23 Kasım 2021 06:47

Failler değil, Cumartesi Anneleri yargılanıyor: Bu dava tüm topluma yönelmiş bir tehdittir

Cumartesi Anneleri polise mukavemet gerekçesiyle yargılanıyor. Av. Gülseren Yoleri: "Bu bütün topluma hiçbir hak arama eylemine izin vermeyeceğim mesajıdır. Bu dava tüm topluma yönelmiş bir tehdittir”

Fotoğraf: Kerim Eren

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta buluşmasına yapılan polis saldırısında aralarında kayıp yakını ve hak savunucularının da olduğu 46 kişiye 2911 Sayılı “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri” iddiasıyla açılan davanın üçüncü duruşması yarın 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Dava öncesi Evrensel'e konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri, davanın hakikat ve adalet mücadelesine karşı açıldığını söyleyip ekliyor: "Bu bütün topluma hiçbir hak arama eylemine izin vermeyeceğim mesajıdır. Bu dava tüm topluma yönelmiş bir tehdittir.”

HAKİKAT VE ADALET MÜCEDELESİNE YANIT: MÜDAHALE, GÖZALTI, DAVA

869 haftadır gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri, 25 Ağustos 2018’deki 700’üncü buluşmada polise mukavemet edildiği gerekçesiyle yargılanıyor. Yarın İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde üçüncü kez hâkim karşısına çıkacak olan 46 kişi için altı aydan üç yıla kadar hapis isteniyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri, Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta etkinliğine yapılan saldırının ifade özgürlüğüne, toplanma özgürlüğüne en çok da hakikat ve adalet mücadelesine yapılmış bir saldırı olduğunu söyleyerek başlıyor sözlerine. Bu saldırıların durdurulması için pek çok hukuki girişimde bulunduklarını söyleyen Yoleri, yargının bu girişimlere gözaltına alınan Cumartesi İnsanları’na dava açarak gösterdiğini söylüyor.

Bu ilk değil elbette. "Cumartesi insanları kaç defa gözaltına alındı, yargılandı?" sorusuna cevap vermenin zor olduğunu belirtiyor Yoleri: “İlk yıllarda,1999'a kadar ki o süreçte, sayısız kere gözaltılar, 2911'e muhalefetten açılan soruşturmalar söz konusu. Bu soruşturmalarda bazen davalar söz konusu oldu. Bazen takipsizlik kararı verildi. Bu dört yıllık süreçte her hafta müdahale, her hafta gözaltı…”

TÜM TOPLUMA MESAJ: HAK ARAMAYA İZİN YOK

Peki bugün, yani söz konusu eylemden 2 yıl sonra Cumartesi Anneleri’ne neden yargılanıyor? “Burada aslında kritik bir karar alındığını düşünüyorum” diye başlıyor söze Yoleri ve devam ediyor: "Bu davanın açılmasının tarihi bir önemi var. Aslında sıklıkla ifade ettiğimiz rejimin giderek otoriterleştiği, hatta totaliter bir karakter kazandığı, demokrasi ve insan haklarından uzaklaşılan bir dönemde bir karar verildi. Böyle bir dava açılarak bu ilan edildi. Taleplerinin meşruiyetini bütün dünya tarafından, hatta bu iktidarın kendisi tarafından da kabul edilen ‘Cumartesi Anneleri’nin eylemini yasaklıyorum, onlara dava açıyorum’ demek aslında kimseye izin vermeyeceğim bundan sonra demekti. Öyle de oldu, işçiler, kadınlar, öğrencileri LGBTİ +’lar, avukatlar… Kim hak aramak, eylem yapmak istediyse yasakla, müdahale ile ve hatta dava ile karşılaştı.”

Bitirirken de hakikat ve adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini söylüyor Yoleri: “Bu dava sadece kayıplara karşı yürütülen mücadeleye değil, tüm toplumun toplanma ve gösteri özgürlüğüne yönelmiş bir tehdittir. Herkesi hakikat ve adalet mücadelesine destek olmaya çağırıyoruz.”

