Sürece eylemlerle müdahale edebiliriz
"Sürece müdahale için işyerlerinde bir saatlik iş bırakma, yarım gün uyarı eylemi, yaygın gösteriler, sanayi kentleri başta olmak üzere mitingler örgütleme zemini dünden daha fazla güçlenmiştir."
Fotoğraf: Evrensel
Seyit ASLAN
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı
2022 yılında geçerli olacak asgari ücret için tartışmalar erken başladı, devam ediyor.
Çünkü 2021 yılı için belirlenen ve iktidar tarafından “İşçiyi enflasyona ezdirmedik” diye açıklanan, işçiler adına toplantıya katılan Türk-İş’in de sadece onaylamamakla yetindiği asgari ücretin yerinde yeller esiyor.
“Kamuda iyi sözleşmek yaptık” diyerek imzalanan anlaşmaların mürekkebi kurumadan alınan zamlar uçtu gitti. Kamu emekçilerinin durumu farklı değil. Art arda gelen zamlar, raflardaki fahiş fiyatlar, yükselen enflasyon işçi ve emekçilerin alım gücünü büyük oranda düşürdü. Artık ne sosyal hayat ne tatil olanağı ne de insanca yaşam, insanca geçinme koşulları kaldı.
Açlık sınırının altında kalan asgari ücret, bir ailenin geçinebileceği ücret olmaması bir yana tek bir kişinin bile geçinmesine yetmeyecek bir düzeye geriledi. İşçiler gıda alımlarından temel ihtiyaç maddelerine kadar tasarruf ederek yaşamak zorunda kaldıkları bir süreç yaşıyor.
Yaşanan bu derin yoksulluk, Cumhurbaşkanı tarafından reddediliyor. Cumhurbaşkanına göre ekonomi uçuyor, kitabı yazılıyor. Cumhurbaşkanına göre aç, yoksul, işsiz, muhtaç kimse yok. Bunların hepsi büyük Türkiye’yi çekemeyenlerin hezeyanları. Yollar, köprüler, saraylar, havalimanları, tüneller gelişmişliğin göstergesi!
SERMAYEYE VAR HALKA YOK!
Erdoğan bunları söyleyedursun, “tebdili kıyafetle” halkın arasına karışan kimi AKP yöneticileri itiraflarda bulunuyor. Derin yoksulluğu görmek için “kör” olmaya ve tebdili kıyafetle dolaşmaya gerek yok, gerçekler ortada ayan beyan duruyor.
İşçiler ve emekçiler her fırsatta yaşadıklarını ifade etmekten çekinmiyor. Yaşanan sorunlara çıt çıkaran AKP yöneticileri ikinci gün fırça yiyerek yerlerine oturuyor. Bu iktidarın politikası açık; sermayeye, yandaşlara var, halka yok.
2022 bütçesinde savunmaya, faize, yap-işlet-devret modeliyle yapılan tünel, köprü, yol, havalimanına para var, ama işçi ve emekçiye yok. Biber gazına, silaha var, işçiye emekçiye yok. Faiz ödemesine var, işçiye emekçiye yok. Yandaş medya ve kimi kesimler bilinçli olarak asgari ücret konusunda iktidarın kolları sıvadığını, asgari ücrette yüksek bir artış yapılacağına yönelik söylentiler yayıyorlar.
Yapılan haberler bütünüyle işçi ve emekçilerin içindeki hoşnutsuzluğu, tepkiyi yatıştırmaya yönelik. “Nasıl olsa iktidar verir, mücadele etmeye, sokağa çıkmaya gerek yok” diye tamamen bir aldatmaca ve beklentiye dönüştürme hamlesi...
