25 Kasım 2021 20:35
/
Güncelleme: 26 Kasım 2021 12:07

Eskişehirli kadınlar: Kız kardeşlerimizin yasını tutmaktan bıktık

Eskişehir'de kadınlar 25 Kasım'da sokağa çıktı, Eskişehir Demokratik Kadın Platformu’nun çağrısı ile bir araya gelen kadınlar "Şiddete, yoksulluğa, eşitsizliğe karşı mücadeleyi büyütüyoruz" dedi.

Eskişehir’de kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde sokaktaydı. Eskişehir Demokratik Kadın Platformu’nun çağrısı ile ESPARK AVM önünde bir araya gelen kadınlar, “Şiddete, yoksulluğa, eşitsizliğe karşı mücadele ve dayanışmayı büyütüyoruz” dedi.

Polis, kadınların toplandığı alanı barikatlarla abluka altına alırken, kadınlar, toplanma alanına aranarak alındı. Buradan Adalar Migros’a yürüyen kadınlar, “Şiddete, Yoksulluğa, Eşitsizliğe Karşı Mücadele ve Dayanışmayı Büyütüyoruz ” yazılı pankart açtı. Yürüyüş boyunca sık sık,  “Jin Jiyan Azadi”, “Kadın, Yaşam, Özgürlük”, “Yaşasın Kadın Dayanışması”, “Kadınlar Sokağa Haklarını Almaya", "Dünya Yerinden Oynar Kadınlar Özgür Olsa", "Asla Yalnız Yürümeyeceğiz" ve "Hükümet İstifa" sloganları atan kadınlar, erkekler tarafından öldürülen kadınların fotograflarını taşıdı.

Kadınlar, taleplerini taşıdıkları dövizlere yazdı; “Sally Nerede?​”, “İstanbul Sözleşmesi Bizimdir, Vazgeçmiyoruz", "Yaşamak İçin Ekmek Ruhumuz İçin Gül İstiyoruz", "Krize, Yoksulluğa, Şiddete, Sömürüye, Eşitsizliğe Karşı Gücümüz Birliğimizdir", "Güvenceli İş, Şidetsiz Yaşam, Örgütlü Mücadele" yürüyüşte dikkat çeken dövizler oldu.

Eskişehirli kadınlara yürüyüş boyunca esnaf ve Eskişehirliler de alkışlayarak destek verdi. Kadınlar MİGROS önüne geldiğine EDKP adına basın metnini Ayşegül Yüksel Bağdat okudu.

Eskişehir'de kadınlar 25 kasımda sokakta

Fotoğraf: Eylem Lodos/Evrensel

ŞİDDETİN BOYUTU HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

Şiddete, yoksulluğa, eşitsizliğe karşı mücadele ve dayanışmayı büyüttüklerini vurgulayan Bağdat, 60 yıldır her 25 Kasımda Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde alanlarda olduklarını söyledi. 2021 yılının Türkiye’sinde her yeni güne vahşet boyutu artmış kadın cinayetleri haberleriyle uyanıldığına dikkat çeken Bağdat, “Bu yılın sadece ilk on ayında 243 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Ekim ayında ise 18 kadın öldürülürken, 19 kadının ölümü şüpheli görüldü. Katillerin bahaneleri hep aynı; 'boşanmayı istemek, evlenmeyi reddetmek, barışmayı reddetmek'… Yani kadının kendi hayatına dair karar almak istemesi. Şiddet sadece kadınların en yakınındaki erkeklerden gelmiyor” dedi.  Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir erkeğin sokakta hiç tanımadığı bir kadını ‘karşı koyamayacağını, zayıf olduğunu düşündüğü’ için samuray kılıcı ile katlettiğini hatırlatan Bağdat, “Şiddetin boyutu, nerden geldiği, vahşileşmesi her geçen gün bir önceki günü aratır durumdayken, erkek egemen iktidar aklı ise katilleri gazetelerin üçüncü sayfa haberiyle magazinleştirip şiddeti münferit olaylara indirgemeye çalışıyor. Ancak biz kadınlar biliyor ve haykırıyoruz; kadına şiddet sistematiktir ve kadın cinayetleri politiktir” diye konuştu.