"#CUMARTESİANNELERİYARGILANIYOR"

Sosyal medyada "#CumartesiAnneleriYargılanıyor" etiketiyle davaya katılım çağrıları da yapılıyor. Çağrılardan bazıları şöyle:

26 YILLIK ADALET VE HAKİKAT MÜCADELESİ

Türkiye gözaltında kaybedilmeyi 12 Eylül darbesinden sonra tanıdı. Darbenin hemen ardından gözaltına alınan 650 bini aşkın kişiden 300’ü gözaltında kaybedildi. Cemil Kırbayır, Hayrettin Eren, Hüseyin Morsümbül diye başlayan liste uzayıp gidiyordu.

1990’lara gelindiğinde ise Türkiye’de ‘kaybetme’ bir devlet politikasına dönüştü.

 JİTEM eliyle Türkiye’nin her yerinde insanlar seçilip, takip edilerek kaybediliyordu.

Öyle ki Hakikat Adalet Hafıza Merkezinin verilerine göre, zorla kaybedildiği tespit edilen toplam kişi sayısı 1352'tü.

1995'e gelindiğinde kayıplar arttı, kayıp yakınları ise bir ara gelmeye başladı.

Bir grup kayıp yakını ve hak savunucusu ilk kez 27 Mayıs 1995 cumartesi günü saat 12.00’de İstanbul, İstiklal Caddesi Galatasaray meydanında oturdu. Talepleri “kayıplar son bulsun, akıbetleri açıklansın, sorumlular yargılansın”dı.

Arada polis müdahaleleri olsa da bu oturma eyle 169 hafta kesintisiz devam etti.

170. haftaya gelindiğinde ise güvenlik güçlerinin müdahalesi başladı.

15 Ağustos 1998'de başlayan güçlerinin saldırı 7 ay boyunca devam etti. Her cumartesi gözaltılar yaşandı.

Güvenlik güçlerinin müdahalesi nedeniyle belirsiz bir süre Galatasaray oturmalarına ara verdiklerini açıkladıklarında tarih 13 Mart 1999'u gösteriyordu.

46 KİŞİYE DAVA

31 Ocak 2009'a gelindiğinde oturma eylemine yeniden başladı Cumartesi Anneleri/İnsanları. Talepleri aynıydı: Kayıplar bulunsun, failler yargılansın.

25 Ağustos 2018’deki 700. haftada Cumartesi Anneleri/İnsanları tekrar polis müdahalesi ile karşı karşıya kaldı. 700. haftada polis plastik mermilerle müdahale etti, çok sayıda kayıp yakını gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar ifadelerinin ardından aynı gün serbest bırakıldı.

Ardından gözaltına alınan 46 kişiye "Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" suçlamasıyla, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçundan dava açıldı.

Haklarında dava açılanların isimler şöyle: Koray Çağlayan, Koray Kesik, Leman Yurtsever, Levent Gökçek, Lezgin Özalp, Maside Ocak, Mehmet Günel, Muhammed Emin Ekinci, Ayça Çevik, Besna Koç, Cafer Balcı, Can Danyal Aktaş, Cihan Oral Gülünay, Cüneyt Yılmaz, Deniz Koç, Ercan Süslü, Ezgi Çevik, Faruk Eren, Fecri Çalboğa, Ferhat Ergen, Gamze Elvan, Hakan Koç, Hasan Akbaba, Hasan Karakoç, Jiyan Tosun, Kenan Yıldızerler, Murat Akbaş, Murat Koptaş, Onur Yanardağ, Osman Akın, Özer Oymak, Özge Elvan, Ramazan Bayram, Rüşa Sabur, Sadettin Köse, Adil Can Ocak, Ahmet Karaca, Ahmet Süleyman Benli, Ali Ocak, Ali Yiğit Karaca, Atakan Taşbilek, Ataman Doğa Kıroğlu, Saime Sebla Arcan, Sinan Arslan, Ulaş Bedri Çelik, Volkan Uyar.

O gün eyleme katılmak üzere alanda bulunan milletvekillerinin dosyası, dokunulmazlıkları olduğu için ayrıldı.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Bahçeli: Yüzde 50+1'i tartışmak güvensizliği körükler

SONRAKİ HABER

Kocaeli'de doğal gaz borusu patladı, evler tahliye edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa