlik sonrasında etkinliğe katılan akademisyenler fakülte temelinde bir Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Birimi kurulması noktasında Dekanlığa bir dilekçe teslim etmişti. Ancak pandemi ve daha sonrasındaki dekan ataması süreci, bu dilekçenin hem akademisyenler hem de öğrenciler tarafından unutulmasına yol açmıştı. Foruma İİBF’den katılan kadınlar ise, fakülte temelinde böyle bir birimin 25 Kasım’da tekrardan talep edilmesinin fakülte içindeki işleyişin daha eşitlikçi ilerlemesine ve okulda hali hazırda bulunan Cinsel Tacizi Önleme Birimi’nin tabandan güçlendirilmesine yol açabileceğini belirterek 25 Kasım’da bu taleple birleşmenin önemine vurgu yaptılar. 

Kadınların birleştiği alanlar elbette yalnızca fakültelerle sınırlı değildi. Yurtlarda kalan kadınlar, özellikle kadın ve erkek yurtları arasındaki eşitsizliklere vurgu yaparak, alabildikleri yerlerde yurt toplantıları almayı planladı. Forumdan çıkan kararlar arasında doğrudan kadın yurtlarına dağıtılması planlanan yurda giriş çıkış saatleri, savunma gibi kısıtlayıcı uygulamaları konu edinen ve yurtlarda yaşayan kadınları mücadeleye çağıran özel bir bildiri de vardı.

Bu 25 Kasım forumunda gördüğümüz üzere ODTÜ’deki kadınlar kendi üniversitelerini güvenli bir alana dönüştürmek ve yaşadıkları ayrımcılığa müdahale edebilmek adına doğrudan yaşadıkları alanlarda birliktelikler kurmanın önemini görmüş ve bunu geliştirmeye çabalar durumdalar. Keza kadınların kendi bulundukları alanlarda örgütlenme çabası -geçtiğimiz 25 Kasım ve 8 Mart’lardan beridir- hem alanlara özel sorunların tespitine ve bunlara çözüm üretebilmeye dair kadınlara daha fazla olanak tanırken, bir yandan da kadınların birlikteliklerinin daha sıkı ve sürekli olabilmesinin önünü açıyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yağma iklimi

Yağma iklimi

Enerji şirketlerinin patronlarının bizzat yönetimine girdiği Saray iktidarı, “iklim değişikliğiyle mücadele” adı altında sermayeye yeni kaynak aktarma hazırlığında. İktidarın Meclise getirdiği tasarıya göre karbon emisyonu ticareti sistemi kurulacak, “atmosferi kirletme hakkı” alınıp satılan bir mala dönüşecek. Sistem karbon ticareti zenginleri yaratırken, halka zehir kalacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Erdoğan: Dünya bir imtihan yeridir, ekonomik zorluklar gelip geçer.

Evrensel'i Takip Et