MÜCADELE ZEMİNİ GÜÇLENİYOR
İktidar zam yaparken beklentiye sokmuyor, hemen yapıyor, yaptığı zamları geri de almıyor. Çünkü yapılan zamlarla içi boşaltılan hazineye yeni kaynaklar sağlanıyor. Toplanan kaynaklar hazineden sermayeye yeniden aktarılıyor. Dolaylı ve dolaysız vergiler işin cabası. Sermaye cephesi asgari ücret sürecinde üretimi zora sokacak bir artıştan kaçınılması gerektiğini söylüyor, “Üzerimize gelmeyin” mesajları veriyor. Üretimin sürmesi için az asgari ücret, çok teşvik talep ediyorlar.
Asgari ücretin insanca yaşanır bir ücret olması için sokaklarda kısmen eylemler yapılsa da yeterli olmadığı gerçek. Sermaye cephesi ve iktidar birlikte davranırken, bizim cephe fazlasıyla dağınık. Konfederasyonumuz DİSK’in 6 taleple 1 Ekim’de başlattığı çalışma, asgari ücret çalışmasıyla birleşerek devam edecek. Asgari ücretin insan onuruna yaraşır bir ücret olması, zamların geri alınması, işçi ve emekçiler üzerindeki baskıların son bulması, sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kalkması, halkçı bir bütçe için, birleşik mücadelenin zemini düne göre daha fazla güçleniyor.
SORUNLAR SEÇİME HAVALE EDİLEMEZ
İşyerlerinden başlayan, sokağa taşan süreç, bir süredir alanlardaki DİSK’in eylem ve gösterileri, emek ve demokrasi güçlerince yapılan mitingler, açıklamalar, DİSK Ege Bölgesinin binlerle yürümesi ve son olarak birkaç gündür ülkenin çeşitli yerlerinde yapılan eylemler işçilerin ve emekçilerin mücadele eğilimini ortaya koyuyor. Bu eylemler ve gösteriler birleşik mücadelenin ihtiyaç olduğuna işaret ediyor.
Birleşik ve kitlesel bir mücadele neden olmasın? Ülkenin her yerinde taleplerimiz için neden bir araya gelmeyelim? Ortak mitingler neden yapmayalım? Bunların önündeki engeller neler, bu engelleri nasıl aşarız? Bunlar acilen yanıtlanması gereken sorular. AKP iktidarının uyguladığı, MHP tarafından desteklenen politikalarla işçi ve emekçiler inin inim inlerken, sermayenin başka versiyonları her şeyi seçime havale ederek her sorunu çözeceklerini iddia ediyorlar. İşçi ve emekçilerin acil talepleri var. Sorunları var. Bu acil talepler ve sorunlar ertelenemez, seçime havale edilemez.
İŞ BIRAKMA EYLEMLERİ DAHİL
Başta asgari ücret olmak üzere, zamların geri alınması, vergide adalet, gelirde adalet, asgari ücretin vergi dışı bırakılması, sendikal hak ve özgürlüklerin güvenceye alınması, insanca yaşanır ücret ve çalışma koşullarının yaratılması için güçleri birleştirmek ve mücadele etmek gerek. Çok fazla laf etmek yerine çok fazla çalışmak, işçi ve emekçilere güven veren, mücadeleye sevk eden yolları açmak gerek. Bunun için de tek tek örgütlerin çıkarları yerine en geniş işçi ve emekçilerin çıkarlarını önceleyen, acil talepler etrafında bir mücadele programı ve hattı izlenmeli.
Astronomik olarak artan dolar ve döviz kurları sonucunda akaryakıta günlük zamlar geliyor. Bu zam dalgasının her alanı vuracağı açık. Ekmekten, suya, tuza, una yeni zamlar kapıda. Sürece müdahale için işyerlerinde bir saatlik iş bırakma, yarım gün uyarı eylemi, yaygın gösteriler, sanayi kentleri başta olmak üzere mitingler örgütleme zemini dünden daha fazla güçlenmiştir. Hatta bunlar genel grevin de önünü açabilecek adımlardır. Yapılacak iş, yığınların içine girip çalışmak, propagandayı ve çalışmayı kesintisiz sürdürmektir.