Gittikçe derinleşen yoksulluğun, geçim derdinin en can yakıcı olduğu bir dönemden geçildiğinin altını çizen Bağdat, bu ekonomik koşulların kadınlara işten atma, mobbing gibi hak ihlalleri olarak geri döndüğünü söyledi. Bağdat, sendikalaştıkları için, insanca koşullarda yaşamak istedikleri için şiddetin bin bir türlüsüne maruz kalan kadınların Bakırköy Belediyesi’nde, Adko Türk’te, Bel Karper’de, Alba Plastik’te Sinbo’da direnişin en önünde yer aldığını belirtti.

SALLY NEREDE?

Açıklamada Eskişehir‘de bedeni çöplüklerde aranan Irak uyruklu Sally Ali Challab Al-Abbood adlı kadınına da değinen Bağdat, “Sally için bugün burada adalet istiyoruz. Soruyoruz Sally nerede? Tıpkı Sally davasında olduğu gibi, soruşturmaların doğru düzgün yapılmaması, delillerin toplanmaması ve hatta yok edilmesi; faillerin para, mevki, iktidar yakınlık, güç, üniformaya sahip olması suçun üstünün örtülmesini kolaylaştıran bir yargı pratiği haline geldi. Ölmemek için öldüren Çilem Doğan’a verilen 15 yıl hapis cezası ise geçtiğimiz günlerde Yargıtay tarafından onandı. Kadın cinayeti davalarında tahrik ve iyi hal indirimleriyle ödül gibi ceza alan erkeklerin sırtını sıvazlayan erkek adalet Çilem Doğan’ın meşru müdafaa hakkını yok saydı. Şiddet sarmalından çıkmak için meşru müdafaa hakkını kullanan kadınların yanındayız” dedi.

Şiddet gören kadın ve çocukların korunması için hayati önemde olan 6284 Sayılı Yasanın etkin şekilde uygulanmasını isteyen Bağdat, Diyanet İşleri Başkanlığı “şiddetle mücadelede” bir numaralı aktör haline getirildiğini vurguladı. Kadına yönelik şiddeti önlemekle ve kadınları korumakla sorumlu kurumların bütçeleri azaltılırken Diyanet İşleri bütçesindeki ‘cömertliğe’ dikkat çeken Bağdat, yaptığı ayrımcı açıklamalarla laiklik ilkesini yok sayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kadına yönelik aşağılayıcı açıklamaları ile erkek şiddetini meşrulaştırdığının altını çizdi.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR

“Biz kadınlar özgürlük, adalet, eşitlik istiyoruz! Bir gece vakti İstanbul Sözleşmesini fesheden AKP İktidarı bir şeyi unutuyor; İstanbul sözleşmesi biziz. Kadına karşı şiddeti bir insan hakları ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan ve devletlere kadınların şiddetten korunması için çok ciddi sorumluluklar veren bu anlaşma bizim için yaşamsaldır ve  'İstanbul Sözleşmesi Yaşatır'.  Kadına yönelik şiddetle etkili mücadele için birçok düzenleme getiren İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz” diyen Bağdat, açıklamasına şu sözlerle devam etti: “Biz kadınlar sokaktayız. Sokakları terk etmeyeceğiz. Erkekler tarafından öldürülen, tacize tecavüze uğrayan kız kardeşlerimizin yasını tutmaktan bıktık. Öfkeliyiz. Örgütlü mücadelemizin gücüyle, isyan çığlıklarıyla buradayız. Haklarımızı ve hayatlarımızı almaya çoğalarak geliyoruz.” (Eskişehir/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et